Dava, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili, davalı tarafça Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigota Poliçesi ile sigortalanan dava dışı doktorun, müvekkili T2'yı hamileliği boyunca takip ettiğini, sigortalı doktorun müvekkili T2'yı aydınlatmaması sebebiyle müvekkili T1 down sendromlu olarak doğmasına neden olduğunu, bu nedenle müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradıklarını belirterek, sigorta poliçesi kapsamında zararlarının tazminini talep etmiştir. Hekim ile hasta arasındaki ilişki vekalet sözleşmesine dayalı olup, uyuşmazlığın temelini teşhis ve tedavi hizmetini üstlenen doktorun bu kapsamda mevcut sorumluluğu ve özen borcu oluşturmaktadır....
TL iş göremezlik (bakıcı ücreti dahil maddi) tazminat, 40.000 TL manevi tazminat, müvekkili ......
Maddesi uyarınca davalılar lehine tek bir vekalet ücretine (maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı) hükmedilmesi gerekirken her bir davalı yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri yoluna gidilmesi isabetli görülmemiştir. Tüm bu nedenlerle; mahkemenin kararındaki hukuka aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda belirtilen yönden kabulüne, sair yönlerden reddine, HMK'nun 353/1.b-2.maddesi uyarınca duruşma açılmaksızın ilk derece mahkemesi kararındaki vekalet ücretine ilişkin kısmın"davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat davası yönünden AAÜT. uyarınca takdir edilen 600,00 TL vekalet ücreti ile manevi tazminat davası yönünden takdir edilen karar tarihindeki tarife uyarınca 990,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine" şeklinde düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
Dava, hekim hatası iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır (TBK 502-506 md). Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranma zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (TBK 400). O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafifte olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır....
Dava; ayıplı araç iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Bakırköy ..... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ...... esas sayılı dosyasının incelenmesinde; dava konusunun, dosyamız davasının konusu ve davacısıyla aynı olduğu görülmüştür. HMK.nun 166/1-4 maddesinde "aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır."düzenlenmiştir. Mahkememizin ....... Esas sayılı dosyasının taraflarının ..., ... ve ... olduğu, davanın ayıplı araç iddiasına dayalı tazminat tazminat istemine ilişkin olduğu, Bakırköy .........
Dolayısıyla taraflar arasında bir vekalet sözleşmesinden bahsedilmesi de mümkün değildir. Dosyayı görevsizlik kararı ile dairemize gönderen 1. Hukuk Dairesi davanın ''vekalet sözleşmesinden kaynaklanan vekilin hesap verme yükümlülüğü kapsamında tazminat isteği'' olduğunu belirtmiştir. Oysa taraflar arasında vekalet sözleşmesi söz konusu olmayıp davacının talebi muris muvazasına dayalı tenkis talebinden ibarettir. Dolayısıyla görevli hukuk dairesi 1. Hukuk Dairesi olup çıkan uyuşmazlığın giderilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Dairemizin iş bölümü yönünden görevsizliğine, dosyanın görevli ve iş bölümü bakımından yetkili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine ve dairemizle 1. Hukuk Dairesi arasında çıkan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....
İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. HSK'nın 564 ve 586 sayılı İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri işbölümüne ilişkin kararı gereğince " 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmeler ile özel kanunlara göre yapılıp diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar"a ilişkindir. Buna göre, somut uyuşmazlığa ilişkin istinaf başvurusunu değerlendirme görevinin HSK'nın 564 ve 586 sayılı işbölümü kararları gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. 46. veya 57. Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı, iş bölümü yönünden Dairemizin görevli olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. 46. veya 57....
Dava, vekaletnamenin kötüye kullanılması istemine dayalı tazminat davasıdır. Bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hizmet akdine dayalı olmayıp vekalet ilişkisine dayalı olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ...4. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacının sözleşmeden kaynaklı tazminat alacağına yönelik yapılan değerlendirmede; Davacı vekili dava dilekçesinde, veteriner hekim sözleşmesinin 8/d maddesi gereğince sözleşmeden doğan tazminat alacağı talebinde bulunmuştur. İncelenen 8/d maddesinde; "...Ücretin işveren tarafından sözleşmede belirtilen miktardan daha az ödenmesi halinde istihdamı zorunlu personel 4857 sayılı İş Kanununun 24/II-e maddesi uyarınca hizmet akdini ücretin aşağıya çekildiğini öğrendiği günden itibaren 7 gün içinde fesih edebilecektir. Hizmet akdindeki ücretin aşağıya çekilmesi nedeniyle veteriner hekimin 15 aylık net ücret alacağı kendisine işveren tarafından tazminat olarak herhangi bir hüküm istihsaline gerek kalmaksızın ödenecektir. İşveren söz konusu tazminatın fahişliğini iddia etmeyecektir." düzenlemesi bulunmaktadır. Dairemizce cezai şart ödenmesine dair karar hatalı bulunmuş ve Yargıtay 9....
Somut olayda, davacı ile davalı arasında vekil-müvekkil ilişkisi mevcut olup, davadaki talepler vekillerin vekalet görevini ifada özen borcuna aykırı davrandıkları iddiasına dayalı bulunmakla, uyuşmazlığa vekalet hükümleri uygulanmalı ve doğal olarak, uyuşmazlığın da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Tüketici yasası ile güdülen amaç tüketicinin tüketime yönelik satışlarda mal ve hizmetlerdeki ayıplara karşı korunması olduğundan, uyuşmazlığın genel mahkemede görülmesi gerekir. Hal böyle olunca,mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bozmayı gerektirir....