tescil taleplerinin bulunduğunu, öncelikle açılan davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte ise temliken tescil taleplerinin bulunduğunu belirtmiştir....
tescil taleplerinin bulunduğunu, öncelikle açılan davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte ise temliken tescil taleplerinin bulunduğunu belirtmiştir....
tescil taleplerinin bulunduğunu, öncelikle açılan davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte ise temliken tescil taleplerinin bulunduğunu belirtmiştir....
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalının taşkın yapılanmak suretiyle müdahale ettiği, davalının temliken tescil isteği bakımından usulüne uygun harcını yatırarak açtığı bir dava olmadığı gerekçesiyle pencerenin kapatılması isteğinin reddine, davacı taşınmazına yapılan 6.96 m lik müdahale bakımından davanın kabulüne davalı istekleri bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi ...’ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü....
Eşyaya bağlı borç kavramının uygulamadaki en önemli örneği de kendisini Türk Medeni Kanununun 725.maddesinde hükme bağlanan taşkın yapı sebebiyle temliken tescil davalarında gösterir. Başka bir anlatımla başlangıçta Türk Medeni Kanununun 725.maddesine dayalı karşı davayı davalı ...açmış olsa da taşınmaza sonradan malik olan davalı ... sırf maliki olduğu taşınmaz üzerindeki taşınmazla sıkı sıkıya ilişkili bina sebebiyle davalı ...’ın açtığı karşı davanın sonuçlarından yararlanabilir. Diğer taraftan, HUMK.nun 186.maddesinde daha çok davalının müddeabihi temlik etmesinin sonuçları düzenlenmişse de uygulamada davacı tarafın müddeabihi devretmiş olması durumunda da yasanın anılan hükmünün uygulanması gerektiği, müddeabih dava sırasında davacı tarafından bir üçüncü kişiye satılır ve temlik edilirse eşyayı devralan kimsenin de devreden davacının yerine geçeceği ve onun hak ve yetkilerini kullanabileceği kısaca, davayı takip yetkisinin devralan kişiye geçtiği kabul edilmektedir....
Somut olayda; ilk derece mahkemesi tarafından ifrazın mümkün olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, toplanan deliller karar vermeye elverişli değildir. Öncelikle mahkemece dava TMK 725 maddesine dayalı temliken tescil (Taşkın İnşaat) olarak değerlendirilmiş ise de dava TMK 724 maddesine dayalı temliken tescil (Başkasının Arazisi Üzerine Kendi Malzemeleri ile Yapı İnşa Etmek) isteğinden ibarettir. Dolayısıyla değerlendirmenin TMK'nın 724 maddesi dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. İzah edildiği üzere temliken tescilin öncelikli şartı yapının iyi niyetli olarak inşa edilmesidir. Dava konusu taşınmaza ait kadastro tespit tarihi (20/08/1982) ve yapının yıpranma payı (%35) dikkate alındığında iyi niyetin değerlendirilmesi bakımından yapının yaşının tespiti önem arz etmektedir....
Böyle bir irtifak hakkı yoksa zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devrini isteyebilir" şeklindedir. Böylece, muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine aşağıdaki koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için: 1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. 2-Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır....
(Sübjektif koşul) Somut olayda; davalı hazine mülkiyetinde bulunan tescil harici taşınmaza taşkın olarak inşa edilen binanın yapı ruhsatına ekli rölevede binanın davacıya ait parsel sınırlarına uygun şekilde çizildiği, fakat davacı tarafından sınırlara uyulmaksızın inşa edildiği anlaşıldığından davacının iyiniyetli kabul edilmesi mümkün değildir. Yine davaya konu taşınmazın çap kaydı bulunmaktadır. Çaplı taşınmazlarda davacının iyiniyet iddiası dinlenmeyeceğinden davacının temliken tescil isteminin sübjektif şart gerçekleşmediğinden reddi gerekirken yazılı nedenlerle kabulü doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 23.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 12/02/2014 NUMARASI : 2013/299-2014/97 Taraflar arasındaki taşkın bina yapımı nedeniyle tapu iptali ve tescil ve geçit hakkı karşı dava elatmanın önlenmesi ve kal davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 11.12.2014 gün ve 2014/8126 Esas, 14133 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve Dairemizce de benimsenen mahkeme kararının gerekçesine göre hüküm usul ve yasaya uygun bulunmuş, temyiz istemi bu gerekçelerle karşılanarak karar onanmıştır. Dairemizin onama ilamında düzeltilmesi gereken bir yön bulunmadığından, HUMK'nın 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....
Fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1- 120- 96 sayılı kararı). Somut olaya gelince, davacı elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Davalılar savunma yolu ile temliken tescil talebinde bulunmuştur....