Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'ne aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay (20.) Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 01/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın TMK'nun 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'ne aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 20. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 16/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Bu düzenlemeye göre dosya kendisine gönderilen ilgili hukuk dairesi 1 ay içinde yapacağı ön inceleme sonucunda işbölümü bakımından kendisini görevli görmez ise gerekçeleri ile birlikte dosyayı bir ay içinde görevli Daireye gönderecektir.Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'ne aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 20.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 21/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın TMK. 1007.maddesine dayalı tazminat istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'ne aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 20. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 28/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki TMK.nun 1007. maddesine dayalı tapu sicilinin tutulmasından ve bundan doğan zararın tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle usulden reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: -K A R A R- Dava, TMK.nun 1007. maddesine dayalı tapu sicilinin tutulmasından ve bundan doğan zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiş ise de; Davacı vekili Av. ... 01.02.2013 tarihli dilekçesi ile temyizden feragat ettiğini bildirmiştir....

            Bu şekildeki eylem nedeniyle oluşan zarar, tapu dairesinde yapılan işlemden kaynaklandığından, tehlike sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluk şeklinde düzenlenen TMK 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumluluğunu gerektiren illiyet bağının kesilmediği ve davalı ...nin tapu kaydının iptali nedeniyle TMK 1007. maddesi uyarınca kusursuz sorumluluğunun bulunduğunun anlaşılmasına göre, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde illiyet bağının kesildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır. 3) Davalı gerçek kişi vekilinin vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazları yönünden; Dosya kapsamına göre, davalı gerçek kişi hakkında açılan dava 1512 sayılı Kanunun 162. maddesine dayalı olarak, ... aleyhine açılan dava ise TMK 1007. maddesine dayalı olarak açılmış olduğuna göre, davanın reddi halinde yararlarına takdir edilecek vekâlet ücretine de ayrı ayrı hükmedilmesi gerekirken, hüküm yerinde birlikte vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından...

              Dosya içindeki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; davacının TMK'nın 1007. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle zararının varlığının kesin olarak ortaya çıkması gerekmektedir....

                Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava konusu edilen taşınmazın kadastro tespit işlemlerinin 1991 yılında yapıldığı ve 1991-1993 yılında kadastro tespitinin kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesindeki 10 yıllık hakdüşürücü sürenin 2003 yılında dolduğu, keza TMK'nın 1007 nci maddesine dayalı tazminat davasının TBK'nun 125 ... maddesi uyarınca mülkiyet hakkının kaybedildiği 2003 tarihinden itibaren işleyen 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı anlaşıldığından gerek tapu iptali ve tescil davasının gerekse tazminat davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B....

                  - K A R A R - Dava, kadastro zabıt defterinin kadastro işlemleri sırasında zemine uygulanmaması nedeniyle kadastrodan önceki sebebe dayalı tapu iptali ve adlarına tescili ile tescil olmadığı takdirde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir....

                    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin yanlış tutulmasından doğan zarar iddiasına dayalı tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, davacının öğrenme tarihinden itibaren 1 yılık zamanaşımı süresinden sonra dava açtığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Şöyle ki, hukuksal dayanağını kusursuz sorumluluktan alan ve kusura değil tehlike prensibine göre düzenlenen 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesindeki düzenlemenin, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 49 ve devamı maddelerinde (818 sayılı eski Borçlar Kanununun 41 ve devamı maddelerinde) düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisiz bir sorumluluk şekli olduğu tartışmasızdır....

                      UYAP Entegrasyonu