Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yargılama aşamasında toplanan deliller, yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde, dava konusu 926 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı bulunduğu, komşu 919 parselde bulunan yapının davacı taşınmazına taşkın olduğu anlaşılmaktadır. Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arsa malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arsanın her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanun'un 725.maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,YIKIM,TEMLİKEN TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı- karşı dava davalıları, maliki oldukları 958 parsel sayılı taşınmaza, komşu parsel maliki davalılar tarafından taşkın yapılanmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesini istemişlerdir. Davalı-karşı dava davacıları, yapıların iyiniyetli olarak 30 yıl önce yapıldığını, temliken tescil koşullarının oluştuğunu belirterek asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemişlerdir. Asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “…somut olgular ve bulgular değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde ... Medeni Kanununun 725.maddesinde öngörülen koşulların davacı (birleşen davanın davacısı) yönünden gerçekleştiği söylenemez....

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Temliken Tescil, Kal ve Ecrimisil K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, TMK 725. md. kapsamında temliken tescil, kal ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 13.01.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.02.2018 günlü ve 2018/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 21.02.2018 tarihli ve 30339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 06.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Diğer taraftan imar planı kesinleşen yerlerde imar parsellerinin ifrazı veya tevhidi mümkün olmadığından imar parseline tecavüzlü yapılar nedeniyle Türk Medeni Kanununun 725. maddesi gereğince temliken tescil de istenemez. Dosyada mevcut bilirkişi raporlarından davalıya ait kömürlüğün 2 m2'lik kısmının imar uygulaması sonucu davacı parseline taşkın hale geldiği anlaşılmaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava taşkın yapı sebebiyle temliken tescil istemine yönelik tapu iptal ve tescil davası olmakla, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun Geçici 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 2015/8 sayılı iş bölümü kararı uyarınca temyiz inceleme görevinin Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunması nedeniyle görevli Dairenin belirlenmesi bakımından dosyanın, 6644 sayılı Kanunla değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60/2 maddesi uyarınca Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 05.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi....

        Yasanın 684. maddesine göre de bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarına maliktir. 718. madde gereğincede yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere mülkiyetin kapsamına yapılan bitkiler ve kaynaklar da girer. Ne var ki, Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde mülkiyet hakkına sınırlama getirilmiş, kendi malzemesi ile bir yapı yapanın başkasına ait araziye yapıyı taşırması ve iyiniyetli olması halinde taşan kısmın mülkiyetinin uygun bir bedel karşılığında malzeme sahibine devredilmesi ilkesi kabul edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 1958 yılında 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çerçevesinde arazi dağıtımı yapıldığı, ancak 1973 yılındaki tapulama çalışmaları sonunda tüm arazilerin çapa bağlandığı, o yıllardaki paftasında bilirkişi krokisinde A ve B harfleri ile gösterilen taşkın kısımların bulunmadığı anlaşılmaktadır....

          Ne var ki, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazın fiilen birleşerek iktisadi bir bütün oluşturması itibariyle, taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteğinin taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğinde bulunduğu uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiğinden; hakkın taşınmaza bağlı olmasından ötürü taşınmazı miras yoluyla veya temliken edinen yeni malikler de bu haktan yararlanabilirse de; hakkın kişisel olmasından ötürü ancak yapı yapıldığı sıradaki taşınmaz malikine ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebileceği de açıktır....

          Ancak dava ihtiyati tedbir talepli taşkın yapı sebebiyle TMK'nun 725.maddesi gereğince temliken tescil istemli taşınmazın aynına ilişkin olup temliken tescil istemine konu taşınmazın devredilmesi ve elden çıkarılması durumunda ileride telafisi güç ya da imkansız durum ve zararlar ortaya çıkabileceği, verilebilecek hükmün infaz kabiliyetinin de ortadan kalkabileceği ve davacının hak kaybına uğrayabileceği ihtimal dahilindedir. Tüm bu nedenlerle somut olayda HMK'nun 389.maddesi gereğince ihtiyati tedbirin şartları oluştuğundan ve sunulan delillerle yaklaşık ispat koşulu sağlandığından davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinde görülmekle kabulü gerekir....

            Bundan başka; Davalı birleşen dosya davacısı 65,98 m2 için TMK nun 725. maddesi gereğince temliken tescil talep etmiş olmakla mahkemece de 63,64 m2 için el atmanın önlenmesine karar verilmiştir. Dosyada taşkın kısım için üç adet fenci raporunun bulunduğu ve bu üç raporda da taşkın kısımın alanlarının farklı hesap edildiği görülmüştür. Mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılarak, tecavüz edilen alan bakımından mübayenetin giderilerek tecavüzlü kısmın net alanı belirlenerek rapor alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Yine kabule göre de, el atılan yer bakımından birinci keşif sonrası alınan fen bilirkişisi raporunun; ecrimisil bakımından da ikinci keşif sonrası alınan raporun hükme esas alınmış olması da da doğru görülmemiştir....

            Bunun için: 1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. 2- Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir....

              UYAP Entegrasyonu