WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere; bu tür davaların kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir ise de; davacı idarenin Türk Medeni Kanununun 1025. ve 1007. maddeleri ile Tapu Sicili Tüzüğünün 85. maddesi ( yargılama sırasında, 17.8.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicili Tüzüğünün 74.maddesi) gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı, TMK.nın 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, bu madde kapsamında Hazinenin tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkum olabileceği gözetildiğinde, eldeki davanın açılmasında ve sonuçlandırılmasında davacı idarenin hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur. Öte yandan; Tapu Sicili Tüzüğü’nün 85. maddesi “ Kütük üzerinde belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerekir....

    Davacı vekili, 03/12/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; talep ettikleri tazminat miktarını 348440,00.-TL'ye artırmış, tapu iptal tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulü ile 348.440,00.-TL tazminatın Hazine adına yapılan tapu tescil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir....

      Değerlendirme ve Gerekçe ; Dava TMK'nun 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı maddi tazminat davasıdır. Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/164 Esas 2016/95 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; Çınarcık Güllük mevkii, 2043 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek orman vasfıyla tesciline karar verilmesi sebebiyle işbu dosyanın davacısı dışındaki mirasçılar tarafından açılan tazminat davası neticesinde 235.526,04 TL tazminatın davacılara ödenmesine karar verildiği, kararın Yargıtay 20.Hukuk Dairesi'nin 2016/4395 Esas 2018/1650 karar sayılı kararı ile onandığı ve 28/06/2018 tarihide kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde mevcut hükme esas alınan bilirkişi raporundan T1 hissesine isabet eden tazminatın 58.881,52 TL olduğu anlaşılmaktadır. Tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi 22/04/2010 olup, onyıllık zamanaşımı süresi dolmadan dava açıldığı için davalı itirazı reddolunmalıdır....

      Hemen belirtmek gerekir ki, Anayasa’nın 40. maddesinin 3.fıkrasında “Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da kanuna göre Devletçe tazmin edilir.” hükmü öngörülmüş; 129. maddenin 5. fıkrasında ise; “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği” açıklanmıştır. TMK’nun 1007. maddesi bu bağlamda yorumlandığında, tapu sicillerinin tutulmasından ve bundan doğan zararlardan devletin sorumlu olacağı ilkesinin benimsendiği anlaşılmaktadır. Yasanın bu açık hükmünün kaynak olduğu devletin sorumluluğu tapu sicilinin tutulması sırasında, sicil memurunun hukuka aykırı işlemi ile sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekli ise de eylem yada işlemin kusura dayanması gerekmez....

        Öğretide kusursuz sorumluluğun bir hali olarak kabul edilen tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan devletin sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle haksız fiil sorumluluğun bir türüdür. Dolayısıyla, TMK m. 1007'den kaynaklanan davalarda da zararın kapsamı TBK m. 50/2 bağlamında ele alınmalıdır. Buradan hareketle, dava konusu somut olayda, henüz tapu kaydı bir mahkeme kararıyla iptal edilmemiş ise de, taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığına ilişkin tapu kaydında bulunan şerhten dolayı davacının ileride bir zarara uğrayacağının açık ve sabit olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Zira, kıyı kenar çizgisi içindeki taşınmaza ait mülkiyet hakkının kullanılması ve taşınmazın tasarruf edilmesi bu haliyle mümkün değildir....

        Somut olayda ise, istek tapu kaydında düzeltim değil, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat ve hatalı belirlenen pay oranının buna göre düzeltilmesi isteğine ilişkin olup; cebri icra suretiyle yapılan satış sonucu dava dışı alıcının satın aldığı 252 m2'ye göre taşınmazın tamamının yüzölçümü olan 122.500 m2 üzerinden 252/122500 pay verilmesi yerine, satışa konu hisse miktarı olan 9.187 m2 üzerinden verilen 252/9187 payının tapuya tescili sonucu hatalı pay dağılımı yapıldığı ve bu hata sonucu gerçekte 252 m2 olması gereken payın karşılığının tapuda 3360,18 m2'ye tekabül ettiği ve davacının da hatalı tescil edilen payın satın almak suretiyle maliki olduğu, tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu ve anılan maddede bu nedenle doğan bütün zararlardan devletin sorumlu olacağı kabul edildiğinden yargılama giderlerinin de bunun içerisinde olduğu anlaşılmakla tapuda hatalı olan payın düzeltilmesine karar verilmesinde ve davalının...

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmaz ile ilgili tazminat taleplerinin tam kabulüne karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin isabetsiz olduğundan bahisle istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın bedelinin yüksek belirlendiğini beyanla istinaf yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı , Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede; Davacının sahibi olduğu taşınmazın tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu (bakz. Y. 20....

        a satılan taşınmazın tapu kaydının yüzölçümünün hatalı olarak belirlendiğinin satıştan sonra anlaşıldığı iddiasıyla, 4721 sayılı TMK'nun 1007. maddesi uyarınca davalı ... aleyhine açılan tazminat ve davalı (alıcı) ... aleyhine açılan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece birleşen davaların ayrı ayrı kabulüne dair verilen hüküm, davalılar ... ve ... tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı ile kabul edilen İş Bölümü Kararının "Ortak Hükümler" başlıklı bölümünün 8. maddesinde; "Bir davada, bir kaç hukuk dairesinin görevine giren uyuşmazlık sözkonusu ise, temyiz incelemesi, uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait hüküm ve kararları inceleyen daire tarafından yapılır." hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki; tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, temyiz inceleme görevi Yüksek Yargıtay 20. Hukuk Dairesinindir....

          Şu durumda, tazminat isteğine dayanak taşınmazın yüzölçümü kadastro sırasında hatalı olarak tespit edilmiş ise de, davacının bu işlem nedeniyle zararının olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Ancak TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin sorumluluğu için salt tapu sicilinin hatalı tutulması yeterli olmayıp, öncelikle bir zararın ve bu zararın tapu sicilinin tutulmasından doğması veya kaynaklanması gereklidir....

            Davacı vekili 04/01/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını 122901,00 TL'ye artırmış, tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, tamamlama harcını da yatırmıştır. Mahkemece; davanın kabulüne, 122.901,21 TL'nin taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihi olan 21/06/2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir....

              UYAP Entegrasyonu