Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/12/2021 NUMARASI : 2021/198 2021/452 DAVA KONUSU : Tazminat (Kişisel Durum Sicil Kaydı Tutulmasından Kaynaklı) KARAR : Taraflar arasındaki Tazminat (Kişisel Durum Sicil Kaydı Tutulmasından Kaynaklı) davası hakkında kurulan hükmün istinaf incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi....

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel durum sicil kaydı tutulmasından kaynaklı rücuen 01/07/2016 tarihinde kabul edilip 23/07/2016 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6723 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60. maddesinin 3. fıkrası değiştirilmiştir. Bu düzenlemeye göre, dosya kendisine gönderilen ilgili hukuk dairesi bir ay içinde yapacağı ön inceleme sonucunda işbölümü bakımından kendisini görevli görmez ise gerekçeleri ile birlikte dosyayı bir ay içinde görevli Daireye gönderecektir. Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın vekalet sözleşmesine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 13. Hukuk Dairesine aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 13....

    Köyü ... mevkiinde bulunan ... ada, ... parsel sayılı taşınmazına ait tapu kaydı üzerine haciz konulması için talepte bulunduğu, bu konuda ... 13. İcra Müdürlüğünce yazılan talimatın ... Tapu Sicil Müdürlüğüne 12.10.2009 tarihinde tebliğ edildiği, ancak talimat gereğinin yerine getirilmediği, taşınmazın da 21.10.2009 tarihinde 3. şahsa satıldığı, ... Tapu Sicil Müdürlüğünce haciz, tapu kaydına işlenmediğinden, davacının alacağını tahsil edemediği ve tazminat istemli iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK.nun 38. maddesi "Kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar, kusurlu memura rücu edilmek kaydıyla Devletçe tazmin edilir" hükmünü; sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ise "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur" hükmünü içermektedir....

      İcra Müdürlüğü’nce borçluya ait taşınmaz varsa tespit edilip tapu kaydı üzerine haciz konulması için Tapu Sicil Müdürlüğüne yazı yazıldığı, Tapu Sicil Müdürlüğünce borçlu adına gayrimenkul kaydına rastlanmadığı belirtilerek 10.08.2011’de talebin reddedildiği, .... İcra Müdürlüğü’nün 2009/953 esas sayılı dosyasında borçlunun menkul ve gayrimenkul ile 3. şahıslardaki hak ve alacağına rastlanmadığından 28.207,00 TL alacak nedeniyle davacıya ödeme aciz vesikası verildiği, oysa Borçlu...’e ait taşınmaz bulunduğu ve taşınmazın tapuya yazılan yazıdan ve verilen cevaptan çok daha sonra 3.şahıslara devredildiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK'nun 38.maddesi “kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar, kusurlu memura rücu edilmek kaydıyla Devletçe tazmin edilir; sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007.maddesi ise” tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumludur.” hükmünü içermektedir....

        İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2012/403-610 sayılı kararı ile ihalenin feshine karar verildiği ve taşınmazın asıl malik adına tescil edildiği, söz konusu kararın da 08.10.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK'nun 38. maddesi "kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar, kusurlu memura rücu edilmek kaydıyla Devletçe tazmin edilir" hükmünü; sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ise" tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumludur." hükmünü içermektedir. Dava konusu olayda, yanlış tapu kaydı üzerine haciz şerhi konulması ve taşınmazın ihale yoluyla davacıya satılması nedeniyle Devletin kusursuz sorumlu olduğu bir zararın oluştuğu muhakkak olup, bu zararın tazmininin ise devletten istenebileceği gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle davalılardan Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir....

          Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, davacı vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı 3315, 3321 ve 3339 sayılı parseller 1999 yılında yapılan kadastro sırasında davacıların murisi adına tespit edilmiş ise de Hazinenin açtığı kadastro tespitine itiraz davası ile davacıların murisi adına tapu kaydı oluşmadan kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile davacıların murisi adına yapılan kadastro tespitinin iptaline karar verildiği, ayrıca tazminat isteğine dayanak yapılan parsellerin kadastro tespitlerine esas alınan Ekim 1944 tarih 41 sıra numaralı tapu kaydının malikinin ise davacılar veya murisleri değil “İstanbul Vakıflar Baş Müdürlüğü” olduğu gözetildiğinde, davacılar vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı taşınmazlar yönünden müvekkilleri veya müvekkillerinin murisleri adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmadığından, bunun doğal sonucu olarak davacıların tapu sicilinin tutulmasından doğan veya kaynaklanan bir zararı da...

            Ancak, kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durum kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermez. Zira, tespit maliki adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmamaktadır. Kadastro tespit maliki, lehine yapılan tespit kesinleştikten sonra taşınmazın tapu maliki olacaktır. Lehlerine yapılan kadastro tespiti iptal edilip tapuda malik sıfatı kazanamayanların, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında tapu sicilinden kaynaklı bir zararlarının olamayacağı tartışmasızdır....

              Ancak, kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, kadastro komisyonu veya kadastro mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durum kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermez. Zira, tespit maliki adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmamaktadır. Kadastro tespit maliki, lehine yapılan tespit kesinleştikten sonra taşınmazın tapu maliki olacaktır. Lehlerine yapılan kadastro tespiti iptal edilip tapuda malik sıfatı kazanamayanların, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında tapu sicilinden kaynaklı bir zararlarının olamayacağı tartışmasızdır....

                Ancak kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durum kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermez. Zira, tespit maliki adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmamaktadır. Kadastro tespit maliki, lehine yapılan tespit kesinleştikten sonra taşınmazın tapu maliki olacaktır. Lehlerine yapılan kadastro tespiti iptal edilip tapuda malik sıfatı kazanamayanların, TMK.nun 1007. maddesi kapsamında tapu sicilinden kaynaklı bir zararlarının olamayacağı tartışmasızdır....

                  Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'nin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı ile birlikte ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/214 E. - 2017/77 K. sayılı kararının Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun  ... Bölge Adliye Mahkemesi 37....

                    UYAP Entegrasyonu