Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava satıcının ayıba karşı tekeffülü hükümlerine dayanılarak açılmıştır. Davalı taraf süresinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. BK’nun 207/1.maddesi uyarınca; “satıcı, daha uzun müddet için kefalet etmemiş ise satılanı ayıba karşı tekeffülden mütevellit her türlü dava satılandaki ayıp daha sonra meydana çıksa bile alıcıya teslim vukuundan itibaren bir sene geçmekle sakıt olur. “TTK’nun 25/4.maddesinde ise; Borçlar Kanunu’nun 207.maddesindeki zamanaşımı süresinin tacirler arasındaki ticari satışlarda altı ay olduğu hükme bağlanmıştır. Satıcı tarafından daha uzun süreli garanti verilmiş ise, garanti süresinin sonuna kadar dava açılabileceği Yargıtay İçtihatları ile kabul edilmiştir. Somut olayda, anılan yasa hükümlerindeki süreler geçtiği gibi garanti süresi de geçtikten sonra dava açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

    Davalı ...Ş. vekili, öncelikle davanın müvekkilinin ikamet adresine göre İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiğini ileri sürerek, yetki itirazında bulunmuş, ayrıca ticari satımlarda ayıba karşı tekeffülden doğan davaların satıcıya yöneltilmesi gerektiğini ifade ederek, davanın husumetten reddini savunmuş ve süresinde bir ayıp ihbarının sözkonusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

      İş sahibinin ayıba karşı tekeffülden doğan hakkını kullanabilmesi için ihbarda bulunması zorunludur (818 sayılı BK. m. 359 ve m. 362- 6098 sayılı TBK. m. 477). Aksi halde, açık ve gizli ayıplardan dolayı talepte bulunma hakkını yitirir. Somut olayda, bilirkişi raporu ile saptanan ve hüküm altına alınan kusurlu imalatlar ayıplı iş niteliğinde oldğundan, davacının işi ne zaman teslim aldığı, ayıbın niteliği, buna göre bildirim yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği hususları üzerinde durulmadan, bunlar eksik iş olarak kabul edilip yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi de doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Şti. tarafından zapta karşı tekeffül hükümleri çerçevesinde aracı kendisine satan Enes KIZILASLAN'a karşı açılan davanın kabul edildiği, bu nedenle Enes KIZILASLAN'ın aracı kendisine satan davacı şirkete ödemiş olduğu tazminat açısından rücu ettiği ve tarafların arabuluculuk görüşmeleri esnasında anlaştıkları, bu sebeple davacının Enes KIZILASLAN'a 495.900,00 TL ödeme yaptığı, yapılan ödemenin bilirkişi raporu ile tespit edildiği anlaşılmıştır. Eldeki davada; davacının, kendisine müracat eden araç alıcısı Enes KIZILASLAN'a araç satış bedelini ödediği, ödenen bedelin de davacı tarafından aracı satın aldığı kişi olan davalıdan talep edlldiği, somut olayda davalı aleyhine zapta karşı tekeffül sorumluluğunun doğduğu, bu açıdan kendinden sonraki maliğe tazminat ödeyen kişi, kendinden önceki maliğe Borçlar Kanununun 214.maddesi hükümlerine istinaden müracat edebileceğinden davalının sorumluluğunun devam ettiğinin kabulü gerekmektedir....

        Satılanın zaptı nedeniyle satıcının zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olduğu mahkemenin de kabulündedir. Somut olayda tapu kaydı, yörenin 2011/14942 2012/1651 coğrafi durumunu en iyi bilmesi gereken belediye tarafından ve imar uygulaması ile idari yoldan oluşturulmuştur. Mahkemece, ...K.'nun 07.12.1997 gün ve 1997/1-655-1003 Sayılı kararı ile kabul edilen "... kamu malı niteliğini kazanan bir taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak özel mülkiyete dönüştürmeye idari mercilerin yetkileri olmadığı, başka bir anlatımla, idari mercilerin yasadan kaynaklanan bir yetkileri bulunmayan konularda aldıkları kararların yok hükmünde, buna dayanan tescilinde, M.Y.'...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi Sanık hakkında “resmi belgede sahtecilik“ ile “kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık“ suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın temyiz incelemesi amacıyla Dairemize gönderildiği, dosyada resmi belgede sahtecilik suçuna konu edilen belgeler, “emanet bırakılan maaş-tazminat bedelinin ödenmesi konulu yazı“ ile “muhasebe işlem fişi“ olduğu halde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 05.05.2019 tarihli ve 15-2015/74372 sayılı tebliğnamesinde; “...Suça konu belge ile ilgili iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin inceleme ve tespitin yapılmamış olması karşısında, yapılan sahtecilikte iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, söz konusu çekin mahkeme heyeti tarafından incelenip özelliklerinin zapta geçirilmesi, bu şekilde, iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının tespitinden...

            Taraflar arasındaki uyuşmazlığın zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklandığı, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin 07/02/2019 tarih 2016/18254 esas 2019/1399 karar sayılı ilamında "...Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül borcunu düzenleyen 6098 sayılı Borçlar Kanununun 214. maddesinde, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla satılanın tamamı veya bir kısmı bir 3.kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcı, bundan dolayı alıcıya karşı sorumlu olur....

            a karşı müvekkilinin müracaat imkanı bulunmadığını, müvekkilinin .... isimli şahsın sahte çek karşılığında iş makinesini satmış olduğunu bilmesinin de mümkün olmadığını, usul ve esas yönüyle hatalı olarak verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklandığı, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin 07/02/2019 tarih 2016/18254 esas 2019/1399 karar sayılı ilamında "...Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül borcunu düzenleyen 6098 sayılı Borçlar Kanununun 214. maddesinde, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla satılanın tamamı veya bir kısmı bir 3.kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcı, bundan dolayı alıcıya karşı sorumlu olur....

              KARAR Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında ve özellikle men'i müdahale davası davacı aleyhine sonuçlandığından davalının zapta karşı tekeffül borcunun bulunacağının tabi bulunmasına göre usulün 440.maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, ve aynı kanunun 442 maddesi hükmünce 172,00 (yüzyetmişiki) TL para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine, 14.6.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                nun mahkemeye hitaben verdiği dilekçeyle vekillikten istifa ettiği, 05.04.2012 tarihli celsede de ''sanık ... vekilinin, vekillikten çekildiğine ilişkin dilekçenin okunup dosya arasına konulduğunun'' zapta geçtiği anlaşılmakla; istifa eden vekile yapılan tebligatın geçersiz olduğu, gerekçeli kararın adı geçen sanık ...'e usulüne uygun olarak tebliği ile karara karşı temyiz yoluna başvurulması halinde temyiz dilekçesi eklenip, bu temyiz istemi yönünden ek tebliğname de düzenlendikten sonra iadesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.02.2018 günü oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu