Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı, tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede; Davacıların sahibi olduğu taşınmazın tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu (bakz. Y. 20....

DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava; tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sonrası uğranılan zararın TMK m.1007 gereğince tazminine ilişkindir. Devlet ormanlarının mülkiyeti Maliye Hazinesi'ne ait olduğundan ve TMK'nun 1007 maddeden doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğu belirtildiğinden davalı tarafın husumete yönelik itirazı yersizdir. Davalı tarafın zamanaşımına ilişkin itirazının incelenmesine gelince; TBK'nun 146. maddesine göre uygulanması gereken zamanaşımı süresi 10 yıldır. Tapu iptale ilişkin karar 2019 yılında kesinleşmiş olup, eldeki dava 2019 yılında açıldığından bu itiraz yersizdir. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....

Devlet ormanlarının mülkiyeti Maliye Hazinesi'ne ait olduğundan ve TMK'nun 1007 maddeden doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğu belirtildiğinden davalı tarafın husumete yönelik itirazı yersizdir. Davalı taraf davada mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olduğunu öne sürmüşse de; her paydaş kendi payı doğrultusunda tazminat talep edebileceğinden bu itirazı reddolunmalıdır. Tapu iptal davası açıldıktan sonra Yalova 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/238 E sayılı dosyası ile tapu malikleri, hazineye ve Orman Müdürlüğüne karşı TMK 1007 m'sine dayalı tazminat davası açmışlar ve iş bu dosya ile birleştirme kararı verilip, tapu iptal ve tescil dosyası ile tazminat dosyası birlikte görülmüştür. Zamanaşımı süresi TBK 146. Md'ye göre 10 yıl olup, bu süre dolmamıştır. Tazminat tarihi de bu durumda davacının açılış tarihi alınmalıdır....

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı ... vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemce, uyulan bozma ilamı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı yasal gerekçelere göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

    İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ : Davalı Vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde; 1- Dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, kadastro işlemleri sırasındaki hataların TMK’nun 1007 maddesi kapsamında olmadığını, TMK.nun 1007....

    Bu türden dosyalarda tazminat miktarının belirlenebilmesi için öncelikli olarak taşınmazın vasfı belirlenmelidir. 2942 S.K'nın 11. maddesine göre; taşınmaz arazi niteliğinde ise net gelir yöntemine, arsa niteliğinde ise emsal satışlara göre tazminat bedeli belirlenmelidir. Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre taşınmaz tarım arazisi niteliğinde olup, taraflar arasında bu hususta ihtilaf yoktur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda net gelir yöntemine göre hesaplama yapılması gerekirken aksi yönde yapılan hesaplama hatalıdır. Ayrıca hükme esas alınan bilirkişi heyeti usulüne uygun şekilde oluşturulmamıştır. Zira TMK'nun 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında bilirkişi heyeti Kamulaştırma Kanunu'na göre oluşturulmaktadır....

    Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/88 ayılı dosyasının incelenmesinde; davacıların T5 T1 T2 T3 ve T4 davalının T7 olduğu, 25/02/2020 tarihine dava konusu Yalova ili, Altınova ilçesi, Ayazma Köyü Kirazlıtarla Mevkii, 129 ada 67 Parsel sayılı taşınmazın TMK 1007 maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin olduğu ve davanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf zamanaşımı itirazı ve ıslahın yok sayılması ihtimaline binaen ilk davada taleplerini arttırdıkları 10.000 TL yönünden ek dava açmış ise de; ilk davada belirtilen bu miktarı talep etmiş olmaları sebebiyle ilk derece mahkemesince dava şartlarından olan derdestlik sebebiyle davanın reddine karar verilmesi isabetlidir.İşbu davanın ek dava kabul edilebilmesi için ilk dosyanın sonuca bağlanması ve kesinleşmesi gerekmektedir. Davacının haksız istinafı reddolunmalıdır....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı , tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede; Davacıların sahibi olduğu taşınmazın tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır. TMK nun 1007 maddesine dayalı olarak açılan tazminat davalarının temyiz merciinin önceden Yargıtay (Kapatılan 20.HD) ait olduğu, ancak bu dairenin kapatılması ile temyiz incelemesi yapma görevinin Yargıtay 5. HD ye geçtiği, Yargıtay 5. HD nin 03/02/2021 tarih 2020/7982E-2021/939K.sayılı ilamında ise; TMK'nun 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davaları, dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından HMK'nun 107/1. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu belirtilmiştir....

    Dava; fiili ayrılık (TMK md. 166/son) nedenine dayalı boşanma davasına ilişkindir. Davacı erkek vekilinin; kadın yararına hükmedilen manevi tazminata yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; Boşanma yüzünden kişilik hakları zarar gören, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu diğer taraftan uygun bir manevi tazminat isteyebilir (TMK md.174/2). Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olmasının yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması da gerekir (TMK m.174/2). Somut olayda; mahkemece davacı erkeğe kusur olarak yüklenen "müşterek konutu terk etmek" eylemi, kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülemez. Bu bakımdan, olayda davalı kadın yararına manevi tazminata (TMK m.174/2) hükmedilmesini gerektiren bir sebep bulunmamaktadır. O halde, davalı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru değildir....

    Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....

      UYAP Entegrasyonu