Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Belediye Başkanlığı' na ait alanda daha önce davalının talimatı ile başkaca kişilere yaptırılan dolguların kaldırılarak karayollarına ait sınır içine taşıtılmasından kaynaklanan alacak ve izinsiz döküm yapmaktan dolayı karayolları tarafından davacı şirkete kesilen cezanın iadesi talebinin menfi zarar kapsamında kaldığı , bu kalemler yönünden talep edilebilecek miktarın 72.414,00 TL tutarında olduğu , asıl davanın bu miktar üzerinden kabulünün gerektiği , davacının asıl dosyadaki diğer talebinin ise kar kaybı niteliğinde olduğu, kar kaybının menfi zarar kapsamında olmayıp, müsbet zarar kapsamında olduğu ve söz konusu talebin reddinin gerektiği, birleşen dosya yönünden birleşen dosyaya konu çekin taraflar arasında imza altına alınan sözleşmenin teminatı niteliğinde olduğu, çekin davalı tarafça bankaya ibraz edilerek bedelinin 30/12/2016 tarihi itibariyle tahsil edildiği, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin geriye etkili olarak fesih edilmiş olması sebebiyle taraflar arasındaki sözleşme...

    "hakimin fahiş gördüğü cezai şartı tenkis yükümlülüğüne" ilişkin düzenleme karşısında, bilirkişilerce hesaplanan 149.142,60-TL cezai şartın fahiş olduğu dikkate alınarak, tenkisen 7.000-TL'nin cezai şart tazminatı olarak verilmesinin uygun olduğu, davacı kâr kaybı talebinde de bulunmuşsa da, bu talebin müspet zarar talebi olduğu, sözleşmenin haksız feshi halinde taraflar arasında cezai şart öngörülmüş olduğundan, davacının ayrıca müspet zararını talep etmesi olanağı olmadığı, davacının menfi zarar ve menfi zarar yanında cezai şart nedeniyle alacağını talep edebileceği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile, 7.000-TL cezai şart alacağının davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin ve kar kaybına ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....

      Davacının menfi zarar ve müspet zarar hesabının sözleşmenin feshedildiği tarihteki güncellenen bedel esas alınarak hesaplanması gerektiği belirtilerek buna ilişkin Yargıtay içtihatları eklenmiş ise de; belirtilen içtihatlarda götürü bedel sözleşmelerde kısmen ifanın olması halinde sözleşmenin feshi tarihinde yapılan imalatın bedelinin belirlenerek kalan imalatın bedelinin tespiti ve bunun üzerinden kar kaybının hesaplanmasına yönelik olup, sözleşme bedelinin veya kalan sözleşme bedelinin güncelleneceği gibi bir yöntemi ifade etmemesi nedeniyle, davacının menfi zarar ve müspet zarar tespitinde sözleşme bedelinin güncellenmesine ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir....

        Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar....

          Menfi zarar borçlunun direnimi sonucu borç yerine getirilmemiş ise talep edilebilir. Müspet zarar da sözleşmenin hiç veya gereği gibi yahut vadesinde yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarardır. Olumlu zarar da sözleşmenin haksız olarak feshi halinde talep edilebilir. Müspet zarar isteyenin sözleşmeden dönmemiş olması ve kusurlu bulunmaması gerekir. Maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamak taraflara hukuki vasıflandırma hakime ait olduğundan, davacının sözleşme noter onayı ve tapuya şerh masrafları ile proje bedelleri menfi zarar, talep edilen 75.000,00 TL alacak müspet zarar kapsamında kâr kaybı alacağıdır. Yanlar arasında ... 1. Noterliği'nde imzalanan 05.05.2006 gün 6821 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesinin 6. maddesinde sözleşmenin konusu, 7. maddesinde yüklenici tarafından yapılacak işler, 8. maddede süre, 9. maddede paylaşım cetvelinin yapımı düzenlenmiştir....

            Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; sektör bilirkişileri tarafından yapılan değerlendirmelerin eksik ve hatalı olduğunu, davacının edindiği üç yıllık tecrübe ile kolaylıkla iş bulabileceğini, kendi takdiri ile şirketi tasfiye sürecine soktuğunu, davacının zararını azaltmak için çaba sarfedip etmediğinin araştırılması gerektiğini, hiçbir somut veri olmadan davacının faaliyetine devam etmesinin mümkün olmadığının belirtildiğini, davacının defterleri üzerinde yapılan incelemede sözleşmenin feshinden sonra da faaliyetine devam ettiğinin görüldüğünü, davacının isim hakkı olmadan da faaliyetine devam edebileceğini, sözleşme süresince davacının elde ettiği kârın üstünde kâr elde etmesinin mümkün olmadığını, zararın davalının kârı üzerinden hesaplanmasının davacıyı sebepsiz zenginleştireceğini, sözleşmenin feshinden önce de davacının zarar ettiğini, tüm bu hususlar dikkate alındığında mahkemece fahiş bir miktara hükmedildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1....

              Bu durumda, sözleşme yapma vaadi ile güven telkin edilmiş olan tarafın sözleşmenin 2011/12238-18434 ifa edilmemesinden kaynaklanan zararının karşılanması gerektiği gerek doktrinde gerekse uygulamada kabul edilmektedir. Zararın kapsamı konusuna gelince; Öğretide ve Yargıtay kararlarında bu zararın menfi zarar olduğu konusunda görüş birliği oluşmuştur. Sözleşme yapılması düşüncesiyle yani uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zararmenfi zarar” olup böylelikle sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan masrafların sözleşmeyi yerine getirmeyen tarafın karşılaması kabul edilmiştir. Diğer bir anlatımla sözleşmenin yapılacağına güven duyan tarafın zararının diğer tarafça karşılanması gerekir. Öyle olunca, Mahkemece bu doğrultuda araştırma ve inceleme yapılmalı, gerektiğinde bu hususta bilirkişiden rapor alınmalı ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir....

                Ne var ki; davacı, sözleşmenin kendi kusuru olmaksızın davalı idare tarafından tek taraflı olarak feshedilmesi nedeni ile uğradığı menfi zararlarını ancak sözleşmenin diğer tarafı olan davalıdan talep edebilir. O halde Mahkemece, sözleşmeden kaynaklanan taleplerin sözleşmenin tarafları arasında ileri sürülebileceği gözetilerek ve davacının Türk Borçlar Kanunu’nun 125/3 maddesi kapsamında sözleşmeye güvenle yaptığı menfi zararlarının tazminini isteyebileceği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

                  Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Menfi zarar kavramına şunların gireceği kabul edilmektedir (Tandoğan, age., s. 427- 428): Sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler: Harçlar, posta giderleri, noter ücreti gibi; Sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar; Sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar: gönderilen şeyin yolda kaybolması gibi; sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar; hükümsüz sayılan sözleşmeyle satın alınan şey, örneğin o zaman başkasından 100 liraya alınabilirken şimdi 120 liraya alınabilmesi; başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar; dava masrafları. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır....

                  DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 31/03/2017 KARAR TARİHİ : 13/07/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/08/2021 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA : Davacı vekili, Müvekkili firmanın ... ( ... cihaz Ulusal Bilgi Bankası ) Sistemi üzerinden davalı yanın Tıbbi Malzeme satışı konusunda yetkili bayisi olarak tanımlı olduğunu, ......

                    UYAP Entegrasyonu