Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının dava dilekçesi içeriğinde açık bir şekilde yatırım amacıyla taşınmaz satın aldığını ve de talebinin mahrum kalmış olduğu kira bedeli olduğunu beyan ettiği görülmektedir. Yine davalı vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde davacı tarafından, NEF 22 Ataköy 1+1 daire (14.05.2014 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi) , NEF 22 Ataköy 1+1 daire (14.05.2014 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi), 805 NEF 36 Basınekspres 1+1 daire (12.10.2017 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi), 801 NEF Çekmeköy 2+1 daire (23.10.2017 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi), 889 NEF Bahçelievler 2+1 daire (16.11.2016 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi) olmak üzere toplam beş adet bağımsız bölümün satın alındığı iddia edilmektedir. Davacı vekili ise, alınan diğer taşınmazların satıcısının davalı olmayıp dava dışı Timur Gayrimenkul Geliştirme Yapı Ve Yatırım A.Ş. olduğunu beyan etmektedir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davanın; Taraflar arasında gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinin akdedildiği, imzalanan satış vaaadi sözleşmesinden sözleşmeden dönme bildirimi nedeniyle sözleşme kapsamında yapmış olduğu ödemelerin iadesini kaynaklı alacak davasından ibaret olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili davada; düzenleme şeklindeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesini, konut finansmanı Kredisi sözleşmesini, kira sözleşmesi, ihtarnameleri, İstanbul ...Sulh Hukuk Mahkemesinin ... D.iş dosyasını, bilirkişi incelemesi, keşif ve tanık ile her türlü yasal delile dayanmıştır. İstanbul ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.03.2021 tarih ...E - ...K sayılı ilamı ile davanın mahkemenin görevsizliği sebebi ile usulden reddine, görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, bu karar istinaden dosyanın İstanbul 3. Tüketici Mahkemesine gönderildiği, İstanbul ......

    Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

    Somut olaya gelince, davalılar cevap dilekçelerinde zamanaşımı itirazında bulunmuş; davalılar vekilleri de davanın zamanaşımına uğradığı, zira müvekkillerinin satış vaadi sözleşmesi yaptığı davacının taşınmazı teslim almamış olup on yıllık süre geçtikten sonra dava açtığından söz ederek hükmü temyiz etmişlerdir. Davaya konu satış vaadi sözleşmesi 20.05.1976 tarihinde akdedilmiş olup birleşen dosyada davalılar aleyhine 03.11.2015 tarihinde dava açılmıştır. Davalılar süresi içinde zamanaşımı defiinde bulunmuş olup satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği tarihten dava açıldığı tarihe kadar geçen süre içinde Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi gereği zamanaşımının dolduğu anlaşılmaktadır....

      Dava; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı gecikme cezası ve kira tazminatı talebine ilişkindir. 6100 s.HMK.nun 1.m.si hükmü uyarınca“Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir....

      Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

      Noterliğince tanzim edilen 09.08.2006 tarih ve... yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, sanıkların sözleşme gereğince 30.08.2007 tarihinde katılana teslim etmeyi vaad ettikleri daireyi katılana teslim etmedikleri, inşaatın tamamlanmaması üzerine katılanın tapuya sözleşmeyi şerh etmek için gittiğinde taşınmaz üzerinde bir çok haciz ve şerh bulunduğunu öğrendiği, sanıkların yapmakta oldukları site içerisindeki daireleri bir çok şahısa satarak haksız kazanç elde ederek üzerlerine atılı suçu işledikleri iddia edilen olayda; sanıkların aşamalardaki ifadelerinde; inşaata başladıktan sonra arsa sahibi ile ilgili yaşanan hukuki sorunlar nedeni ile inşaatın tamamlanamamasından kaynaklı olarak vaad edilen dairenin katılana verilemediğini savundukları, dosya kapsamına göre sanıkların sahibi oldukları şirketin gerçek bir şirket olduğu, katılanın daire satın aldığı siteye ilişkin inşaatın başladığı, sanıkların savunmalarında belirttikleri arsayla ilişkili hukuksal sorunlara...

        Ancak taşınmaz mülkiyete devir borcu doğuran sözleşmeler konusunda Medeni Kanun ile BK 232 maddesinde taşınmaz satımının geçerli olması için getirilen resmi senede bağlanma şartı satış vaadi sözleşmeleri için de öngörülmüştür. 2644 sayılı Yasa 26. madde ile 1512 sayılı Yasa 60/3 ve 89 maddeleri taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin noterlerce düzenleme şeklinde yapılacağı kuralını koymuştur. Buradaki şekil bir geçerlilik şartı olarak düzenlendiğinden hakim tarafından taraflarca ileri sürülmese dahi her aşamada re'sen dikkate alınması gereken bir şarttır. Dolayısı ile satış vaadi sözleşmeleri geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak doğuran sözleşmelerdir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan ifadan bahsetmek için ilk önce sözleşmenin ifa olanağı bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir....

        Somut olaya gelince;davalıların murisi ... 05.06.1970 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile ...,...,... hudutları dahilinde vaki ve kain aslen Belçika vatandaşı... namındaki şahsa ait iken diğer şahıslarla birlikte satın aldığı 2/155 hissesini dava dışı ...'ya satmayı vaadetmiştir. Dava dışı ... ise resmi şekilde yapılan satış vaadi sözleşmesinden doğan şahsi hakkını TBK’nın 183. maddesinde yer alan alacağın temliki hükümleri gereği adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan hak ve alacakların devri sözleşmesiyle 17.06.2011 tarihinde davacıya devretmiştir. Re'sen düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden doğan şahsi hakkın satış vaadinde bulunanın rızası aranmaksızın üçüncü kişiye temlik edilebilecek olup, yazılı biçimde yapıldığından TBK'nın 184. maddesi gereğince temlik sözleşmesi geçerlidir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken 05.06.1970 tarihli satış vaadi sözleşmesine konu edilen Belçika vatandaşı ...'...

          Taraflar arasındaki uyuşmazlık gayrimenkul satış vaadi ve alıcı kredisi temini sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Sözleşmenin 21.maddesinde taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümü için tahkim şartı öngörülmüş ise de tapuda kayıtlı bir taşınmazın satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için noterde ( resmi şekilde) yapılması gerektiğinden, somut olayda da söz konusu sözleşme noterde yapılmadığından geçersizdir....

            UYAP Entegrasyonu