Mahkemece, maddi tazminat isteminin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İş kazalarından kaynaklanan tazminat davaları nitelikçe Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Sigortalıya, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle geçici iş göremez durumda bulunduğu sürece, Kurum tarafından 5510 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca geçici iş göremezlik ödeneği ödenir. Bu ödenek iş kazalarında olay, meslek hastalığında da tedavinin başladığı tarihten itibaren çalışmaz durumda kaldığı (raporlu olduğu) sürece ödenir. Geçici iş göremezlik devresinde sigortalının çalışamadığı dönemde yoksun kaldığı gelir de iş kazası sonucu oluşan maddi zarar kapsamındadır. Raporlu olunan dönemde çalışamayan sigortalının bu dönemde yoksun kaldığı ücreti kadar bir zararının oluşacağı ve bu zararın da maddi zarar içerisinde kabul edilmesi gerektiği açıktır....
ü olası kastla yaralamaktan ve izinsiz silah taşımaktan sanık ... , mala zarar vermekten sanık ...'nın bozma üzerine yapılan yargılanmaları sonunda: Hükümlülüklerine ilişkin (...) Yedinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 15.09.2009 gün ve 207/292 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanıklar müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. TÜRK MİLLETİ ADINA Dosya içeriğine göre; sanık ... ile mağdur-sanık ... ... arasında alacak borç ilişkisinden kaynaklanan hukuki nitelikteki anlaşmazlık tahrik oluşturmayacağı gibi, mala zarar verme olayı öncesinde veya sırasında ... ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, 6831 sayılı Orman Kanununun 110 vd. maddeleri uyarınca tedbirsizlik ve dikkatsizlik nedeniyle orman yangınına sebebiyet vermekten kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 4.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : 4.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın anılan Daireye gönderilmesine 26.12.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmış hakimin takdir hakkına dayanarak objektif ölçülere göre bir manevi tazminatı hüküm altına alması gerektiği belirlenmiş iken mahkemenin salt maddi tazminat isteminin reddine dayanarak manevi tazminat istemini de reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yapılacak iş; a) maddi tazminat yönünden yukarıda açıklandığı üzere hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücrete göre yeniden uzman bir hesap bilirkişisinden rapor almak belirlenen maddi tazminattan yine hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan Sosyal Güvenlik Kurumu peşin sermaye değerini Kurumdan isteyip indirmek ve artan miktar varsa maddi tazminat hükmetmek bakiye zarar kalmaz ise davanın reddine karar vermekten ibarettir....
Mahkemece davacının maluliyetinin bulunmaması sebebi ile maddi tazminat talebinin reddine ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Dosya kapsamından davacı sigortalının dava konusu iş kazası nedeniyle bir süre çalışamadığı, davacının istirahatli kaldığı bu süreler bakımından ücret kaybının doğduğu hususu göz ardı edilerek Mahkemece neticeye varıldığı anlaşılmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 46/1 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 54.maddesine göre bedensel zarara uğrayan kişi tamamen veya kısmen çalışamamasından kaynaklanan zararını isteyebilir. Sigortalının bedensel zarar sonucu işgücü kaybı geçici veya sürekli olabilir. Geçici iş göremezlik nedeniyle sigortalının uğradığı gerçek zarar; iş kazası veya meslek hastalığı sonucu işinde geçici olarak çalışamayan sigortalının iyileşinceye kadar çalışamamasından doğan kazanç kaybıdır....
Dava, trafik kazası sonucu ölüm ve cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49. md haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK'nun değişik 72. md) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK'nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi olduğu belirtilmiştir. Buna karşılık 2918 sayılı KTK'nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Mala zarar verme, hakaret HÜKÜM : - Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan mahkumiyet, - Sanık ... hakkında hakaret suçundan ceza vermekten vazgeçilmesine, Gereği görüşülüp düşünüldü: I- Katılan sanık ... hakkında hakaret suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde; Mahkemece kanıtlar değerlendirilip verilen ceza vermekten vazgeçilmesine kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan katılan sanık ... müdafinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 5237 sayılı TCK.nun 129/1. maddesi uyarınca hakaretin haksız bir fiile tepki olarak işlendiğinin kabulü halinde, 5271 sayılı CMK.nun 223/4. maddesi uyarınca "ceza verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekirken “ceza vermekten vazgeçilmesine" karar verilmesi ve uygulama maddesinin "5237 sayılı TCK.nun 129/1. maddesi" yerine "5237 sayılı TCK.nun 129/3. maddesi" olarak yanlış gösterilmesi, Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını...
İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, zarar henüz doğmadığı halde, zararın doğacağı muhakkak ve pek muhtemel ise veya beklenen taşkın kullanma ile ileride telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelecekse, davalının alacağı önlemlerle zararı önleme ihtimali yoksa, zarar verme tehlikesi taşıyan eylem ve işlemler hakkında davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 18/06/2015 NUMARASI : 2013/520-2015/282 -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, davacıya ait aracın anahtarla çizilmesinden (mala zarar vermekten) kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir. Buna göre; temyiz inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14. maddesi ile Başkanlar Kurulu’nun 19.01.2015 gün ve 8 sayılı kararı uyarınca Dairemiz görev alanı dışındadır. Dosyanın inceleme yerinin belirlenmesi için 11 Nisan 2015 Tarihli ve 29323 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik Yargıtay Kanununun 60/II. fıkrası uyarınca dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE, 12/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği sonucuna varıldığı ve buna göre davacının tüplerin iade edilmemesinden kaynaklanan cezai şart miktarı olarak 1.880-TL, kar mahrumiyeti nedeniyle 78.992,88-TL, haksız feshinden kaynaklanan cezai şart miktarı olarak da 29.891-TL talep edebileceği, davalı şirketin 2007 yılı bilançosuna göre 109.474,04-TL öz kaynağa sahip olduğu ve ödenmiş sermayesini aktiflerin kaydi değerleri üzerinden koruduğu, davalının diğer ticari faaliyetleri gözönüne alınmaksızın sadece bayilik ilişkisi kapsamında davacı ile gerçekleştirdiği ticari faaliyet kapsam ve miktarları dikkate alındığında cezai şart miktarlarının ekonomik açıdan mahvı sonucunu doğuracak büyüklükte olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının talebi dikkate alınarak tüplerin iade edilmemesinden kaynaklanan cezai şart miktarı olan 1.880-TL, kâr mahrumiyetinden kaynaklanan 13.120-TL, haksız fesihden kaynaklanan...