Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanunun 462/8 maddesince acele hallerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkortoda yapılması, hususu için vasinin vesayet makamından izin alması gerektiği ancak Nazilli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/165 Esas 2017/519 Karar sayılı dosyasında dava açmak için izin alınmadığı bu hali ile HMK'nın 114/1- d maddesince taraf ehliyetinin henüz oluşmadığı; davanın 6.500 TL değer gösterilerek açıldığı ancak keşif yapılmadığından dava konusu değerinin tam olarak belirlenmediği, yargılama harç ve giderleri ile olası yargı yolu belirlenmesinde değerin belirlenmesinin zorunlu olduğu; dava dilekçesi içerisinde davacının beyanlarının birden fazla hukuki ihtilafı içerdiği, 19/07/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın muris muvazaası iddiasına dayalı olarak tapu kaydının iptali ile tescili istemine ilişkin olarak belirlendiği gerekçeli kararda ise davanın irade fesadı iddiasına dayalı tapu iptal tescil, terditli olarak maddi...

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/11/2022 NUMARASI : 2020/419 ESAS, 2022/877 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Muris Muvazaası Nedeniyle) KARAR : KONYA 3....

Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil ile mümkün olmaz ise tenkis istemine ilişkindir. 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İBK’nda sözü edilen muris muvazaasında, mirasbırakan ile sözleşmenin karşı tarafı malın temliki hususunda anlaşmakta, ancak görünüşteki sözleşmenin niteliğinin değiştirilmektedir. Dolayısıyla muris muvazaası aynı zamanda tam muvazaa niteliğindedir. Muris muvazaasında mirasbırakan ile karşı taraf arasında yapılan muvazaa anlaşması mevcut olup, amaç mirasçıları aldatmaktır. Bu muvazaa türünün bünyesinde iki farklı sözleşmenin yer alması nedeniyle nisbi muvazaa niteliğindedir. Çeşitli şekillerde ortaya çıkar; gerçekte bağış olan işlemi satım sözleşmesi gibi, gerçekte bağışlamasına karşın ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi....

Somut olaya yukarıdaki ilkeler ışığında bakıldığında,miras bırakanın adına kayıtlı 3 parsel sayılı taşınmazda 6 bağımsız bölümden oluşan apartmanda 1, 2, ve 3 nolu bağımsız bölümlerin halen muris adına kayıtlı olduğu, murisin başka eşten olma çocuğu davacı ..., aynı eşten olma çocukları davacı ..., davalı ..., dava dışı ...'i mirasçı olarak bıraktığı, murisin dava dışı çocuğu ... ve ... 'ye de dava konusu 3 parselde bağımsız bölümler temlik ettiği onlar ve kayıt malikleri aleyhine eldeki davanın davacıları tarafından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak dava açıldığı, davacı ... ile murisin diğer çocukları arasında ...'in murisin çocuğu olup olmadığına dair davanın görüldüğü ve davacı ...'in murisin çocuğu olduğunun ... Kurumu raporu ile saptandığı ve yine aralarında tazminat davasının olduğu görülmektedir....

    ye karşı muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açılan davada devir ve temliklerin muvazaalı olması sebebiyle davanın kabulüne karar verildiği ve verilen kararın kesinleştiği gerekçesiyle alınan bilirkişi ek raporu doğrultusunda tazminat isteğinin kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF 1. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 2. İstinaf Nedenleri 2.1....

      Bilindiği üzere; muris muvazaasına dayalı davalarda sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaşılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Oysa, somut olayda, davacı mirasçılar, miras bırakanın kendilerinden mal kaçırmak amacıyla, çekişmeli taşınmazın aslında bağış olmasına karşın satış biçiminde temlik edildiği iddiasını ileri sürmemiş, murisin kiracısının tahliyesini sağlamak üzere devir yapıldığını bildirmişlerdir. İddianın açıklanan içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle, davanın muris muvazaası hukuksal nedenine değil, inançlı işlem (taraf muvazaası) nedenine dayalı olduğu açıktır....

        Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkiline karşı ikame edilmiş bulunan dava dilekçesinin muğlak olduğunu, davanın nedeninin muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescili mi, yoksa tenkis veya denkleştirme talebi mi olduğunun anlaşılamadığını, öncelikle dava dilekçesinin davacı tarafa açıklanması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açıldığı varsayıldığında; işbu davaların, miras bırakanının taşınmazı devrettiği kişi veya onun mirasçısı ya da kötü niyetli olarak taşınmazı devralan kişiler aleyhine açılabileceğini, dava konusu taşınmazın 2005 yılında müvekkili tarafından dava dışı 3. şahıştan satın alındığını, tarafların murisi tarafından devir söz konusu olmadığından muris muvazaası söz konusu olmadığını, müvekkilinin söz konusu taşınmazı düğün takıları ve teyzesinden aldığı 5.000,00TL borç ve annesinin arsa satarak davacı ve davalı arasında bölüştürdüğü parayı birleştirerek...

        Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır. Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK'nun 190. maddesi ve TMK'nun 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Somut olayda, dava konusu, Kadıköy, Tuğlacıbaşı Mah., 144 pafta 604 ada 7 parselde bulunan 2....

        KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, bir kısım parseller açısından tazminat, birleştirilen dava ise tazminat isteklerine ilişkin olup mahkemece, asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiş olması doğrudur....

          Somut olayda, davacı tarafın isteğinin itirazın iptali ve tazminata ilişkin olduğu, talep konusunun para alacağı olduğu ve bu alacağın dayanağı olarak da muris muvazaası nedenine dayanıldığı gözetilerek, talep konusu alacağın hukuki nedeni olan muris muvazaası incelenerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, talebin taşınmazın aynına ilişkin olduğu ve ilamsız icra takibine konu olamacağı belirtilerek, davanın reddilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi değiştirildiği halde HMK’nin 353/b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılması ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmeksizin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca, talep konusu alacağın hukuki nedeni olan muris muvazaası incelenerek işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonucu göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....

            UYAP Entegrasyonu