Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstanbul BAM 35. 2022/ 1936 Esas 2022/ 2024 Karar sayılı ilamına konu tacirler arası kira sözleşmesine dayalı olarak açılan munzam zarar davasında görevli mahkemenin Sulh Hukuk mahkemesi olduğunu belirtilmiş kararı istinaf eden davacı munzam zararın kök ilişkiden bağımsız yeni bir borç olduğunu görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyan etmiş ise de istinaf başvurusu HMK nın 4. Maddesine göre Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğu gerekçesi ile esastan reddedilmiştir. İstanbul 49. Hukuk Dairesi de 2022/ 2073 Esas 2022/ 1666 Karar sayılı ilamında da İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada tacirler arası kira ilişkisinden doğan munzam zarar alacağı davasında Sulh Hukuk Mahkemesine verilen görevsizlik kararını istinaf eden davacının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Yargıtay 3....

    Davacı ileri sürdüğü munzam zararını somut olgularla kanıtlamadıkça zarar miktarının saptanması gerçekçi olmayıp varsayımsal kalacaktır.Somut olayda davacı taraf, ıslah beyanı ile enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle munzam zararı oluştuğunu, aktifinin eridiğini belirterek zararın hesaplanmasını ileri sürmüş ise de, davacı tarafın iddiası bu haliyle, muhtemel kâr kaybına ve farz edilen gelire ilişkin olup, munzam zarar niteliğinde olmadığı gibi, soyut iddia olarak ileri sürülen bu hususlar somut ispat vasıtası olarak dikkate alınması da mümkün olmadığından -------------- zararın ne şekilde oluştuğunu konusunda ispat külfeti üzerinde olan davacının munzam zararın varlığını somut deliler ile ispatlayamadığı, kendine özgü şekilde açık ve somut bir zararın varlığını ortaya koymadığı, ıslah dilekçesi ile de zararın somutlaştırılmadığı anlaşılmış olup davanın reddine karar verilmiştir....

      Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi ----- esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ------para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Dördüncü koşul ise borçlunun temerrüdü ile alacaklının munzam zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir....

        Yapılan incelemede davacı tarafça munzam zararının tespitine ilişkin olarak dosyaya herhangi bir somut delil ve kayıt sunulmadığı, yerleşik ------- göre munzam zararın belirlenmesinde, gerçek zararın belirtilerek ispatlanmasının gerektiği, elde edilemeyen gelir, ihale alacağı, kredi borcu vb. somut gerçek zarar kalemlerinin belirlenmesi gerektiği, davacı tarafça bu hususta bir gerçek zararın belirtilmediği, davacının davalıdan talep edebileceği bir munzam zararının bulunmadığı, netice olarak davanın ispatlanamadığı anlaşılmakla reddine karar vermek gerekmiş, aşağıda açıklandığı üzere hüküm kurulmuştur....

          Ancak, taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesi zarar sigortası niteliğinde olup, dosya kapsamından da anlaşıldığı üzere sigortalı mal üzerinde hasar gerçekleşmiştir. Gerçekleşen hasar nedeniyle davacının tazminat talep etme hakkı vardır. Davacı taraf, hasar tarihi ile tazminatın ödenme tarihi arasında sürede yatın tamir masraflarının arttığını yapılan ödeme ve faizi ile karşılanamayan munzam zararı olduğunu iddia etmektedir. Bu durumda mahkemece, hasarlı yatın 27.07.2012 tarihi itibariyle tamir edilebilmesi için gereken tutarın piyasa rayiç fiyatlarına göre tespiti ile davacıya ödenen tazminatın karşılaştırılıp değerlendirilmesi suretiyle davacının munzam zararının mevcut olup olmadığının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....

            İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, munzam zarar iddiasına dayalı tazminat talebine ilişkindir. Yargıtay 4....

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2022/793 Esas KARAR NO:2023/404 DAVA:Tazminat (Munzam Zarar) DAVA TARİHİ:12/10/2022 KARAR TARİHİ:24/05/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Munzam Zarar) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA, SAVUNMA, DOSYA KAPSAMI: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; --- tarihinde Müvekkile ait --- ile davalı yan tarafından sigortalı olan ------ plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, davalı sigorta şirketi müvekkilin haklarını sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürüncemede bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, müvekkilinin tahsil etmesi gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilmediğini belirterek HMK 107....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, TBK'nın 122.maddesine dayalı munzam zarar istemine ilişkindir."Türk Borçlar Kanunu’nun 105. maddesine göre alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı ödemekle mükelleftir.Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm, kanıtlanmadan ödenmesi talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etme olanağı yasal olarak mevcut değildir....

                DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, TBK'nın 122.maddesine dayalı munzam zarar istemine ilişkindir."Türk Borçlar Kanunu’nun 105. maddesine göre alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı ödemekle mükelleftir.Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm, kanıtlanmadan ödenmesi talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etme olanağı yasal olarak mevcut değildir....

                  İNCELEME VE GEREKÇE : Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir. Bu açıklamalar ışığında davacının zararını somutlaştırarak zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu