Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....

    Beyan dilekçesinde munzam zararın oluştuğuna dair somut verilere dayanmamış , Anayasa mahkemesi kararı ve soyut verilere dayandığı görülmektedir. SOMUT OLAYDA MUNZAM ZARARIN DEĞERLENDİRİLMESİ; Munzam zarar , para borçlarında borçlunun temerrüdünün bir sonucu niteliğinde olup TBK.m.122 hükmünde düzenlenmektedir. Söz konusu hükmün ilk fıkrasında, ''alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür''. Alacaklı belli şartların birlikte bulunması halinde munzam zararı isteyebilecektir. Bu şartlar; borçlunun para borcunun ifasında temerrüdü,zarar, uygun illiyet bağı, kusur, bu şartların birlikte bulunması gerekmektedir. Munzam zarar için aranan şartlardan ''zarar'' kavramı önem taşımaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili, munzam zarar ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı ile davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. K A R A R - Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili, munzam zarar ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ile davalı ......

        Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafça munzam zararına ilişkin somut ve açık deliller sunulamadığı gibi esasen somut bir munzam zarar iddiasında da bulunamadığı, yalnızca hakkın doğduğu tarihten itibaren geçen sürede enflasyon, paranın değer kaybı ve alım gücündeki düşüş, faizin ana para üzerinden hesaplanması ve ana paranın enflasyon karşısında sürekli erimesi gibi olgular dikkate alınarak munzam zarar hesaplaması yapılmasını talep ettiği, bu haliyle davacı şirketin geç ödeme nedeniyle somut olarak uğradığı zarar olgusunu ileri sürüp ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur....

          Belirtilen Aşkın zarar munzam zarar talebine yönelik bir dava olduğunu, davanın hiçbir yasal dayanağı ve geçekliğinin olmadığını, işbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmaması gerektiğini, zaman aşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, Yargıtay ve özellikle 11. Hukuk dairesinin munzam zarar davalarında uyguladığı zaman aşımı, munzam zarar davasından geriye doğru 10 yıllık süre içinde gerçekleşen munzam zararın talep edilebileceği, bunun dışında kalan kısımların zaman aşımına uğradığının kabulünün gerektiği yönde olduğunu, davanın şartlarının bulunmadığını, davalı bankanın temerrüte düşmediğini, munzam zararın koşullarından ilkinin borçlunun temerrüte düşmesi olduğunu, somut olayda Bursa 1....

          Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....

            aracın fiyatının 20.210 YTL olması nedeniyle, tahsil etmiş olduğu paranın zararını karşılamadığını ileri sürerek, uğramış olduğu munzam zarar nedeniyle, 0 km yeni bir ... marka aracın fiyatı ile, tahsil etmiş olduğu miktar arasındaki fark olan 11.138 YTL tazminat ile, 7 yıl aracı kullanamaması dolayısıyla da 3.000 YTL manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının tahsil etmiş olduğu para ile 1998 model aynı tipte bir aracı satın alabileceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir....

              MUNZAM ZARARTEMERRÜT FAİZİ 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 103 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 105 ] "İçtihat Metni" Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.09.2007 gününde verilen dilekçe ile munzam zarar nedeniyle tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.12.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, faizi aşan zarar (munzam zarar) tahsili istemiyle açılmıştır. Davalı, önceden davacı tarafından açılan ve reddedilerek sonuçlanan uyarlama davası bulunduğunu, bu davanın da reddi gerekeceğini savunmuştur. Mahkemece, dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Kural, borcun aynen ifasıdır. Edim imkansız hale gelmediği sürece borcun ifasına olanak vardır....

                Davacı, davalıya 314.970 LT akaryakıt sattığını ve bedelini tahsil edememesi nedeniyle bu parayı ticari işletmesinde kullanamadığını, ödeme tarihi ile eline geçen para ile de ticari faaliyet sonucu elde edeceği gelir oranında fark oluştuğunu ve malvarlığının azaldığını iddia ederek munzam zarar istemiştir. BK’nun 105.maddesinde düzenlenen munzam zarar alacaklının temerrüt faizinden fazla olan zararını ifade etmektedir. Munzam zarara hükmedebilmek için alacaklının uğramış olduğu zararın temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmesi gerekir. Davacıdan munzam zararı ispat için delilleri sorulmadan bazı ekonomik araçlar kullanılarak oluşturulan sepete (döviz kuru, enflasyon, borsa) göre inceleme yapan bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınması, davacı istemi ile munzam zararın esaslarına aykırılık teşkil etmektedir....

                  Davaya konu olayda davacı taraf, tahsil edilmesi gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve avans faizini aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebine ilişkin iddiasını ispata elverişli deliller ortaya koymadığı zararın ne şekilde oluştuğunu konusunda ispat külfeti üzerinde olan davacının munzam zararın varlığını somut deliler ile ispatlayamadığı anlaşılmakla dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da munzam zarara ait deliller bulunmadığı için dava tarihi itibariyle hesaplama yapıldığı görülmekle iş bu bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek davanın reddine karar vermek gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu