Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; destekten yoksun kalma kaynaklı tazminat talebi dolayısıyla, davacılara ödeme gerçekleştirildiğini müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir. Bu açıklamalar ışığında davacının zararını somutlaştırarak zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerekir....

    TL'nin geri alındığı tarihteki dolar kuru dikkate alındığında karşılığı 1.000.000,00 TL'ye yakın olduğunu, munzam zarar talep edebilmek için zararın somutlaştırılması veya ispat edilmesi gerekmemekte olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin 2014/2267 başvuru numaralı 21.12.2017 tarihli 2014/2267 esas nolu kararında bu hususun açıkça belirtildiğini, Türk Borçlar Kanunu 122/1 maddesinde de aşkın/munzam zarar açıkça düzenlendiğini, Munzam zarar bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini, HMK 266/1....

    , munzam zarar talep edilebilmesinin koşullarının oluşmadığı, davacının munzam zarar talep etme şartlarının ve munzam zararının oluşmadığı kanaatine varılmış davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Davacı, davalının 1991 tarihli toplam 2.965.000.000TL bedelli dört adet çekin bedelini icra takibi sonucu 30.09.1995 tarihinde toplam 7.019.304.394TL olarak tahsil ettiğini, geç ödeme nedeniyle munzam zarara uğradığını ileri sürerek 55.000YTL munzam zararının tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı, ödemenin gecikmesinde davacının kusurlu olduğunu, munzam zarar talebinin yasal dayanağının 2009/7702-14526 bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak BK.nun 43-44.maddelerine göre de indirim yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile 18.000YTL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Uyuşmazlığın çözümü için "munzam zarar" kavramı üzerinde durmak gerekir. Gerçekten, borçlunun temerrüdü sonucu para borcunun vadesinde ödenmemesi alacaklının zararına olacağı açıktır. Yasa koyucu, bu şekilde oluşan zararın kural olarak temerrüt faiziyle karşılanacağını varsaymıştır....

        Dava konusu yapılan 33/A - 106/A arası hakedişlerinin geç ödenmesi nedeniyle munzam zarar alacağı davasının kısmi dava olarak açıldığı, bilirkişi raporu ile munzam zarar alacağının 247.958,35 TL olarak hesaplandığı, davacının 13.12.2002 tarihli ıslah dilekçesi ile alacağını 247.958,35 TL’ye çıkarttığı anlaşılmıştır....

          Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelde "---- kazadan dolayı davacının maliki olduğu araçta meydana gelen değer kaybına ilişkin tazminat talebinin temerrüt tarihinden sonra tazmin edilmesi nedeniyle munzam zarar oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarının ne olduğu ve davalının bu zarardan sorumlu olup olmadığı" hususlarında olduğu anlaşılmıştır. Davanın Hukuki Niteliği: Dava, TBKnın 122.maddesine dayalı munzam zarar istemine ilişkindir. Davanın Hukuki Sebebi: Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)'nun 49. Maddesindeki "Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür." şeklindeki düzenlemedir....

            No Makbuz ile364,46 TL sinin Tahsil Harcı, 160,21 TL sinin ise Cezaevi Harcı olmak üzere 8.426,07 TL ödeme yapıldığı, Davacı tarafından, yapılan ödemeye ilişkin munzam zarar tazmini talebinin işbu davaya konu edildiği, Sayın Mahkemece davacının munzam zarar alacağı olduğunun kabulü halinde; davalı şirketin yapmış olduğu, işbu dava konusu (3.028,18.-TL hasar tazminatının ve 292,05.-TL, ekspertiz) 3.320,23 TL tazminat ödemesinin, farklı değerleme - kriterlerine göre; 31.08.2021-01.04.2022 dönemindeki değişim tutarları ortalamasının 2.831,87 TL olarak hesaplandığı mütalaa edildiği anlaşıldı. Davacı vekili tarafından 16.05.2023 tarihli celsede talep artırım dilekçesi sunmak için süre istenilmiş ve 17.05.2021 tarihli dilekçesi ile dava değeri 2.831,87 TL'ye çıkarılmış ve harcı ikmal edilmiştir. Munzam zarar, farazi zarar olmayıp; somut bir zarardır. 6098 sayılı TBK'nın 122. maddesi uyarınca alacaklının temerrüt faizini aşan bir zarara uğraması gerekmektedir....

              Bu zararmunzamzarar olarak adlandırılır. Munzam zarardan söz edebilmenin koşullarından biri, alacaklının temerrüt faizinden fazla bir zarara maruz kalmasıdır. Zararın ispat külfeti alacaklıdadır. Tazminat borcunun doğması için aranan, temerrüde düşmekteki kusurdur. Alacaklıya tazminat hakkı veren en önemli unsur kusurdur. Yargıtay 18. HD 22/03/1994, 1993/206 Esas, 1994/3571 Karar kararında, kamulaştırma bedelinin arttırılması davası sonuçlanıncaya kadar kamulaştırma yapan kurumun arttırılan bedeli ödememiş olmasında kusurlu sayılamayacağı görüşündedir. Daireye göre “....komisyonun belirlediği değere taşınmaz maliki kadar kamulaştıran idare dahi itiraz edebilir ve taşınmaz malikinin bedel arttırım davası açma hakkına karşılık idare de bedel indirim davası açma hakkına sahip bulunmaktadır....

              Dolayısıyla, munzam zarara dayalı talep hakkı, esas itibariyle bir alacak hakkıdır. Hukuka aykırılık, bir haksız eylem olduğundan ve haksız eylemlerde ayrıca ihtara gerek kalmaksızın, tazminat alacağı muaccel hale geldiğinden, davacı istemi gözetilerek belirlenen munzam zarar alacağının tamamı için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, sadece masraf kalemleri üzerinden faiz yürütülmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın davacı yararına düzeltilerek onanması usulün 438/7 maddesi gereğidir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davalıların tüm davacıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2.bent gereğince temyiz edilen kararın “hüküm” başlıklı bölümünün (1) nolu bendindeki ikinci paragrafındaki "4.024,04 TL....

                CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle munzam ( aşkın ) zarar faizle karşılanamayan zarar olduğunu, Munzam zarar ispatı davacı tarafta olduğunu, davacı taraf her ne kadar temerrüt faizini aşan bir zarara uğradığını iddia etmişse de; müvekkili sigorta şirketi Anayasa'nın “hak arama hürriyeti” başlıklı 36.maddesine göre: “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile “adil yargılanma” hakkına sahiptir.” maddesine göre hak arama hürriyetini kullanmıştır. Kaldı ki sigorta şirketinin her bir sigortalının kendisine yapmış olduğu başvuruyu hemen kabul ederek ödeme yapması mümkün değildir. Sigorta şirketinin poliçe teminat kapsamları ve teminat limitleri dahilinde sorumluluğu bulunmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu