Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sigortalının mesleğini icrası sırasında sürekli tekrarladığı faaliyetlerden dolayı ya da icra edilen işin niteliği veya işin şartları nedeniyle mesleği ile bağlantılı olarak meydana gelen hastalıklar da sosyal güvenlik sistemi içerisinde bir sosyal risk olarak kabul edilmekte ve bu hastalıklar meslek hastalığı olarak nitelendirilmektedir. İş kazası ani bir olay olmasına karşın meslek hastalığı, belirli bir zaman dilimi içerisinde tekrarlanan bir sebeple oluşmaktadır. Meslek hastalığı, işin nitelik ve yürütüm şartlarından dolayı ya da işyerinin durumu dolayısıyla yavaş yavaş ortaya çıkan bir sağlık sorunudur....

Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir. 5510 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde meslek hastalığının, 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, (b) bendi kapsamındaki sigortalı bakımından ise kendisi tarafından öğrenmeden sonraki üç işgünü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi Kurum'a bildirilmesinin zorunlu olduğu, meslek hastalığı ile ilgili bildirimler üzerine gerekli soruşturmaların, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla yaptırılabileceği, hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağı, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usûlü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esasların,...

    Tüzükte sayılmayan bir hastalığın meslek hastalığı sayılabilmesi için, işyeri şartlarından doğduğunun kesin olarak tespiti gerekir....

    Dava, meslek hastalığına dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. 5510 sayılı Kanunun 14. maddesine göre; Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 3. maddesinde ise meslek hastalığı, mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık” olarak tanımlanmıştır. Sigortalının mesleğini icrası sırasında sürekli tekrarladığı faaliyetlerden dolayı ya da icra edilen işin niteliği veya işin şartları nedeniyle mesleği ile bağlantılı olarak meydana gelen hastalıklar da sosyal güvenlik sistemi içerisinde bir sosyal risk olarak kabul edilmekte ve bu hastalıklar meslek hastalığı olarak nitelendirilmektedir. İş kazası ani bir olay olmasına karşın meslek hastalığı, belirli bir zaman dilimi içerisinde tekrarlanan bir sebeple oluşmaktadır....

    Davacı yanca, ölüm ile meslek hastalığı arasındaki illiyet bağını belirleyen adı geçen raporlara itiraz edildiğine göre, öncelikle 5510 sayılı Yasanın 14/3 ve 58/4 maddelerinde öngörülen prosedür uyarınca ölümün meslek hastalığı (Pnömokonyoz) sonucu meydana gelip gelmediği konusunda, Kurum Yüksek Sağlık Kurulundan alınan rapora karşı somut verilere dayanan bir itiraz olursa Yargıtay 28.06.1976 gün ve 1976/6-4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Adli Tıp Kurulundan rapor alınarak sonuca gidilmediği anlaşılmaktadır. Somut olayda;davacın murisinin ölümünden önce meslek hastalığına yakalandığı ve pnömokonyoz meslek hastalığı nedeniyle %32,2 işgören durumda olduğu anlaşılması olmasına göre yasal prosedür işletilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

      Önemle belirtilmelidir ki iş kazalarında işverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlığın etkisinin bulunup bulunmadığını irdelemek daha belirgin iken meslek hastalığı için durum daha farklıdır. Çünkü meslek hastalığı, iş kazasında olduğu gibi aniden veya çok kısa bir zaman içerisinde ortaya çıkmamakta, işin niteliğinden dolayı sürekli tekrarlanan bir sebeple veya yürütüm şartları yüzünden yavaş yavaş meydana gelmektedir. Sigortalı uzun süre aynı işi yapmakta, aynı şekilde çalışmakta, işin yürütümü ve niteliği nedeniyle belirli bir zaman sonra yaptığı işten etkilenmekte ve meslek hastalığına tutulmaktadır. Bazen aynı işyerinde çalışan ve aynı işi yapan sigortalıların birinde veya bir kısmında meslek hastalığı görülürken diğer kısmında hastalık belirtileri ortaya çıkmamakta işin niteliği ve yürütümü herkesi farklı etkilemektedir....

      Davacının davalı kurum dışında geçen çalışmalarının yer üstünde geçmesi ve yapılan işe göre meslek hastalığı yapıcı nitelikte olmadığı değerlendirilmiştir. / Maddi tazminat yönünden yapılan irdelemede; Mahkememizce itibar olunan hesap raporuyla davacının dava konusu % 20 maluliyeti nedeniyle davalıdan talep edebileceği maddi kazanç kaybının 33.752,64 TL olduğu tespit edilmiş olup, maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada zamanaşımı olduğunu, maluliyet tespitinin SGK tarafından tek taraflı yapıldığını, meslek hastalığı tespitlerinin 506 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olmadığı gibi müvekkili kurum açısından da bağlayıcı olmadığını, meslek hastalığı oluşumunda müvekkili kurumun herhangi bir kusuru bulunmadığını, maddi tazminat hesabında PMF cetvelinin esas alınmaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; "...Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davalı kurum tarafından işletilen madende yeraltında çalıştığı, konsey raporu ile açıkça tespit edildiği üzere % 13,2 oranında meslek hastalığı maluliyetinin oluştuğu tartışmasızdır. Maden işi yapılan işin niteliği gereği riskler içermekte olup, işyerinde maruz kalınan kömür ve silis tozları meslek hastalığına yol açmaktadır. Bunların azaltılması sağlanmakla tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir....

      Tazminat faizi gördüğü işlev ve hukuki nitelik bakımından gecikme faizidir.Meslek hastalığı nedeniyle açılan tazminat davalarında eğer talep var ise faizin zararın bulunduğunu (meslek hastalığının bulunduğunu)belirleyen tıbbi rapor tarihinden itibaren yürütüleceği,bu tarihten itibaren zarar verenin temerrüde düşeçeğinin kabulü gerek Dairemizin gerekse Yargıtayın yerleşik uygulamasıdır. Davacının meslek hastalığı nedeniyle sürekli iş göremez duruma geldiği SSK Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesince 10.08.2000 tarihinde düzenlenen raporla tespit edildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu tespite göre davacı için hükmedilen manevi tazminatın faiz başlangıcının da davacıda ilk olarak meslek hastalığına bağlı sürekli iş göremezlik oranının tespit edildiği 10.08.2000 tarihi olmalıdır.Mahkemece dava tarihinden gecerli olmak üzere faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

        Somut olayda meslek hastalığı olduğu iddia olunan nasal septum perforasyon rahatsızlığının Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiği ancak Kurumun davacıdaki mevcut rahatsızlığı meslek hastalığı olarak kabul etmediği, Yüksek Sağlık Kurulunun 10.09.2014 tarihli raporunda da sigortalının mevcut hastalık ve arızalarının mesleki olmadığına karar verildiği, bunun üzerine mahkemece 11.11.2014 tarihli ve 23.12.2014 tarihli celselerde davacı vekiline meslek hastalığı tespit davası açmak üzere süre verildiği, kesin süre içerisinde dava açılmamış olması nedeniyle, aynı olaya ilişkin Ceza Dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunun 15.10.2007 tarihli rapora itibar edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın meslek hastalığı niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur....

          UYAP Entegrasyonu