Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; talep edilen tazminat miktarının, taşınmaz malın niteliği, durumu dikkate alındığında gerçek değerinin üzerinde olduğunun açık olduğunu, tazminata hükmedilecekse Yargıtay Yerleşik içtihatlarına göre kamulaştırmasız elkonulan yerin bedeli tespit edilirken taşınmazın elkoyma tarihindeki nitelikleri dikkate alınarak bu yerin dava tarihindeki değerinin esas alınmak suretiyle takdir edilmesi nedeniyle işleyecek faizin yasal faiz işleme tarihinin de dava tarihinden itibaren olmak zorunda olduğunu, davacının kamulaştırmasız el atma karşılığı olarak talep ettiği miktarın çok fahiş olduğunu, dava konusu taşınmazdan geçen ENH 'ın taşınmaza zarar vermemekte ve davacının faaliyetini aksatmadığını, bu nedenle bedele ilişkin talebi kabul etmediklerini, davanın kabulü halinde ise kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası olduğu için bedel mukabilinde el atılan alanın TEDAŞ Genel Müdürlüğü adına mülkiyet tescil ve irtifak hakkı tesisine karar...

"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : Davanın reddi Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Gerekçeli karar başlığında, dava türü olarak, ''Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat'' yerine, ''CMK 141 Maddeleri Gereği Tazminat Talebi" ibaresine yer verilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir. Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; 5721 sayılı CMK'nın 141. maddesinin 1. fıkrasının ( j ) bendinde koşulları oluşmadığı halde malvarlığı değerlerine el konulan kimselerin tazminat isteyebilecekleri düzenlenmiş olup, davacı vekili davacıya ait araca haksız olarak el konulduğu gerekçesi ile tazminat talebinde bulunmuştur....

    Davalı vekilince her ne kadar davacılar T1 T8 T3 yönünden kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat için istinaf talebinde bulunulmuş ise de bu davacılara düşen kamulaştırmasız el atma tazminat bedelinin karar tarihi itibariyle ilk derece mahkemesi kesinlik sınırı içerisinde kaldığından davalı vekilinin kamulaştırmasız el atma tazminatı yönünden bu davacılar yönündeki istinaf başvurusunun HMK 352 ve 355 maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı vekilince her ne kadar ecrimisil tazminatı talebinde bulunulmuş ise de her bir davacıya düşen ecrimisil tazminat miktarı karar tarihi itibariyle ilk derece mahkemesi kesinlik sınırı içerisinde kaldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun HMK 352 ve 355 maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur....

    Hemen belirtilmelidir ki, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davalarında, dava tarihine göre belirlenen taşınmaz bedelinin tahsiline ve bu tarih itibariyle faize hükmedildiğinden; mal sahibinin kamulaştırmasız el koymaya dayalı tazminat davası ile birlikte ve ya ayrıca, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat dava tarihinden geriye doğru süre için ecrimisil davası açabileceği, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat dava tarihinden geriye doğru belirlenen ecrimisilin hüküm altına alınması gerekeceği tazminat dava tarihinden sonraki dönem için yasal faize hükmedilmesi sebebi ile ayrıca ecrimisil davası açılamayacağı kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece, dava konusu 13 parsel sayılı taşınmazın yol olarak kullanılan 5259,14 m²'lik bölümü yönünden kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat dava tarihinden sonraki döneme ilişkin olarak, 2007 , 2008, 2009, 2010 ve 2011 yılları için belirlenen toplam 5.268,30 TL ecrimisilin hüküm altına alındığı görülmektedir....

      Somut olayda takip dayanağı ilamda hükmedilen kamulaştırmasız elkoyma bedellerinin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verildiği, takip tarihi itibariyle ilamın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemenin alacağa ilişkin ilamın kesinleşmiş olması nedeniyle Anayasa'nın 46/son maddesinde düzenlenmiş olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanmasının mümkün olacağı kabul edilerek ve yargılama sırasında bilirkişinin anılan ilkelere göre verdiği ilk rapor denetlenerek gerektiğinde de yeniden inceleme yaptırılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir....

        Ancak, Anayasa'nın 35. maddesi ile koruma altına alınmış mülkiyet hakkının, hak sahibinin rızasına bakılmaksızın kamulaştırmasız elkoyma nedeniyle ihlali halinde, toplumun genel menfaatleri ile bireyin temel haklarının korunması arasında adil bir denge gözetilmesi gerektiği düşüncesinden hareketle, mülkün gerçek değeriyle orantılı makul bir tazminat ödenmediği sürece, bir mülkten mahrum bırakılmanın genelde aşırı bir ihlal teşkil edeceği, yasal faiz oranında gecikme faizi ödenmesinin yeterli olmadığı görüşü gerek öğretide gerekse uygulamada ağırlık kazanmıştır....

          Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19/09/2019 tarihli ve 2017/1-1273 Esas, 2019/911 Karar sayılı kararında da değinildiği üzere, kamulaştırmasız elatma nedeniyle taşınmaz mal malikinin, idarenin bu fiili durumuna razı olup, bedeli mukabilinde taşınmazın mülkiyetini idareye devretme iradesini ortaya koyduğu, eş söyleyişle kamulaştırmasız el koyma karşılığının tahsili talebiyle dava açtığı tarihe kadar idarenin taşınmaza elatması haksız fiil niteliğindedir. Sonuç olarak kamulaştırmasız elatma nedeniyle mal sahibi, taşınmazın dava tarihindeki değerini isteyebileceği gibi, ecrimisil de isteyebilir. Ancak kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasından sonraki dönem için ecrimisil istenemeyeceği de kuşkusuzdur. Somut olayda, davacı vekili kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat dava tarihine kadar olan dönem için ecrimisil talep etmiş, Mahkemece dava reddedilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında bu hükmün doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE Dava kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat davasıdır. Kamulaştırma yapmaya yetkili idarelerce kamulaştırma kanunu veya özel kanunlardaki esas ve usullere uyulmadan özel mülkiyette bulunulan bir taşınmaza el konulması, tesis veya bina yapılması kamulaştırmasız el atma olarak tarif edilebilir. Kamulaştırmasız el atma davalarında basit yargılama usulü uygulanır. Bilirkişi kurulunun oluşturulmasında ve raporların düzenlenmesinde Kamulaştırma Kanununun 15. maddesi hükmü bedel tespiti yapılırken Kamulaştırma Kanununun 11. maddesi göz önünde bulundurulur. Kamulaştırmasız el atma davaları idarenin 09/10/1956 tarihinden sonra el koyduğu taşınmazlarla ilgili olarak açılabilir. 09/10/1956- 04/11/1983 tarihi arasındaki el atmalarla 04/11/1983 tarihinden sonraki el atmalara farklı hükümler uygulanır....

            Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki dava ve birleştirilen dava; acele elkoymaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı ile kamulaştırma kararlarının iptali nedeniyle acele elkoyma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 24....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Muhafaza görevini kötüye kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: "5607 sayılı Yasanın 10/1 maddesindeki ""Bu Kanunda tanımlanan suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi Kanununun 128'inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre elkonulur."" şeklindeki ve CMK'nın 128/4 maddesindeki ""Kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen elkoyma kararı, bu araçların kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilmek suretiyle icra olunur."" şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında; sanık adına tescilli otomobilin 5607 sayılı Yasaya muhalefet suçu nedeniyle kolluk tarafından fiilen elkonulmasından sonra kanuni ve cezai sorumluluğu hatırlatılmadan 07/05/2007 tarihli ""Yediemin teslim tutanağı"" başlıklı tutanak ile sanığa yediemin sıfatıyla teslim edilmesinin mevzuata uygun bir elkoyma işlemi olmadığı anlaşılmakla müsnet suçun unsurlarının oluşmayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı...

                UYAP Entegrasyonu