Davacı vekili 09.02.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını 30511,00.-TL'ye artırmış tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarihten işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulüne, 30511,00.-TL'nin taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihi olan 28/11/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir....
DAVA: 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: davacı vekili, İstanbul ili Tuzla ilçesi Aydınlı Mah....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı tazminat istemli ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı Hazine vekillerince temyiz edilmiştir. Taraflar arasında görülüp kesinleşen önceki davada tespit edilen bedel esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
gibi zamanaşımına uğramış tazminat talebinde ve sonradan tespit edilen miktar üzerinden de zamanaşımı nedeniyle ıslah talebinde bulunamayacağını, devletin sorumluluğu için aranacak koşulların özetle; ortada tapu sicillerinin tutulmasından ötürü bir zararın olması, zararla tapu sicilinin tutulması arasında bir nedensellik bağının(illiyet bağının) bulunması ve zararın tapu sicilinin hukuka aykırı biçimde tutulmasından doğması olduğunu, davanın 24/09/2018 tarihinde açıldığını, davacının tazminat talebine esas Fındıklı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/435 E. ve 2007/106 K. sayılı kararının 25/09/2008 tarihinde kesinleştiğini, kararın kesinleşme tarihi ve işbu dava tarihi gözetildiğinde davacının TMK 1007 uyarınca dahi tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kalma durumunun işbu dava dilekçesinde belirtilen mahkeme kararından önce mevcut olduğunu, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufunda olan yerlerden olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını, özel mülkiyete...
Davaya konu olayda da davacı adına oluşturulan bir tapu kaydı varken dava dışı kişiler adına yeniden tapu kaydı oluşturulup davacının açtığı tapu iptali ve tescil davası reddedilmekle tapu kaydının hatalı tutulmasından kaynaklı zarar oluşmuş ve bu zarardan davalı sorumludur. Davacıya ait tapu kaydının evveliyatında; taşınmazın ilk olarak 31.07.1941 yılında Hakkı Karar'dan Mehmet oğlu Ahmet Esen'e yazılmış, 28.09.1989 tarihinde Ahmet Esen'den çocukları Ali Esen Minkari ve Hasan Esen Minkari'ye intikal etmiş, 27.10.1993 tarihinde Hasan Esen Minkari kendi hissesini diğer hissedar Ali Esen Minkari'ye devretmiş, 14.06.1994 tarihinde tam hisse sahibi Ali Esen Minkari taşınmazı Ramazan Aslan'a satmış, 24.01.1995 tarihinde Ramazan Aslan tarafından Hasan Fehmi Tayfun'a satılmış ve taşınmaz son olarak 13.07.1995 tarihinde Hasan Fehmi Tayfun tarafından davacı Celal Yıldırım'a satılmıştır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/730 KARAR NO : 2022/748 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İNCESU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/24 ESAS, 2022/80 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) KARAR : Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik süresi içinde istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine gönderilen dosyanın yapılan incelemesi sonucunda, GEREĞİ DÜNÜŞÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde, özetle; davacının, davalı Hazine aleyhine açtığı tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı rücuen tazminat istemli davada, İncesu Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2021/176 Esas 2021/186 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne, müvekkil lehine ıslah talepleri dikkate alınarak 74.028,60 TL tazminatın 13.089,59 TL'nin 12/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ile birlikte, 60.939,01 TL'si için 25/01/2017 tarihinden...
DAVA: Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle hatalı payın iptali ve TMK'nın 1007. maddesi gereğince tazminat talebine ilişkindir....
Bilindiği üzere; bu tür davaların kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir ise de; davacı idarenin Türk Medeni Kanununun 1025. ve 1007. maddeleri ile Tapu Sicili Tüzüğünün 85. maddesi ( yargılama sırasında, 17.8.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicili Tüzüğünün 74.maddesi) gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı, TMK.nın 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, bu madde kapsamında Hazinenin tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkum olabileceği gözetildiğinde, eldeki davanın açılmasında ve sonuçlandırılmasında davacı idarenin hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur. Öte yandan; Tapu Sicili Tüzüğü’nün 85. maddesi “ Kütük üzerinde belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerekir....
Davacı vekili, 03/12/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; talep ettikleri tazminat miktarını 348440,00.-TL'ye artırmış, tapu iptal tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulü ile 348.440,00.-TL tazminatın Hazine adına yapılan tapu tescil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir....
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı T6 vekili; Nizalı 101 ada 574 parselin daha önce Genel Arazi Kadastrosunda gerçek kişiler adına tescil edilmişken daha sonra orman olarak tescil edilmesine karar verilmişse de davacı yanın bu durum karşısında bir zararlarının olmadığını, nizalı parselin davacı tarafından yolsuz tescil ile elde ettiği bir yer olduğunu, bu kabil durumlarda tazminat istenemeyeceğini, bunun yanında bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, raporlar yeterli incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TMK'nın 1007. Maddesine dayalı tapu sicillerinin tutulamasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir....