sunulduğunu, mahkemeden telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğacağından ve müvekkilinin mağdur olduğundan ve mağduriyeti her geçen gün arttığından taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin tapu siciline şerhi gerektiğini, eğer taşınmaz satış vaadi sözleşmesi tapu siciline şerh edilmiş olursa vaat alacaklısı sözleşmeden doğan kişisel hakkını şerhten sonra kazanılan haklara karşı ileri sürebileceğini belirterek tedbir talebinin reddine kararının kaldırılarak veya yeniden inceleme- yargılama yapılarak Kartal 10.Noteri 11.09.2020 tarihli 21367 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi'nin Tapuya şerh edilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
vaadi sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali ve tescil davası açıldığı anlaşılmıştır.Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının -------- bölümleri üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve davacı ile davalı yüklenici arasında akdedilmiş olan düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin ilgili tapu kütüğüne tescil ve şerhinin işlenmesi talebi ile eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30/06/2015 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili, dava dışı ... ile müvekkili arasında düzenlenen 27.11.2014 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava dışı ...'...
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı ... iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m. 701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez....
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....
Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Eğer satışı vaad edilen taşınmaz tapusunda temliki tasarrufu engelleyen kayıt varsa veya 3194 sayılı imar Kanunun 18/son maddesi hükmüne aykırı şekilde satış vaadinde bulunulmuşsa veyahutta vaade konu taşınmaz bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olmuşsa bu gibi hallerde de sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin, Türk Medeni Kanununun 1009. maddesi uyarınca tapunun beyanlar hanesine şerhi mümkündür ki; böylece, sözleşme alacaklısı, sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkını kuvvetlendirmiş olur ve üçüncü kişilere karşı ileri sürebilme olanağını kazanır....
İstinaf sebepleri ile sınırlı dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; Dava,satış vaadi ve arsa payı kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan gecikme tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davacının tüketici olmadığı ve uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun kapsamına girmediğinden davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir....
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı gecikme tazminatı ve eksik iş iddiasına dayalı alacak talebine ilişkindir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi eser sözleşmelerinin bir türü olduğu için uyuşmazlığın çözümünde TBK'nın 470. ve devamı maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Davacı arsa sahibi, davalı ise yüklenicidir....
Noterliğinin 26.02.2016 tarih ve ... yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Gelir Paylaşımı İnşaat Sözleşmesine istinaden yoksun kalınan kar niteliğinde kira kayıplarını içeren gecikme tazminatı, müspet ve menfi zararlara ilişkin olarak alacak davası açıldığı, davanın açılış tarihinin 26/01/2021 olduğu ve dosyanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Buna göre her iki davanın aynı sözleşmeden kaynaklandığı ve taraflarının biri hariç aynı olduğu, o davanın Mahkememiz davasından önce açıldığı, davalar arasında bağlantı olup, hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşıldığından her iki davanın birleştirilmesinin delillerin birlikte toplanıp değerlendirilmesi açısından ve usul ekonomisi açısından yararlı olacağı sonuç ve kanatine varılarak HMK.nın 166. maddesi gereğince davaların birleştirilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Bu dava dosyasının HMK.nın 166. maddesi gereğince .......