ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2020/233 ESAS DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temliki ile tapu kaydı üzerine herhangi bir takyidatın konulmasını önlemek için dava kesinleşinceye kadar taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına , dava konusu taşınmazın tapu kaydının muvazaa nedeniyle iptal edilerek davalı Hüseyin Gürbüz'e tesciline kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, Türk Borçlar Kanunun 19. maddesinde düzenlenen muvazaa nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir....
nun 19 ve devamı maddeleri uyarınca muvazaa olarak nitelendirilerek davanın reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu görülmektedir. Yerleşik yargıtay uygulamalarında da belirtildiği üzere, muvazaaya dayalı iptal davasında davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde ise iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. BK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında İİK'nın 277. vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi şartı aranmaz....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. TBK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü süre ve zamanaşımı süreleri uygulanmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/3608 E. ve 2022/8028 K. sayılı kararında TBK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davasında belirtildiği gibi "..... davacı vekiline Adana 3....
Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. Maddesi ve 6183 Sayılı AATUHK’nun 24 ve devamı maddelerinde sözü edilen iptal davaları, borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası, borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı, alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....
Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....
Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3 üncü kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3 üncü kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK'nin 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....
Davacı, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Somut olayda dinlenen davacı tanıkları, davalı ile pay satanların pay bedelinin ödenmesine ilişkin bilgi ve görgüleri bulunmaksızın sadece dava konusu taşınmazın dönüm değerinin ne kadar olabileceği konusunda fikirlerini beyan etmişlerdir. Hükme esas alınan 24.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda çekişme konusu payın değeri dava tarihi itibariyle 191.100,00 TL olarak tespit edilmiş, bu değer önalım bedeli olarak kabul edilerek davacıya depo ettirilmiştir. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Davacı tanıklarının davalı ile pay satanlar arasındaki ilişkiye dair herhangi bir bilgileri olmaması nedeniyle bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır....
Dava, mirasçılık sıfatına dayalı olarak ehliyetsizlik ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Her iki hukuki sebep yönünden de davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Şöyle ki; ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptal ve tescil davası, dava konusu taşınmazın önceki kayıt maliki, önceki kayıt malikinin kısıtlı olması halinde vesayet makamından izin alınmak suretiyle vasi ya da kayıt malikinin ölümü halinde yasal mirasçıları tarafından açılabilir. Eldeki davada önceki kayıt maliki ... halen sağ olduğundan mirasçı sıfatına dayanarak davacının ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açmakta henüz hukuki yararı bulunmamaktadır. Muvazaa iddiası yönünden ise; kural olarak muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, danışıklı olan bir hukuki işlem haksız eylem niteliğindedir....
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı iptal davasında davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Ayrıca Muvazaa iddiası ile açılan tasarrufun iptali davaların zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebilmektedir. Somut olayda davacı vekili eldeki davayı açıkça Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesine dayalı olarak açmıştır. BK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında İİK'nın 277. vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi şartı aranmaz....
nun 183.maddesi (HUMK.'nun 80.md.), 6100 sayılı HMK.'nın geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK. 436/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....