Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesine dayalı haksız yapılanma sebebiyle temliken tescil isteklerinin müstakil bir davaya konu olması gerektiği halde, Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesinden kaynaklanan taşkın yapı müstakilen temliken tescil davasına konu edilebileceği gibi tescil talebi ayrı bir davaya gerek olmaksızın taşkın inşaatı yapan kişiye karşı açılan elatmanın önlenmesi davasında savunma yoluyla da talepte bulunulması olanaklıdır.” Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçasının yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. Somut olayda; davacının açmış olduğu çaplı taşınmaza elatmamın önlenmesi davasında davalı davaya cevap süresi içinde cevap vermemiştir....
Olayın bu özelliği itibariyle taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Bu durumda taşınmazların miras yoluyla veya temliken intikal etmesi halinde yeni maliklerde maddede belirtilen haklardan yararlanabildikleri gibi borçlardan da sorumlu tutulurlar....
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde temliken tescil koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda temliken tescil isteminin reddine karar verilmesi gerekir. Mahkemece; dava konusu taşınmazların 1979 yılından beri çapa bağlı oldukları göz önüne alınarak ve dosyada yer alan 24.11.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken değinilen bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir....
Öyle ise; mahkemece temliken tescil isteminin reddine karar verilmesinde ve taşkın binanın kaim bedelinin ödenmesi suretiyle elatmanın önlenmesi ile yıkıma hükmedilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yok ise de; mahkemece "binanın taşkın kısımlarının yıkımının, binanın tamamının yıkımına neden olup - olmayacağı" kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulmadığı gibi, taşkın kısımların yapı değeri de, taşkın kısım miktarı itibariyle hatalı hesaplanıp, usulüne uygun olarak tespit edilmemiştir....
ın davacı taşınmazına tecavüzü imar uygulaması ile oluştuğundan bina bedelinin davalıya ödenmesi suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kabulüne, ecrimisil istemi ile davalının temliken tescil talebinin de reddine karar verilmiştir. Karar, davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava ve birleşen dava, imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup mahkemece, bina bedelinin davalıya ödenmesi suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi doğrudur. davalı ...'nin sair temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak, çekişme konusu parsel içinde kalan, bilirkişi rapor ve krokisinde B harfi ile gösterilen bölüm yönünden yıkım kararı verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, dava konusu 23 sayılı parsel dışında kalan bölümler yönünden de yıkım kararı verilmiş olması doğru değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.04.2009 gününde verilen dilekçe ile meni müdahale ve kal olmadığı takdirde arsa bedeli, bina değer kaybı ve ecrimisil, birleşen davada ise davacı ... v.d. vekili tarafından 12.05.2009 günlü dilekçe ile davalılar ... v.d. aleyhine taşkın inşaat nedeniyle temliken tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; asıl davada meni müdahale ve yıkım talebinin reddine, tazminat ve ecrimisil talebinin kabulüne; birleşen davanın reddine dair verilen 1.01.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi asıl dava davacıları vekili ile duruşmasız olarak temyizi birleşen dava davacıları vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 24.01.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asıl dava davacıları vekili Av. ... geldi başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı....
Ancak, davalı savunma yoluyla taşkın bölümün arsa bedeli karşılığı temliken tescilini istemiş, davacı da bu isteğe karşı çıkmamıştır. Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanununun 725.maddesinde yer alan taşkın yapılarla ilgili düzenlemede koşullarının varlığı ve gerçekleşmesi halinde temliken tescil isteğinin karşılanacağı kabul edilmiştir. Ne varki, mahkemece savunma yoluyla getirilen bu istek üzerinde durulmamış, olumlu veya olumsuz bir karar oluşturulmamıştır.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda temliken tescil koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
, karşı tarafın bilgisi dahilinde ve gözü önünde bina yapıldığını, eski binanın yerine yeni bina yapıldığını ve aradan yıllar geçtikten sonra karşı tarafın "benim arsama bina yapılmış diyerek" kötüniyetli olarak meni müdahale davası açtığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Toplanan tüm delillere göre, temliken tescil isteyen davalı-karşı davacının murisinin taşınmaz çapa bağlandıktan sonra 1985 yılında taşınmaza ev yaptığı anlaşıldığından ve çaplı taşınmaza inşaat yapılması durumunda kural olarak iyiniyet iddiasında bulunulamayacağından temliken tescil isteminin subjektif şartı olan iyiniyet koşulu gerçekleşmemiştir. Bu itibarla mahkemece, sübjektif iyiniyet iddiası kanıtlanamadığından davalı karşı davacının temliken tescil talebinin reddedilmesi gerekir. İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına da gerek bulunmamaktadır. Temliken tescil şartları oluşmadığına ve dava konusu 439 ada 8 parsel sayılı çaplı taşınmaza, davalının duvar örmek ve bina yapmak suretiyle tecavüzde bulunduğu anlaşıldığına göre davacı-karşı davalının elatmasının önlenmesi ve kal talebinin kabulü gerekir....
TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur....