Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK'nun 277. ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....
Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. ... muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Kural olarak 3.kişiler, olayımızda davacı, muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/374 Esas- 2018/100 Karar sayılı kararının HMK 353- (1)/b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, kaldırılan kararın yerine YENİDEN HÜKÜM TESİSİ İLE; "1- Davanın, Bitlis ili Tatvan ilçesi Pınarbaşı mahallesi 470 ada 84,85 ve 86 sayılı parsel sayılı taşınmazlar yönünden DAVALILARIN PASİF HUSUMET EHLİYETİ BULUNMAMASI NEDENİYLE REDDİNE, 2- Davanın, Bitlis ili Tatvan ilçesi Karataş mahallesi 367 ada 222 ve 231 parsel, Bitlis ili Tatvan ilçesi Pınarbaşı mahallesi 470 ada 82, 83 ve 87 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 3402 Sayılı Kadastro Kanunu 12/3 maddesi gereğinde HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE NEDENİYLE REDDİNE, 3- Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 53,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 4- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına, 5- Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T hükümleri...
Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....
Türk Borçlar Kanunu'nun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı iptal davalarında kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3. kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir. Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur....
ASLİYE HUKUK TARİHİ : 10/12/2021 NUMARASI : 2021/90 ESAS 2021/548 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Muris Muvazaası Nedeniyle) KARAR : İstinaf yoluna başvuran davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2021/90 esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 10/12/2021 tarih ve 2021/548 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi. Ön inceleme raporunda belirtildiği üzere dosyada ön inceleme sonucu karar verilecek nitelikte bir eksikliğin bulunmadığı ve HMK 353. maddesi uyarınca duruşma yapılmaksızın usul yönünden incelenebileceği anlaşılmakla, dosya ve HMK 354. maddesi uyarınca yapılan görevlendirme gereği sunulan inceleme raporu incelendi....
Davalı ... vekili, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, 2002-2007 yılları arasında müvekkilinin davalı ... ile birlikte yaşadığını, 2004 doğumlu coçukları olduğunu, dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığı gibi, davacının katkısının da bulunmadığını, evin 120.000 Euro karşılığı aldığını, 80.000 TL'lik tadilat yaptırdığını,eldeki davanın davalılar arasındaki husumet nedeniyle açıldığını belirterek reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın BK'nun 18 maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin olduğu, davacı ve davalı ...'nin halen evli olduğu, henüz boşanma davası ve mal tasfiyesinden doğan katkı payı katılım alacağı davasının da açılmadığı, uyuşmazlığın çözüm yerinin Aile Mahkemesi olmayıp dava değerine göre genel Mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davaya bakmaya ......
dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1- a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20.01.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Dava, ıslah edilmiş, ıslahla muvazaa sebebiyle iptal ve tescile, bunun kabul edilmemesi halinde katkı sebebiyle katkı oranında bedel isteğine dönüştürülmüş, mahkemece, muvazaanın varlığı kabul edilerek iptal ve tescile karar verilmiş, hüküm davalılardan Hamza tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, taşınmaz üzerinde ayni hakkı olmayan üçüncü kişinin, akit taraflarının muvazaası iddiasına dayandığına ve mahkemece de muvazaa sebebiyle iptal ve tescil olarak vasıflandırıldığına göre inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki, dosya 1. Hukuk Dairesince dairemize gönderilmekle, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 4.2.2010 tarihli (3) sayılı kararı uyarınca bu durumda gönderme kararı verilmeyip, dosyanın görevli dairenin belirlenmesi için doğrudan Hukuk Başkanlar Kuruluna gönderilmesi gerektiğinden, 4. Hukuk Dairesine gönderilmeyip Başkanlar Kuruluna gönderilmesi gerekmiştir....
BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir....