Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada zamanaşımı olduğunu, maluliyet tespitinin SGK tarafından tek taraflı yapıldığını, meslek hastalığı tespitlerinin 506 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olmadığı gibi müvekkili kurum açısından da bağlayıcı olmadığını, meslek hastalığı oluşumunda müvekkili kurumun herhangi bir kusuru bulunmadığını, maddi tazminat hesabında PMF cetvelinin esas alınmaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; "...Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davalı kurum tarafından işletilen madende yeraltında çalıştığı, konsey raporu ile açıkça tespit edildiği üzere % 13,2 oranında meslek hastalığı maluliyetinin oluştuğu tartışmasızdır. Maden işi yapılan işin niteliği gereği riskler içermekte olup, işyerinde maruz kalınan kömür ve silis tozları meslek hastalığına yol açmaktadır. Bunların azaltılması sağlanmakla tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir....
Davacı yanca, ölüm ile meslek hastalığı arasındaki illiyet bağını belirleyen adı geçen raporlara itiraz edildiğine göre, öncelikle 5510 sayılı Yasanın 14/3 ve 58/4 maddelerinde öngörülen prosedür uyarınca ölümün meslek hastalığı (Pnömokonyoz) sonucu meydana gelip gelmediği konusunda, Kurum Yüksek Sağlık Kurulundan alınan rapora karşı somut verilere dayanan bir itiraz olursa Yargıtay 28.06.1976 gün ve 1976/6-4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Adli Tıp Kurulundan rapor alınarak sonuca gidilmediği anlaşılmaktadır. Somut olayda;davacın murisinin ölümünden önce meslek hastalığına yakalandığı ve pnömokonyoz meslek hastalığı nedeniyle %32,2 işgören durumda olduğu anlaşılması olmasına göre yasal prosedür işletilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Tazminat faizi gördüğü işlev ve hukuki nitelik bakımından gecikme faizidir.Meslek hastalığı nedeniyle açılan tazminat davalarında eğer talep var ise faizin zararın bulunduğunu (meslek hastalığının bulunduğunu)belirleyen tıbbi rapor tarihinden itibaren yürütüleceği,bu tarihten itibaren zarar verenin temerrüde düşeçeğinin kabulü gerek Dairemizin gerekse Yargıtayın yerleşik uygulamasıdır. Davacının meslek hastalığı nedeniyle sürekli iş göremez duruma geldiği SSK Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesince 10.08.2000 tarihinde düzenlenen raporla tespit edildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu tespite göre davacı için hükmedilen manevi tazminatın faiz başlangıcının da davacıda ilk olarak meslek hastalığına bağlı sürekli iş göremezlik oranının tespit edildiği 10.08.2000 tarihi olmalıdır.Mahkemece dava tarihinden gecerli olmak üzere faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Somut olayda meslek hastalığı olduğu iddia olunan nasal septum perforasyon rahatsızlığının Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiği ancak Kurumun davacıdaki mevcut rahatsızlığı meslek hastalığı olarak kabul etmediği, Yüksek Sağlık Kurulunun 10.09.2014 tarihli raporunda da sigortalının mevcut hastalık ve arızalarının mesleki olmadığına karar verildiği, bunun üzerine mahkemece 11.11.2014 tarihli ve 23.12.2014 tarihli celselerde davacı vekiline meslek hastalığı tespit davası açmak üzere süre verildiği, kesin süre içerisinde dava açılmamış olması nedeniyle, aynı olaya ilişkin Ceza Dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunun 15.10.2007 tarihli rapora itibar edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın meslek hastalığı niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur....
İhtisas Kurulu'nun 11.01.2010 tarihli kararı ile de aynı oranın belirlenmesi nedeniyle davacı tarafın artan sürekli iş göremezlik nedeniyle açtığı manevi tazminat davasının reddine karar verildiği, davacıda meydana gelen sürekli işgöremezlik derecesinin Zonguldak Uzunmehmet Göğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesinin 12.08.2013 tarihli raporuna göre artma kaydıyla % 60 olarak belirlendiği, işverenin itirazı üzerine SSYSK tarafından da 29.01.2014 tarihli karar ile aynı oranın belirlendiği ve bu doğrultuda eldeki bu davada davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında işçide oluşan meslekte kazanma gücü kaybı oranı, hem maddi hem de manevi tazminat miktarını doğrudan etkilemesi bakımından önem taşımaktadır....
İş Mahkemesinin 2018/410E sayılı tazminat davasında, müvekkili murisi İbrahim NANE ölümün meslek hastalığı sonucu olduğunun tespiti için dava açılması gerektiği yönündeki ara kararı uyarınca tarafımızca işbu dava ikame olduğunu, -Müvekkili murisi İbrahim NANE' nin meslek hastalığı sonucu ölümünün tespiti için açılan işbu davada davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğunu, -Zonguldak 1....
Yönetmeliğe göre, yükümlülük süresi, sigortalının meslek hastalığına sebep olan işinden fiilen ayrıldığı tarih ile meslek hastalığının meydana çıktığı tarih arasında geçen en uzun süreyi ifade eder. Ancak meslek hastalığının klinik ve laboratuar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin, işyeri incelemesi ile kanıtlandığı hallerde, yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir. Burada önemli olan hastalığı belirleyen rapor tarihi değil, tıbbi verilere göre hastalığın ortaya çıktığı tarihtir. Bir olayın kanuni anlamda meslek hastalığı sayılabilmesi için tek başına hastalığın ya da bedensel veya ruhsal engellik halinin varlığı yeterli değildir. Meydana gelen hastalığın görülen işle uygun illiyet bağı içinde bulunması gerekir. İlliyet bağı sorumluluğun temel öğesidir....
GEREKÇE: İşbu dava Meslek Hastalığı Sonucu Ölüm Nedeniyle Maddi Tazminat istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; Taraflar arasında, davacının murisinin ölümünün, yakalandığı meslek hastalığı sonucu meydana gelip gelmediği ve bundan kaynaklanan maddi tazminata hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacının murisi, davalı işverene ait maden ocağında işçi olarak çalışmıştır. Davacının murisi Recep Derin 05/02/2017 tarihinde vefat etmiştir. Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi'nin 02/01/2019 tarihli raporunda ölümün meslek hastalığı sonucu olmadığının tespit edildiği, sigortalının hak sahiplerinin talebi üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nun 04/03/2019 tarihli raporunun alındığı, bu raporda ölümün meslek hastalığı sonucu olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır....
Yönetmeliğe göre, Yükümlülük süresi, sigortalının meslek hastalığına sebep olan işinden fiilen ayrıldığı tarih ile meslek hastalığının meydana çıktığı tarih arasında geçen en uzun süreyi ifade eder. Ancak meslek hastalığının klinik ve laboratuar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin, işyeri incelemesi ile kanıtlandığı hallerde, yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir. Burada önemli olan hastalığı belirleyen rapor tarihi değil, tıbbi verilere göre hastalığın ortaya çıktığı tarihtir....
(HGK 23/06/2004, 13/291- 370) Davacının talep ettiği manevi tazminat yönünden dosyamız değerlendirildiğinde; meslek hastalığının meydana gelmesinde işverene yüklenen kusur oranı, dosya kapsamına alınan davacının sosyo ekonomik durumuna ilişkin kolluk araştırması, davacının meslek hastalığına yakalandığı tarihteki yaşı, paranın satın alma gücü ve davacının meslek hastalığı nedeniyle uğradığı maluliyet oranı, davacının müterafik kusur oranı ile meslek hastalığı başlangıç tarihi hep birlikte değerlendirilerek; davacı lehine 14.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin Yargıtay yerleşik içtihatlarına, dosya içeriğine ve hak ve nesafet kurallarına uygun olacağı anlaşılmış olup, davacının manevi tazminat talebine ilişkin davasının kısmen kabulü ile manevi tazminat davasının meslek hastalığı başlangıç tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....." gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne...