"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olmayıp muvazaa nedeniyle araç satışının iptali isteğine ilişkin olmakla hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 4. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 9.2.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Muvazaa davası, yani yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunu belirtmek için açılan tespit davası ile tasarrufun iptali davası amaçları bakımından birbirlerine yaklaşırlarsa da gerçekte nitelikleri, koşulları, doğurduğu sonuçlar bakımından birbirinden farklıdırlar. Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne varki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerinin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tesbit ettirmek için açıldığı halde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tesbiti istenir. Tasarrufun iptali davası, aynı olmayıp kişisel (şahsi) bir dava olduğu halde, muvazaa davası ayni bir davadır. Muvazaanın kanıtlanması halinde dava konusu mal, borçlunun malvarlığından hiç çıkmamış hale gelir....
E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 6098 sayılı TBK'nın 19.maddesi kapsamında muvazaa nedeni ile tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen karar ile davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Muvazaa, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa)....
E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Türk Borçlar Kanunu' nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, tasarrufun iptali için borçlu ve diğer şahıslar arasında yapılmış bir tasarrufun menkul veya gayrimenkulün devrinin olması gerektiği, somut olayda icra müdürlüğünce konulan 1. sıra haciz işlemlerinin iptalinin talep edildiği, icra müdürlüğünün işlemlerine karşı icra mahkemesi nezdinde başvuru yapılabileceği, mahkemede tasarrufun iptali talebinde bulunmasının mümkün olmadığı, dava konusu olan 1. sıra haciz işlemlerinin iptali hakkındaki talep yönünden dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....
İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davaları ile TBK'nun 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanan iptal davalarının yargılama usulleri, ispat vasıtaları ve dava şartlarının birbirinden farklı olması nedeniyle, hangi hukuksal nedenlere dayanılarak karar verildiği açıklanmaksızın verilen ilk derece mahkemesi kararının taraflar nezdinde ve yasa yolu incelemesi bakımından denetim olanağı taşımadığı açık olup, usulüne uygun bir kararın varlığından söz edilemez....
Bu nedenle, kaldırma kararında belirtildiği şekilde süresinde aciz vesikası sunulmadığından, davanın terditli açılması nedeniyle TBK 19 maddesine göre ele alınması gerekmektedir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277 .maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır." şeklinde karar verilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlenmiştir. Yine emsal nitelikte ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2016/8983 E. ve 2018/3951 K. sayılı kararında da " ... Dava, İİK'ın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
TBK' nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaa iddiasına dayalı davalarda ise yazılı yargılama usulü uygulanır. Somut olayda, davacının davalılardan T5'ten İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2018/284 esas sayılı dosyasından taraflar arasındaki boşanma davasında hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasından dolayı alacaklı bulunduğu ve takibin kesinleştiği davalı borçlu T5'in dava konusu taşınmazdaki 1/2 hissesinin diğer davalı kardeşi T3'a tapuda devretmesi nedeniyle TBK'nın 19.maddesi gereğince muvazaa nedeniyle yapılan satış işleminin iptali ile haciz ve satış talep etme yetkisi verilmesi talepli davanın açıldığı anlaşılmıştır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece dava TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davası olarak değerlendirmiş ise de davanın muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davası olduğu, muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil davalarında icra takibi ve aciz belgesi aranmasına gerek olmadığını, muvazaa iddiasının HMK 203/d maddesi uyarınca her türlü delille ispatlanabileceğini, davaya konu taşınmazların alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla davalı Hüseyin adına ancak Bilal hesabına 3. kişilerden alındığını, davalı borçlu Bilal'in dava konusu taşınmazda ikamet ettiği, resmi işlemlerde adresi olarak bildirdiği, taşınmaz üzerine ahır yaparak hayvanlarını barındırdığını, davalıların akraba olduklarını, bu hususların taşınmazın gerçek malikinin gerçekte davalı Bilal olduğunu ispatladığını ileri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür....
Noterliğinin 15.02.2011 tarih ve 02618 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine ilişkin olarak bu sözleşmenin muvazaa nedeniyle hükümsüzlüğünün tespiti ile tapu sicilindeki şerhin terkinine, muvazaa yönündeki taleplerinin kabul edilmemesi halinde mal kaçırmaya yönelik yapılmış tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ..., davaya cevap vermediği gibi duruşmaya da katılmamıştır....