Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçılar, tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile muris muvazaası nedenine dayalı iptal ve tescil davası açabilirler (22.5.1987 tarih ve 4/5 sayılı İBK). Ayrıca muris taşınmazı yararına mal kaçırmak istediği mirasçına doğrudan temlik etmeyip aracı emanetçi kullanmak suretiyle de devretmek isteyebilir. Bu durumda da dava açılarak muvazaa her türlü delille ispat edilebilir. Ayrıca muris muvazaası iddiasına dayalı davalar terekeye karşı yapılan haksız fiil nedeniyle yolsuz tescil niteliğinde olduğundan zamanaşımı ve hak düşürücü süreye tabi değildir. Zira bu muvazaalı işlemin hükümsüz olmasının doğal sonucudur....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali-tescil; olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişikindir. Murisin kızları ... eldeki davayı açarak, muris ...'nun torunu olan davalılardan ...'nun dedesinden aldığı vekaletnameyi kullanarak 725 (yeni 39) parsel sayılı taşınmazını annesi olan davalı ...'ye satış yoluyla devrettiğini, ...'nin de taşınmazı daha sonra diğer davalı ...'e sattığını; satışların muris muvazaası nedeniyle geçerli sayılamayacağını, davalı ...'in de iyiniyetli bulunmadığını ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali-tescile; olmazsa tazminata karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar ayrı ayrı, satış işlemlerinin geçerli olduğunu ve iyiniyetle hareket edildiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, taşınmazın davalı ...'ye satışının muvazaalı olduğu ancak davalı ...'...
Hukuk Dairesi'nin 04/04/2013 tarihli ve 2013/881 E-2013/4905 K sayılı kararındaki "dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Muris muvazaası iddiasına dayalı davaların terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğini taşıdığından herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği tartışmasızdır. Başka bir anlatımla muvazaalı işlem hiçbir hüküm doğurmaz ve muvazaa nedeninin ortadan kalkması ya da bir zamanın geçmesi ile görünürdeki batıl işlem geçerli hale gelmez....
yoksa nisbi muvazaa niteliğindeki muris muvazaası hukuksal nedenine mi? dayanıldığı tam olarak anlaşılamamaktadır. Bu durumda, (a)mahkemece öncelikle yargılama aşamasında reşit olan davacı T1 yönünden asaleten verilecek usulüne uygun vekaletnamenin sunulması için davacı vekiline usulünce makul ve kesin süre verilmesi, vekaletnamenin sunulmaması veya davacı Rumeysa'nın bizzat davayı takip etmemesi halinde adı geçen davacı adına açılan davanın eldeki davadan tefrikine karar verilmesi, (b)müteakip davacı tarafa; davanın TBK'nın 19.maddesi kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davası mı? yoksa muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili davası mı?...
-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir. Özellikle, ilk davanın ............, ........, ........., ......, ........ ve 2013 yılında ölen İsmail tarafından, 11/03/1996 tarihinde, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak pay oranında iptal ve tescil isteğiyle açıldığı, davanın reddine ilişkin 25/12/1996 tarihli kararın, ............, ........, ......... tarafından temyiz edildiği, diğer davacılar ......, ........ ve İsmail tarafından temyiz edilmeyen 1996/214 esas, 1996/878 karar sayılı kararın bunlar bakımından kesinleştiği, Bilahare diğer mirasçı ...... tarafından 20/05/2013 tarihinde açılan 2013/228 esas sayılı davanın, eldeki dava ile birleştirildikten sonra, ............, ........, ......... ve birleşen dosya davacısı Mehmet' in davadan feragat ettikleri, feragat nedeniyle davacılar ............, ........, ......... ve Mehmet bakımından davanın reddine karar verildiği açıktır....
ın düzenlemiş olduğu rapor okundu, açıklamaları dinlendi, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; KARAR Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı miraspayı oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, mirasbırakanın işlem tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğu, davalıların 3. kişi olup mirasçılar arasında yer almadığından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın dinlenilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1937 doğumlu mirasbırakan ...'ün 08.09.2011 tarihinde ölümü üzerine dava dışı eşi Darga ile davacı çocukları ..., ..., ... ve...'ın mirasçı kaldıkları, çekişme konusu 1093 ada 172 parsel sayılı taşınmazda 1/3 pay mirasbırakan adına kayıtlı iken; bu payın tamamının mirasbırakanın vekili davalı ... tarafından davalı ...'a 95.000 TL bedelle satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır....
Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçılar, tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile muris muvazaası nedenine dayalı iptal ve tescil davası açabilirler (22.5.1987 tarih ve 4/5 sayılı İBK). Ayrıca muris taşınmazı yararına mal kaçırmak istediği mirasçına doğrudan temlik etmeyip aracı emanetçi kullanmak suretiyle de devretmek isteyebilir. Bu durumda da dava açılarak muvazaa her türlü delille ispat edilebilir. Ayrıca muris muvazaası iddiasına dayalı davalar terekeye karşı yapılan haksız fiil nedeniyle yolsuz tescil niteliğinde olduğundan zamanaşımı ve hak düşürücü süreye tabi değildir. Zira bu muvazaalı işlemin hükümsüz olmasının doğal sonucudur. Bu tür uyuşmazlıklarda miras bırakanın asıl irade ve amacının tespiti gereklidir....
Davadaki öncelikli istek muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak, taşınmazın el değiştirmesi nedeniyle bedele ilişkindir. HMK'nun 111.maddesi uyarınca öncelikli isteğin incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Uyuşmazlığın çözümüne geçmeden evvel “muris muvazaası” kavramının hukuki niteliği üzerinde durulmasında yarar vardır. 01.04.1974 gün ½ sayılı İçtihadı Birleştirme kararında saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu'nun 18 (Türk Borçlar Kanunu'nun 19) maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilecekleri ilkesi benimsenmiştir. Bu noktada muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davada sözleşmenin şekil ve içerik yönünden geçersizliği ileri sürülmekte olup, öncelikle murisin gerçek irade ve amacı belirleneceğinden, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel isteğinin konusu da taşınmazdır....
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir. (Bknz. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2016/7130 Esas, 2019/5122 Karar sayılı ilamı) Somut olayda; davacı tarafça dava konusu parsellerde murise ait hisselerin muvazaalı olarak davalıya devredildiğinin ileri sürülerek muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunulduğu, mahkemece davanın reddine yönelik kararın verildiği, davacı vekili tarafından kararın istinafa taşındığı görülmektedir. Yukarıdaki Yargıtay kararı içeriğinde de belirtildiği şekilde, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda davacı tarafça muvazaa iddiasının ispatı gerekmektedir....
Açılan dava her ne kadar muris muvazaası ile açılmış olsa da dava konusunun hukuki niteliğini belirlemek hakimin görevidir. Müvekkilim bu malların davalı adına tescilinden işbu dava açılmadan önce haberi olmadığı için muris muvazaası olarak dava açılmıştır. Oysa ki davalı murisin haberi olmadan da işbu tapuları kendi üzerine geçirmiş olacağından, davalının yaptığı işlemin muris muvazaası olmayabileceği de aşikardır. Bu sebeple tanıklar dinlenmeden davanın reddedilmesi hukuka uygun değildir. Muris İbrahim Çelik davalıya miras paylaştırma amacıyla taşınmazları devretse bile miras sözleşmesi yapacak bilgi ve görgüye sahiptir. Zira kendisi kız kardeşlerinin Taraklı Ulucami’deki dükkan üzerinde hak talep etmeyeceklerine dair bir sözleşmeyi kız kardeşleri ile yapmıştır. Buna benzer bir sözleşmeyi kızı ile de yapardı. Tüm bu beyanlar neticesinde Yerel Mahkemece verilen karar hukuka uygun olmadığından esastan bozulması gerekmektedir....