Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak; İcra ve İflas Yasası’nın 30.maddesinde bir işin yapılmasına (yerine getirilmesine) ilişkin ilamların ne şekilde infaz edileceği açıkça hükme bağlanmış olup; somut olayda mahkemece, dava konusu edilen ortak yere davalının müdahalesinin önlenmesi ile kendisine tanınan 1 aylık süre içinde bu yeri projesine uygun (eski) hale getirmesine hükmedilmesiyle yetinilmesi gerekirken, hükümde “Verilen süre içerisinde kararın yerine getirilmemesi halinde 1.950 YTL’nin 06.06.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” denilmesi doğru değil ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, mahkeme kararının hüküm fıkrasının 5 nolu bendindeki “Verilen süre içerisinde kararın yerine getirilmemesi halinde 1.950 YTL’nin 06.06.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” tümcesinin metinden çıkartılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, aşağıda...

    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.” şeklindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, uzlaşmanın gereklerini yerine getirilmemesi halinde mahkeme tarafından sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanmasında, anılan Kanun’un 231/11. maddesindeki şartların aranmayacağı, bununla birlikte 231/11. maddesinin 2. cümlesinde yer alan, “Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenlemenin mahkemesince gözetilmesi gerektiği, bu nedenle mahkemenin duruşma açarak sanığın hukuki durumunu...

      Davacı 18.10.1996 gününde açtığı bu davada, yargı kararının gereğinin yerine getirilmemiş olması nedeniyle duyduğu elem ve ızdırabın karşılığı olarak 1.000.000.000.lira manevi tazminat istemiş, İdare mahkemesi kararında ise takdiren 250.000.000.lira manevi tazminat ödenmesine karar verilmiş ve bu miktara faiz de yürütülmemiştir. Doktrinde de kabul edildiği üzere, manevi tazminatın manevi tatmin aracı olmasından dolayı zenginleşmeye yol açmayacak miktarda, fakat idarenin olaydaki kusurunun niteliğini ve ağırlığını ifade edecek ölçüde ve tazminat olarak istenilen meblağın da gözönünde bulundurulması suretiyle saptanması zorunludur. Bu durumda, halen yargı kararının gereğinin yerine getirilmediği de dikkate alındığında 1.000.000.000.-lira manevi tazminat isteminin tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır....

        Gerçekten, sözleşme eki olan özel şartnamenin 4.maddesi aynen “Kiracının taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi halinde kira sözleşmesi fesh edilerek kesin teminatı irat kaydedilecek ve son bir yıl kira bedeli tazminat olarak tahsil edilecektir” şeklindedir. Sözleşmenin anılan hükmünün bir ceza anlaşması olduğunda kuşku yoktur. Hukuk Genel Kurulunun 17.02.1971 tarihli ve 1505-85 sayılı kararındaki tanıma göre cezai şart “geçerli bir borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yerde, belli bir zamanda yerine getirilmemesi durumunda borçlunun ödemesi gereken ve malca değeri olup bir hukuk işlemiyle belli edilen götürü bir edim” dir. Borçlar Kanununun 158.maddesinde üç ayrı cezai şart türü düzenlenmiştir. Bunlar; seçimlik ceza, ifaya eklenen ceza ve dönme cezasıdır....

          Ancak; İcra ve İflas Kanununun 30.maddesinde bir işin yapılmasına ilişkin mahkeme kararının ne şekilde yerine getirileceği açıkça belirtilmiş olup, mahkemece buna göre dava konusu edilen yerlerin davalı tarafça eski hale getirilmesine hükmedilmesi ile yetinilmesi gerekirken, kendisine tanınan süre içerisinde hükmün gereğinin yerine getirilmemesi durumunda yapılacak masrafların davalıdan tahsiline hükmedilmiş olması ve maktu harç yerine nisbi harca hükmedilmesi doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın hüküm fıkrasının 1 nolu bendinin 3. paragrafının ikinci satırındaki "bu sürenin bitiminde sığınağın davalı tarafça projeye uygun hale getirilmemesi halinde 18.000 TL eski hale getirme bedelinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine" ibaresinin metinden çıkartılması, kararın harca ilişkin 2. paragrafının metinden çıkartılarak onun yerine "alınması gereken 18,40 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye harcın iadesine...

            Dairemiz geri çevirme kararının yerine getirilmemesi sorumluluk doğurabileceğinden ve anılan dosyaların UYAP'ta kayıtlı olmasının yeterli olmadığı sonucuna varılmış olup, ilgili dosyaların mutlaka asıllarının gönderilmesi gerektiğinden, yukarıda açıklanan geri çevirme kararımızın gereğinin aynen yerine getirilmesi için dosyanın yeniden mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 03.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              in dayandığı tapu kaydının iktisap sebebini açıkça gösterir şekilde kayıt örneğinin ve iktisap sebebine göre tapu kaydının mahkeme ilamına dayandığının anlaşılması halinde tescil ilamının ve tescil krokisinin gönderilmesi istenildiği halde bu eksiklik yerine getirilmeden dosya geri gönderilmiştir. Bu nedenle yukarıda sözü edilen hususlara cevap verecek şekilde önceki geri çevirme kararının aynen yerine getirilmesi, bu kez de geri çevirme kararının yerine getirilmemesi halinde ilgililerin yasal sorumluluğunun doğacağı hususunun göz önüne alınması, bundan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın yeniden Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Bu durumda kararların yerine getirilmemesi halinde ilgilisi uğradığı maddi ve manevi zararı tazminat olarak isteyebilecek dava konusu edecektir. Konusu tam yargı davasının oluşturan bir miktar paranın ödenmesine yönelik kararlarda ise yasal sürede yerine getirilmemesi (ödenmemesi) halinde genel hükümler dairesinde ilamlı icraya konu edilip cebri icra yolu ile tahsil edilecektir. Mahkeme kararlarının yerine getirilmesi Anayasa da belirtilen zorunluluk olmakla Her kamu görevi üstlenen kamu kurumları bu zorunluluğa hukuk devleti ilkesi gereği uymak zorundadır. Bu zorunluluğu yerine getirmemenin haklı sebepleri ise ancak Görevi ihmal veya Kötüye Kullanma Suçu oluşturup oluşturmadığı yönünde yapılacak yargılamada tesbit edilebilecek olup, mahkeme kararlarının yerine getirilmesini sağlanması veya denetlenmesi vergi mahkemelerinin görev alanında bulunmamaktadır. Hak ihlallerinin görüleceği yargı yeri ise Anayasa Mahkemesidir....

                  Somut olayda, davalıların yasa ile kendilerine verilmiş bulunan görevlerini yerine getirirken, gereği gibi yerine getirilmemesi sebebiyle zarar meydana geldiği ileri sürülmüştür. Görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. İdare’nin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden (re’sen) dikkate alınır. Mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi yerine işin esasının çözümlenmesi usul ve yasaya mutlak aykırılık oluşturmaktadır. Karar açıklanan nedenle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Ancak; İcra ve İflas Kanununun 30. maddesinde bir işin yapılmasına ilişkin mahkeme kararının ne şekilde yerine getirileceği açıkça belirtilmiş olup, mahkemece buna göre dava konusu edilen pis su sızıntısının önlenmesi, taşınmazdan giderilmesi ve bunun için davalı tarafa uygun bir süre verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, kendisine tanınan süre içerisinde hükmün gereğinin yerine getirilmemesi durumunda masrafı davalıya ait olmak üzere davacıya müdahalenin giderilmesi yetkisi verilmesi doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2 nolu bendindeki "... tarafından vaki müdahale sonlandırılmadığı taktirde müdahalenin davacı tarafından giderilerek bilirkişi tarafından bu iş için belirlenen 3.000 TL giderin davalı ...den alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin metinden çıkartılması suretiyle 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3. madde gözetilerek HUMK.nun 438. maddesi uyarınca hükmün...

                      UYAP Entegrasyonu