Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2-Bozma kapsam ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. 3-İncelemeye konu kararın, karar başlığında başkan, üyeler ve zabıt katibinin ad, soyad ile sicillerinin yer almaması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/a-b-g maddesine aykırı ise de bu eksiklik mahallinde düzeltilebilir hatadan kaynaklı olup bozma sebebi yapılmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nun 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; davanın kabulüne, dava konusu 2409 parselde bulunan cinsi ve yüz ölçümüyle krokisi 09.03.2011 tarihli bilirkişi raporu ve ekinde gösterilen evin davacı tarafından yapıldığının tapunun beyanlar hanesine tesciline karar verilmiştir. Hüküm; süresi içinde, davalılardan ..., ..., ....,.... ve ... tarafından temyiz edilmiştir. Tapu sicilinin doğru esaslara dayanması ve düzgün tutulması Devletin sorumluluğu altındadır ve kamu düzeni gereğidir. Diğer bir deyişle tapu sicilinin düzenli tutulmasına dair kararlar kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle kendiliğinden gözönünde tutulması gereken hususlardandır. HUMK'un 74-76. maddeleri ve HMK'nın 26. maddesi uyarınca da, Hakim taleple bağlı olup talepten fazlasına hüküm veremez....
Buna bağlı olarak ölü kişi adına tescil kararı verilmesi doğru olmadığı gibi tapu sicillerinin tutulması prensiplerine de aykırılık teşkil eder. O halde, miras bırakan...'ya ait veraset ilamına göre murisin tüm mirasçıları adına payları oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değilse de, anılan bu yanılgı yargılamanın yenilenmesini gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının ilk paragrafında;"... muris ... oğlu 1916 doğumlu... ibaresinden sonra (veraset ilamında belirtilen payları oranında tüm mirasçıları adına) tapuya kayıt ve tesciline..." tümcesinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ın diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 5. maddesi gereğince, araçların trafiğe tescil edilmesi ve sicillerinin 2012/8152-16653 tutulması Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı olarak kurulan Trafik Hizmetleri Başkanlığı bünyesindeki Trafik Tescil Şube veya Bürolarının görevi ve yetkisindedir. Bu bağlamda araç tescili idari mahiyette hukuki işlemlerdendir. Tescil idari işlem olup, mahkemece, kaydın ve satış sözleşmesinin iptali ile yetinilmesi gerekirken tescil hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma gerektirir. SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...'ın 2. bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 26.6.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tapu müdürlükleri, Türk Medeni Kanununun 997 ve devamı maddeleri uyarınca tapu sicilinin tutulması ve bu sicillerinin yasalara uygun oluşması konularında görevli ve sorumludur. Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre dava konusu haciz ve ipoteğin hak sahibinin bulunması mümkün olmadığından davanın tapu sicilini tutmakla görevli ve sorumlu tapu müdürlüğüne yöneltilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.09.2013 tarihli, 2013/14-93-1364 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Bu nedenle mahkemece devamında hukuki yararı kalmayan haciz ve ipotek şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken husumet yönünden davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.2.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Bilindiği üzere, tapu sicillerinin tutulması kamu düzeni ile ilgili olup, Hakim doğru sicil oluşturmakla yükümlüdür. Öte yandan, 4721 sayılı TMK’nun 28. maddesi hükmü uyarınca kişilik ölüm ile son bulur. O halde, ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olması isabetsiz olduğu gibi; tapu müdürlüğünün 16.07.2014 tarihli yazısından, dava konusu 1722 ve 1775 parsel sayılı taşınmazların kısmen kamulaştırılması ile ifraz edilerek, 1909 ve 1913 parsel sayılı taşınmazlarda davalının paydaş kılındığı anlaşılmakla, tapu kütük sayfası kapatılan 1722 ve 1775 parsel sayılı taşınmazlar hakkında karar verilmiş olması da doğru değildir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları; davacıya ait taşınmazın tapu kaydının iptalinden kaynaklı zarardan davalı Maliye Hazinesi'nin sorumlu olup olmadığı, tazminat miktarı ve hesaplama yöntemine ilişkindir. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları; davacıya ait taşınmazın tapu kaydının iptalinden kaynaklı zarardan davalı Maliye Hazinesi'nin sorumlu olup olmadığı, tazminat miktarı ve hesaplama yöntemine ilişkindir. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/09/2019 NUMARASI : 2019/34 ESAS, 2019/486 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (tapunun Haksız Ele Geçirilmesi Nedenli) KARAR : T.C. BURSA BAM 8. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/337- 2022/759 T.C. BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİ Dosya No : 2020/337 Karar No : 2022/759 Karar Tarihi : 31/03/2022 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I İncelenen Kararın Tarihi : 24/09/2019 Numarası : 2019/34 Esas, 2019/486 Karar Davacı : T1 Vekili : Av. T2 Davalı : T3 Vekili : Av. T4 Dava : Tazminat (tapunun Haksız Ele Geçirilmesi Nedenli) Yalova 2....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/02/2018 gün 2014/236 E. - 2018/40 K. sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davacıların Bedelsiz iade ve TMK 1007. maddesi uyarınca istenen tazminat davalarının reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında dava konusu taşınmazın bedelsiz iadesi, aksi takdirde TMK 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir....