İNCELEME VE GEREKÇE Dava hukuki niteliği itibari ile kişilik haklarına saldırı sebebiyle açılan manevi tazminat davasıdır. Davanın ---- dosyasından açıldığı ve ----- numarası ile görevsizlikle mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili celse arasında ---- sunduğu anlaşılmıştır. 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK'ya eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde; "(1) Bu kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır."...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ...Basın Yayın Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri aleyhine 31/10/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın esastan reddine dair verilen 11/02/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir Davacı vekili; davalılardan ...’nin yönetim kurulu başkanı olduğu, davalılardan ...Basın Yayın Sanayi ve Ticaret A.Ş. ye ait, ......
Yemininizi hatırlatırım, eğer yemin etmediyseniz bir an önce yapınız...'' şeklindeki ifadeleri paylaştığını, bu ifadelerle kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gibi sonrasındaki yorumlarıyla da saldırılarına devam ettiğini belirterek uğramış olduğu manevi zararın tazminini istemiştir. Davalı, hastası tarafından kendisine anlatılan bir olaya ilişkin eleştirilerini yalnızca aile hekimlerinin üye olduğu bir forumda paylaştığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalının forumda paylaştığı beyanların davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle istem kısmen kabul edilmiştir. Dosya kapsamından; davalı tarafından ..... ilinde tedavi edilen bir hastanın kontrol amacıyla ... gittiği ve burada davacı tarafından hastaya ilaç yazıldığı anlaşılmaktadır....
Miki yazdı." şeklindeki paylaşımın düşünceyi açıklama ve eleştiri kapsamında kalmadığı, O.Ç sözünün Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125 inci maddesi kapsamında hakaret niteliğinde olduğu, bu kapsamda davacının kişilik haklarına doğrudan saldırı niteliğinde olduğu, bu nedenle davalı vekilinin bu paylaşımda kişilik haklarına saldırı olmadığına ilişkin istinaf isteminin yerinde olmadığı, 2. "...şşt sessiz olun RTE kapattığını sanıyor salak!" şeklindeki paylaşımın düşünceyi açıklama ve eleştiri kapsamında kalmadığı, ölçülülüğün ve orantılığın aşıldığı, salak sözünün TCK'nın 125 inci maddesi kapsamında hakaret niteliğinde olduğu, Yargıtay kararlarında da salak sözünün hakaret olarak kabul edildiği, bu kapsamda paylaşımın davacının kişilik haklarına doğrudan saldırı niteliğinde bulunduğu, bu nedenle davalı vekilinin bu paylaşımda kişilik haklarına saldırı olmadığına ilişkin istinaf isteminin yerinde olmadığı, 3....
Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü. 1) Davacının davalı şirkete yönelik temyiz itirazları yönünden; Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı vekili; ...Haber TV kanalında 01/07/2011 tarihinde “Org. ... Bilvanis Harekatını İtiraf Etti” başlığı ile yapılan yayının müvekkilinin kişilik haklarına ağır saldırı mahiyetinde olduğunu, yayında yer alan ifadelerin gerçeğe aykırı olduğunu belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar vekili; genel yayın yönetmeni ve programın yapımcısı olmayan davalı ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, yayının görünür gerçeğe uygun olduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Genel Kurulu'nda bir kanun tasarısnın görüşmeleri sırasında davalının kendisine hakaret ettiğini ve kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı-karşı davacı, söylemiş olduğu sözlerin davacı tarafından kullanılan ifadelerin iadesi niteliğinde olduğunu, asıl hakarete uğrayan kişinin kendisi olduğunu belirterek asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulünü istemiştir. Mahkemece, sarf edilen sözlerin yasama sorumsuzluğu kapsamında olduğu ve bir bütün olarak ele alındığında tarafların kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olmadığı gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir. Anayasa'nın 83. maddesine göre .... üyeleri meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden ve bunları meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar iseler de, bu sorumsuzluk mutlak bir şekilde sınırsız değildir....
Söz konusu beyanlar, iddia ve savunma kapsamında değerlendirilmesi gereken beyanlar olup, kişilik haklarına saldırı oluşturmaz. Dairemizin geçmişteki uygulamaları da bu yönde olduğundan, yerel mahkemede ilk kararında bu konuyu doğru olarak değerlendirerek beyanları, savunma sınırları içinde kaldığını belirterek davanın reddine karar vermiştir. Dolayısıyla savunmalarda aşma ve kişilik haklarına saldırı bulunmadığından açılan davanın reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüş ve kararlarına katılmıyorum.17/03/2011...
Televizyon Prodüksiyon AŞ vekillerinin temyiz itirazları reddedilmelidir. 2) Davalıların temyiz itirazlarına gelince; Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacılardan ...’ın talebinin kısmen kabulüne, diğer davacıların istemlerinin ise reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davacılar vekili; davalılardan ...’nın yönetim kurulu başkanı, ...’ın tüzel kişi temsilcisi, diğer davalı şirketin ise imtiyaz sahibi olduğu Aydınlık gazetesinin 31/01/2014 tarihli nüshasında ve gazetenin internet sitesinde yayınlanan "...n, ATV ve Sabah satışının takipçisimi” başlıklı haber ve 04/02/2014 tarihinde aynı gazetede yayınlanan, “ Bakan ve AKP zenginleri için suç örgütü fezlekesi” başlıklı haberde kullanılan söz ve ifadeler ile müvekkillerinin kişilik haklarına haksız şekilde saldırıda bulunulduğunu beyan ederek, manevi tazminat ve yayın isteminde bulunmuştur....
Ret kararının kesinleşmesinden itibaren geçen fiili ayrılık süresi içinde de davacının, diğer tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi ispatlanmamıştır. Davalı tanıklarının, tarafların fiilen ayrılmalarından önceki döneme ilişkin beyanları, yukarıda sözü edilen kesinleşen ret kararı karşısında artık hükme esas alınamaz. Retle sonuçlanan ilk davayı açarak boşanma sebebi yaratan davacı erkek boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olsa da boşanmaya sebep olan fiili ayrılık da, kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülemez. Bu bakımdan, olayda davalı kadın yararına manevi tazminata (TMK m.174/2) hükmedilmesini gerektiren bir sebep bulunmamaktadır. O halde, davalı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması da gerekir (TMK m. 174/2). Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. Mahkemece kabul edilen ve davacı kadın tarafından da temyiz edilmeyen kusur durumuna göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda “Aile sorumluluklarını yerine getirmeyen , eşine ve çocuğuna yeterli zaman ayırmayan ” davalı erkek ağır kusurludur. Ne var ki mahkemece belirlenen bu kusur tek başına davacının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemez....