Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2022/195 Esas KARAR NO: 2023/486 Karar DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) DAVA TARİHİ: 23/03/2022 KARAR TARİHİ: 21/06/2023 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Şirket ------ yerleşim yeri bulunmaması nedeniyle, işbu dava TTK 105 (2) uyarınca Davalı Şirket adına ------ bulunan acentesi ------ karşı açılmıştır. Davalı Şirket ile Müvekkil Şirket ------- arasında Acente vasıtasıyla ve elektronik posta yoluyla 10.000 metrik ton meyve suyu konsantresinin taşınmasına ilişkin yapılan müzakereler sonucunda Müvekkil Şirket 05.04.2021 tarihinde Müvekkil Şirket'in temsil ve ilzama yetkili olmayan bir çalışanı tarafından mail yazışmalarında da görüleceği üzere bir gemi ön rezervasyonu gerçekleştirilerek, Davalı Şirket tarafından sunulan anlaşma koşullarına, aynı çalışan tarafından teyit verilmiştir....

    ın yetkili olduğu dönemde şirket banka hesaplarından toplamda 2.879.70,15 TL çektiği, çekilen paraların şirket kasa hesabında takip edildiği, davalı ...'ın yetkili olduğu dönemde şirket kasa hesabından 13.05.2013 azilname tarihi itibariyle şirket kasasında ... tarafından bankadan çekildiği anlaşılan 31.000,00 TL nin mahsubuyla (2.879.670,15 TL - 2.279.869,59 TL = 599.800,56 TL - 31.000,00 TL) = 568.800,56 TL bulunması gerektiği, bu paranın davacı şirket yetkililerine teslim edildiği hususunda herhangi bir belgeye rastlanmadığı, davalı ...'ın yetkili olduğu dönemde şirket banka hesaplarından toplamda 2.879.670,15 TL çektiği, çekilen paraların şirket kasa hesabında takip edildiği, davalı ......

      ın yetkili olduğu dönemde şirket banka hesaplarından toplamda 2.879.70,15 TL çektiği, çekilen paraların şirket kasa hesabında takip edildiği, davalı ...'ın yetkili olduğu dönemde şirket kasa hesabından 13.05.2013 azilname tarihi itibariyle şirket kasasında ... tarafından bankadan çekildiği anlaşılan 31.000,00 TL nin mahsubuyla (2.879.670,15 TL - 2.279.869,59 TL = 599.800,56 TL - 31.000,00 TL) = 568.800,56 TL bulunması gerektiği, bu paranın davacı şirket yetkililerine teslim edildiği hususunda herhangi bir belgeye rastlanmadığı, davalı ...'ın yetkili olduğu dönemde şirket banka hesaplarından toplamda 2.879.670,15 TL çektiği, çekilen paraların şirket kasa hesabında takip edildiği, davalı ......

        Mahkemece; davanın, şirket müdürü olan davacının şirket adına yaptığı ödemeleri şirket ortağı olan davalıdan tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali davası olduğu, davalının dava dışı şirkete ortak olduğu, şirketin diğer ortaklarının ... ve ... olup, dışarıdan davacının şirket müdürü olarak atanmasına karar verildiği, sonra şirketin zor durumda olması nedeniyle kaynak aktarımı yapılması konusunda ortaklardan katkıda bulunmalarının istendiği, bu istemin davalı tarafından kabul edilmediği, şirketin tasfiyesine ve tasfiye memuru olarak davacının atanmasına karar verildiği, davacı tarafından ...'...

          Davacı şirket ile davalı şirket arasında akdî ilişki bulunmamaktadır. ... yapımına ilişkin 2006 yılı Şubat ayında imzalanmış olan sözleşme davacı şirket ile ihbar olunan ... ... Ltd.Şti. arasındadır. Davacı yüklenici şirket sözleşmenin tarafı olan ve dava ihbar olunan şirket hakkında icra takibi yapmış, ancak akidi olan şirketten iş bedelini tahsil edemediği iddiası ile davalı mal sahibi şirket hakkında vekâletsiz işgörme hükümlerine göre iş bedelinin tahsili istemiyle bu davayı açmıştır. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde davacı ile akdî ilişkileri bulunmadığını, davacıya çatıyı yaptıran ihbar olunan şirketin kendilerine de borçlu olduğunu, vekâletsiz işgörme hükümlerine dayanan davanın kabulünün mümkün olmadığını kendilerine bu davada husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

            Suçtan Zarar Gören Şirket Vekilinin Temyizi Yönünden Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle suçtan zarar gören şirket vekilinin temyiz isteğinin 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE, B. Katılan Şirket Vekilinin Temyizi Yönünden Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.03.2022 tarihli ve 2021/230 Esas, 2022/99 Karar sayılı kararında katılan şirket vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan şirket vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA, Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.04.2023 tarihinde karar verildi....

              Mahkemece, şirket ortakları hakkındaki davada ortakların şirket borçlarından şahsi sorumlulukları olmayacağından ve husumet yöneltilemeyeceğinden ve ayrıca 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan, davalı şirket yönünden ise paranın şirkete borç olarak verildiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı eldeki davada, davalı şirketin banka hesabına borç olarak gönderdiği paradan diğer davalı şirket ortaklarınında sorumlu olduğunu ileri sürmüş bulunmaktadır Mahkemece,davalı şirket ortaklarına husumet yöneltilemeyeceği gibi bu davalılar yönünden zamanaşımı süresininde dolduğu gerekçesiyle ortaklar hakkındaki dava reddedilmiştir....

                Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davanın kabulüne, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına, şirket unvanına tasfiye halinde ibaresinin eklenmesine; birleşen davanın ise dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, kararın asıl davada davalı şirket vekili/birleşen davada davacı ve ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce onanmıştır. Asıl davada davalı şirket vekili/birleşen davada davacı ve ihbar olunan vekili bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, asıl davada davalı şirket vekili/birleşen davada davacı ve ihbar olunan vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....

                  Mülga 6762 sayılı TTK'nın 556. maddesi hükmünde şirket yöneticilerinin sorumlulukları hakkında anonim şirketin bu hususlara ilişkin hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. TTK'nın 309. maddesi uyarınca şirket ortağının eldeki davayı açma hakkı bulunmakla birlikte, davacı, şirket hisselerini dava tarihi öncesinde devretmiş olup, dava tarihi itibari ile şirket ortağı sıfatı bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, davanın aktif husumet yokluğu gerekçesi ile reddi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetli değil ise de kararın sonucu itibariyle doğru bulunması ve bu durumda davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olması nedeniyle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün değişik bu gerekçe ile onanması gerekmiştir....

                    Mahkemece, borçlu şirket ile istihkak iddia eden davalı şirket ortaklarının üçünün aynı olması, haciz mahallinde borçlu şirket tarafından düzenlenmiş 15 adet sigorta poliçesinin bulunması ve bilgisayarların bir bölümünün borçlu şirketten alınmış olduğuna dair haciz tutanak beyanı, haciz mahalline borçlu şirket temsilcisinin de gelmiş olması, haciz tatbik edilen adreste borçlu şirketin daha önceden faaliyet göstermiş bulunması gibi hususlar bir arada değerlendirildiğinde, her iki davalı şirket arasında organik bağ bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine karar verilmiş, karar davalı 3. kişi şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesine dayalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir. Dava konusu haciz davalı 3. kişi şirketin adresinde yapıldığından, mülkiyet karinesi davalı 3. kişi lehine olup, karinenin aksinin alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir....

                      UYAP Entegrasyonu