Bundan başka, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davalarıdır. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın davalı orman idaresi yönünden husumet yokluğu nedeni ile reddine, davalı Hazine yönünden kabulü ile; 291.328,57 TL tazminatın tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi olan 10/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş hüküm davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekilinin Husumete yönelik yapılan istinaf incelemesinde; 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davalarıdır. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın davalı orman idaresi yönünden husumet yokluğu nedeni ile reddine, davalı Hazine yönünden kabulü ile; 291.328,57 TL tazminatın tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi olan 10/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş hüküm davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekilinin Husumete yönelik yapılan istinaf incelemesinde; 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir....
Ancak; somut olayda imar uygulaması ile Hazine adına ihdas edilen 2821 m²'lik alanın, Belediye adına kayıtlı özel orman olmasına rağmen hatalı bir şekilde imar uygulamasına tabi tutulduğu, arazi kadastrosu sırasında tescil harici bırakıldığı, orman tahdidi esnasında özel orman niteliği ile bilahare Belediye olan ... Köyü tüzel kişiliği adına tespit edildiği, sonrasında da taşınmazın Soma 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/190 E., 2018/107 K. Sayılı kararı ile özel orman vasfıyla Soma Belediyesi adına tescil edildiği, Belediyenin kazanımının haklı bir sebebe dayanmadığı anlaşılmış olup uğranılan zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olmadığı, bu hali ile eldeki davada TMK'nın 1007 inci maddesinin yasal koşulları oluşmadığından bahisle davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....
Maddesine göre Devletin tapu sicil kayıtlarının tutulmasından kaynaklanan bir kusuru bulunmadığı kanaatine varılmakla açılan davanın reddine karar verilmiştir. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Tapu Sicilinin Tutulmasından Kaynaklanan Tazminat istemine ilişkindir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2022 tarihinden itibaren geçerli 1047 sayılı İş Bölümü Kararı gereği, 4. Hukuk Dairesi iş bölümünün 26. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat davaları (TMK m. 1007) sonucu verilen hüküm ve kararlar" şeklindeki düzenleme, 27. maddesinde ise; "Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptalinden kaynaklanan ve Devlet aleyhine açılan tazminat davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar" şeklindeki düzenleme yer almıştır. Bu düzenlemeler karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'ne aittir....
Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. 5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TMK 1007.maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasıdır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekilinin, davacı tarafın zararının bulunmadığına ve tazminat isteme hakkı olmadığına ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde: 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir. Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur....
Türk Medenî Kanunun 1007. maddesinde tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğu belirtilerek, Devletin kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu olduğu açıklanmıştır. Tapu sicilinin tutulmasından dolayı Devletin sorumlu tutulabilmesi için taşınmaz sahibinin zarara uğraması, zararın tapu sicilinin tutulmasından doğmuş olması ve zarar ile tapu sicilinin tutulması arasında illiyet bağının kesilmemiş olması gerekir. Dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, dava konusu taşınmazın yolsuz olarak dava dışı kişiler adına tescil edilmiş ise de, açılan tapu iptali davası sonucu taşınmazın davacıların murisi adına tesciline karar verilmiş olmakla, davacıların zararının karşılanmış olmasına, dava konusu taşınmazın davalı olması nedeniyle yargılama süresince yoksun kalınan kâra ilişkin tazminat talebinin TMK'nın 1007.maddesi kapsamında bulunmamasına ve TMK'nın 1007....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Dosya kapsamına, sav ve savunmaya, mahkemece saptanan hukukî niteliğe göre uyuşmazlık, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı devletin hukukî sorumluluğuna ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21/01/2013 tarih ve 2013/1 sayılı kararı uyarınca temyiz incelemesi 5. Hukuk Dairesine ait olup, Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın görevli Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 01/10/2013 gününde oy birliği ile karar verildi...
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları; davacıya ait taşınmazın tapu kaydının iptalinden kaynaklı zarardan davalı Maliye Hazinesi'nin sorumlu olup olmadığı, tazminat miktarı ve hesaplama yöntemine ilişkindir. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir....