Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Her ne kadar davalı-karşı davacı erkek ikinci kez gönderdiği ihtarda davacı-karşı davalı kadını tarafların birlikte seçtikleri (TMK ınd.186) veya Türk Medeni Kanunun 188. maddesindeki şartların oluşması sebebiyle eşlerden biri tarafından seçilen ya da Hakim tarafından belirlenen (TMK m. 195) bağımsız bir eve davet etmemiş ise de, ilk ihtarda ortak konuta davet ettiği ve bu ihtarın usule uygun olduğu sabittir. Ne var ki, ilk incelemede bu husus gözden kaçmış, hüküm, "davacı-karşı davalı kadının, tarafların birlikte seçtikleri (TMK m. 186) veya Türk Medeni Kanununun 188. maddesindeki şartların oluşması sebebiyle eşlerden biri tarafından seçilen ya da hakim tarafından belirlenen (TMK m. 195) bağımsız bir eve davet edilmediği, davacı-karşı davalı kadının ihtara uymamakla haklı olduğu, davalı-karşı davacı erkeğin terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiğinden" bahisle bozulmuştur....

    doğru olduğu gibi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evlilik süresi ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4.,TBK'nin 50. ve 52. maddeleri) de dikkate alınarak kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının da isabetli olduğu görülmüştür....

    Kadına Verilen Tedbir ve Yoksulluk nafakası yönünden, Davalı vekili tarafından tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden kararın istinaf edildiği anlaşılmakla, Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı erkek evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK.186/son). Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2019/2- 107 Esas 2022/318 sayılı Kararı ile"..... Tarafların gelirinin bulunması TMK’nın 169. maddesine dayalı tedbir nafakası hükmedilmesine engel değildir....

    Eşlerin bu davranışı en azından, Türk Medeni Kanunu'nda emredici olarak düzenlenen, “Eşler birlikte yaşamak zorundadırlar” (TMK m.185/3) yönündeki amir hükmüne aykırıdır. Her iki eş de bu amir hükme aykırı davranmaktadır. Dolayısıyla evlilik birliği temelinde sarsılmış (TMK m. 166/1) ve eşler bu sonuca eşit kusurları ile sebep olmuşlardır. Bu yüzden, taraflardan birinin evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebiyle açtığı boşanma davasında, şayet çok uzun süreli fiilî ayrılık kanıtlanıyorsa boşanmaya karar verilebilmelidir. Böyle bir çözüm yolunun, terke dayalı özel boşanma sebebine (TMK m. 164) ilişkin düzenlemeyi işlevsiz veya etkisiz duruma getirdiğinden söz edilemez. Çünkü, terk hukuki sebebiyle boşanma davası açılması için, eşlerden birinin samimi olarak ortak yaşamı yeniden kurmak isteğiyle diğerini ortak konuta çağırması, çağrılan eşin ise geçerli bir özrü olmamasına karşın ortak konuta dönmemesi gerekmektedir....

      Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir (TMK m. 166/4). Türk Medeni Kanununun 166/4 maddesine dayalı olarak açılan davada boşanmaya karar verilebilmesi için; davacı tarafın, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilip bu kararın kesinleştiğini ve bu kesinleşme tarihinden başlayarak üç yıl geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olduğunu kanıtlaması gerekli ve yeterli olup; davalının kusurunun kanıtlanması gerekmez. Tarafların kusur durumu; boşanma kararı için değil; boşanmanın fer'i (eki) olan yoksulluk nafakası (TMK. m. 175) ile maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) talepleri bakımından değer taşır....

        Davacı kadın dava dilekçesinde hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış sebebine (TMK m.162) dayalı olarak boşanmaya karar verilmesini talep etmiş, mahkemece evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) hukuksal sebebine dayalı olarak boşanma kararı verilmiştir. Özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan davada genel boşanma sebebiyle (TMK m.166/1) boşanma kararı verilemez. O halde mahkemece, davacı kadının boşanma davasında, delillerin özel boşanma (hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış) sebebi yönünden değerlendirilerek ve bu hukuki sebebe dayalı olarak karar verilmesi gerekirken, evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) sebebi ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi doğru olmayıp hükmün istinaf sebepleri incelenmeksizin kaldırılması gerekmiştir....

        Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve eksik yatırılan 98.10 TL temyiz başvuru harıcının davalıdan alınmasına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.09.2019 (Salı)...

          Davacının, davalı aleyhine ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/703 esas, 2011/708 karar sayılı kararı ile evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) hukuki sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davasında, tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle bir çok defa kavga ettikleri, karşılıklı sevgi ve saygılarının kalmadığı, kavgalardan sonra fiili ayrılık yaşadıkları belirtilerek tarafların boşanmalarına karar verildiği ve kararın 21.02.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden sonra açılan, boşanmanın fer'i niteliğindeki tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur; boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Boşanmaya dair dosyanın incelenmesinde; tarafların mahkemece kabul edilen kusurlu davranışlarına göre eşit kusurlu bulundukları anlaşılmaktadır....

            davasının kabulüne, erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiş, kadının TMK m. 162 ve TMK m. 166. maddelerine dayalı boşanma davaları hakkında hüküm kurulmamıştır....

              Boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan maddi-manevi tazminat, (TMK m. 174) yoksulluk nafakası, (TMK m. 175) ve velayet gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi, bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikle değerlendirilmesiyle mümkündür. Bu nedenle, kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma dava dosyasının, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) iş bu dosyası ile birleştirilerek dosyalar birlikte değerlendirilip, her iki davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, bu yön dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. Hüküm bu sebeple bozulması gerekirken, onanmış olmakla, davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin onama kararının kaldırılmasına, mahalli mahkeme kararının açıklanan sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

                UYAP Entegrasyonu