Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/783 Esas KARAR NO : 2023/473 DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 13/10/2022 KARAR TARİHİ : 23/06/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: (I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: (1) Davacı Tarafın İddialarının Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/08/2020 tarihinde ...'...

    O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır....

      Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafça munzam zararına ilişkin somut ve açık deliller sunulamadığı gibi esasen somut bir munzam zarar iddiasında da bulunamadığı, yalnızca hakkın doğduğu tarihten itibaren geçen sürede enflasyon, paranın değer kaybı ve alım gücündeki düşüş, faizin ana para üzerinden hesaplanması ve ana paranın enflasyon karşısında sürekli erimesi gibi olgular dikkate alınarak munzam zarar hesaplaması yapılmasını talep ettiği, bu haliyle davacı şirketin geç ödeme nedeniyle somut olarak uğradığı zarar olgusunu ileri sürüp ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur....

        Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davada somut vakıalara dayanılarak zararın gerçekleştiği ileri sürülüp kanıtlanamadığı, bu nedenle alınan bilirkişi raporunun da benimsenmediği, munzam zarar isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, mülga Borçlar Kanunu'nun 105. maddesine dayalı munzam zarar istemine ilişkindir. Davacı, davalıya verdiği borç paranın davalı tarafından zamanında ödenmediğini ve davalının yaptığı geç ödeme için yasal faiz ödediğini, kendisinin aynı dönemdeki takibe konu bir borcu için ise ticari faiz ödediğini, davalının yaptığı geç ödeme nedeniyle yasal faiz ile ödediği ticari faiz arasındaki miktar kadar zarara uğradığı iddiasıyla geç ödeme nedeniyle faiz ile karşılanamayan zararını istemiştir....

          zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL'sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            munzam zarar talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, (Yargıtay 5....

            Davacının tazminat talebinin kabulü halinde alacak tazminatı 4.332,62 TL olarak hesaplanmıştır..." beyanında bulunulduğu görülmüştür. Yıldız Teknik Üniversitesi Otomotiv Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Doç. Dr. ... tarafından hazırlanan 10/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda, "...16/03/2016 fiili ödeme tarihinde dava konusu araca emsal aynı teknik özelliklerdeki aracın "0 KM" satış bedelinin 143.058,30 TL olarak belirlendiği, davacı taraf munzam zarar olarak, satış bedelinin 75,98%'lik oranının geç ödenmesini gerekçe gösterdiğinden, fiili ödeme tarihinde bu orana karşılık gelen bedelin 108.439,04 TL olduğu, fiili ödeme tarihinde davacı tarafın 118.956,13 TL tahsil etmiş olduğu göz önünde bulundurulduğunda, geç ödeme nedeniyle davacı tarafın zarara uğramış olduğundan bahsedilemeyeceği..." sonuç ve mütalaa ettiği görülmüştür. Munzam zarar, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 122/1 maddesinde düzenlenmiştir....

              O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır....

                Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....

                  Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu