Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sözleşmenin 14. maddesinde ise “saha sahibi ... bu rödövans anlaşmasına istinaden sözleşmeye konu saha ile ilgili herhangi bir anlaşma yapamaz. Rödövans veremez, bu sözleşme süresince kendi adına da işletemez” hükümleri bulunmaktadır. Davalı ..., davacı şirkete gönderdiği 12.04.2010 tarihli fesih ihbarı yazısında sözleşmenin fesih iradesini karşı tarafa bildirmiştir. Davadaki istem, bu fesih ihbarına dayalı menfi ve müspet zararların tahsiline ilişkindir. Bu bakımdan, burada öncelikle Borçlar Hukukunda düzenlenen menfi ve müspet zararların ne olduğu hususu üzerinde durulması gerekecektir. Menfi zarar, akdi fesh eden alacaklının Borçlar Kanununun 108/II. maddesine dayanarak “akdin hükümsüzlüğünden doğan zararlarıdır.” Burada istenilebilecek zararlar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı şayet sözleşme yapmamış olsaydı uğramayacağı zararlardır. Kısaca menfi zarar, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamıdır....

    Uyuşmazlık, hizmet alımına ilişkin sözleşme ve eki belgelerde düzenlenen işçilik alacakları içine sadece fiili işçilik alacakları mı yoksa sözleşmenin feshinden kaynaklı işçilik alacaklarının da dahil olup olmadığı, üst işverenin sözleşmenin feshinden kaynaklı doğan ve alt işverenin ödediği işçilik alacaklarından sorumlu olup olmadığı hususundadır. İlk derece mahkemesince, tarafların sunmuş oldukları deliller, sözleşme ve ekindeki belgeler, Sgk kayıtları dosya arasına alınarak tarafların iddia ve savunmaları kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, " ...davacı ile davalı arasında imzalanan 2017/573595 nolu ihale sözleşmesi doğrultusunda davacının bünyesinde çalıştırılan dava dışı işçi Vedat Kurt'a yapılan kıdem tazminatı ödemesine ilişkin olarak iş bu rücuen tazminat davasının açıldığı, ödenen işçilik alacaklarının rücuunda T4 ile alt işveren olan davacı arasında yapılan sözleşmenin 22....

    Maddede, sözleşmenin feshinin 20. Maddede düzenlendiği, sözleşmenin 29....

      Zira menfi (olumsuz) zarar, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden uğranılan zarardır. Davacının dava/ıslah dilekçesindeki talebi her iki (müspet ve menfi) zarar kalemi için 150.000 /206.442 TL'dir. Bu nedenle de mahkemece öncelikle yapılması gereken iş; davacıdan tahsili talep ettiği tazminat tutarının ne kadarının müspet zararına karşılık ne kadarının ise menfi zararına karşılık olduğu hususunun sorulup açıklığa kavuşturulmasıdır. Bu konu açıklığa kavuşturulduktan sonra da dosyada mevcut tüm deliller gözetilerek davacının her bir talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmelidir. Bu itibarla,davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE, 1- Şanlıurfa 1....

      eksik inceleme yapılarak hüküm kurulduğunu, mevcut davada talebin irad kaydedilen teminat mektuplarının iadesi olmadığı, idare ile arasında akdedilen eser sözleşmesinin haksız şekilde feshinden kaynaklanan zararlarının tazmini olduğunu, gerekçenin hatalı olduğunu, fesihte davacının kusurunun bulunmadığını, bir an için müvekkilimin kusuru olduğu kabul edilse dahi, mahkemece davacı açısından önce bir zarar tespiti yapılması ve akabinde kusur oranında bu zararın tazmini için tespit edilen rakamdan tenkis yapılması gerektiğini, feshin haksızlığına ilişkin hükmün kesinleştiğini ve müvekkilinin tazminat talebinin tamamen reddi yönünde hüküm kurulmakla, Yargıtay'da kesinleşen haksız feshe ilişkin dava ile tezatlık oluşturduğunu, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen sözleşmenin feshi, tazminat, tapu iptali ve tescil davalarının sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 19.03.2013 gün ve 2012/6636 esas, 2013/1664 karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü: - KARAR - Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalılar arasında 14.02.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, davalıların sözleşme uyarınca edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, sözleşmenin geriye etkili olarak feshini ve tapu iptal ve tescil, kira, menfi zarar ve cezai şart alacağının tahsilini talep ve dava etmiş; yargılama sırasında tapu iptali ve tescil, kira, menfi zarar ve cezai şart alacağının tahsili istemlerini atiye terk etmiştir. Davalı ..., inşaat süresindeki gecikmede kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

          Taraflar arasındaki sözleşmenin 03.08.2007 tarihli ve 3 yıl süreli olduğu, davalı tarafından 21.12.2009 tarihinde ve haksız şekilde feshedildiği, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da zarar hesabının 21.12.2009 fesih tarihi ile sözleşme süresinin son bulduğu 03.08.2010 tarihi arasındaki dönem için yapıldığı anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre, davalının sözleşmeyi haksız feshi üzerine, öncelikle davacının sözleşmenin feshinden sonra aynı veya emsal nitelikte bir işi ikame etmesi için gereken makul süre tespit edilip, bu süreye karşılık gelen zarar miktarına hükmedilmelidir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat hukukuna ilişkin davada İstanbul 13. Asliye Ticaret ve 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, bayilik/franchising sözleşmesinin feshinden kaynaklanan tazminat ve cezai şart istemine ilişkindir. Asliye Ticaret Mahkemesince,davanın franchise sözleşmesinin feshinden kaynaklanan tazminat ve cezai şart taleplerine ilişkin olduğu,uyuşmazlık konusu franchise sözleşmesi ile ilgili Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

              Hukuk Mahkemesi'nin 2009/107 Esas, ve 2010/77 Karar sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açmış olup, bu dava sonucunda davanın reddine karar verildiğini ve sözleşmenin haksız olarak davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiğinin mahkeme kararıyla sabit olduğunu, davalı tarafın müvekkilinin işletmesinin hemen yanına ... şirketi adına bizzat kendilerinin işletmecisi olduğu bir market daha açarak müvekkili ile haksız rekabet yaptığını ve zarara uğrattığını, sözleşmenin feshinden dolayı müvekkilinin daha önce aylık cirosu 80.000 TL iken davalının mal vermeyip sözleşmeyi haksız feshinden sonra her ay zarar ettiğini ve şirketi kapatma noktasına geldiğini, müvekkilinin cirodan aylık %20 karı olduğunu, maddi zararın tespiti ile maddi tazminatın davalıdan tahsilinin gerektiğini, manevi yönden de müvekkilinin haksız feshedilen sözleşme nedeniyle ticari itibarının zedelendiğini iddia ederek müvekkilinin haksız fesih nedeniyle uğradığı ve satıştan yoksun kaldığı...

                nin arsa sahibi olarak davalı ... arasında 30.10.1997 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını davalı yüklenicinin inşaatı süresinde bitirmediğini ancak davalı 3. kişilere devirler yapıldığını, bu nedenle sözleşmenin feshini, 3. kişilere devredilen tapuların iptalini ve kira tazmınatına karar verilmesini talep etmiş, ıslahla tazminat talebini menfi zarar olarak değiştirmiştir. Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur. Mahkemece sözleşmenin feshi ve tapu iptali taleplerinin reddine, tazminat talebinin kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 15....

                  UYAP Entegrasyonu