Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder. ” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanuni tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukuki kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faizivle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar. borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar. temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (----)....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/11/2019 tarihinde kesinleşen 2019/180 Esas, 2019/412 Karar sayılı kararına konu dava, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası olup; eldeki istinaf başvuruna konu dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 122. maddesine dayalı aşkın (munzam) zarar davasıdır. İlk Derece Mahkemesince kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; her iki davanın konusu ve dava sebeplerinin (vakıalar) farklı olması nedeniyle kesin hükmün varlığından söz etmek hukuken olanaklı değildir....
İNCELEME VE GEREKÇE: Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur. Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir. Bu açıklamalar ışığında davacının zararını somutlaştırarak zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerekir....
bildirilmeyen bütün dava ve işler Asliye Hukuk mahkemesinde genel hükümlere göre görülür, görev kamu düzenine ilişkin olduğu ve resen inceleneceği, Somut olayda, davacının kira bedellerinin ödenmesinde temerrüde düşülmesi ve borcun geç ödenmesinden kaynaklı doğan munzam zarar alacağının kısmi tahsilini talep ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı, HMK 4. maddeye göre Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi nedeniyle uğranılan 5.909,78 YTL. zararın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden doğan faiz alacağının tahsili istenilmiştir. Borçlar Yasasının 113. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre evvelce işleyen faizleri isteme hakkınının saklı tutulduğu beyan edilmiş veya hal icabından neş'et eylemiş olmadıkça bu faizlerin istenemeyeceği öngörülmüştür. Buna göre işleyen faizleri isteme hakkının saklı tutulduğu veya durum gereği saklı tutma isteğinin bulunduğu anlaşıldığında bu faizler istenebilecektir....
hesaplanan, mutabık kalınan ve sigorta poliçesine göre ödenmesi gereken tazminat miktarı davacıya ödendiğini, geç veya eksik ödemenin söz konusu olmadığını, poliçede sayılı risklerin gerçekleşmesi sonucunda doğrudan uğranacak zararların teminat altına alındığını, davacının beyan ettiği zararın poliçe kapsamında kalmadığını, aracın mahrumiyet bedelinin istenemeyeceği bilirkişi tarafından da tespit edildiği, raporda belirtildiğini, gelir kaybı (kazanç kaybı) zararı ya da araç mahrumiyeti bedelinin kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunmadığını, munzam zarar yönünden de talebin reddi gerektiğini belirterek; istinaf isteminde bulunmuştur....
Mahkemenin gerekçesine dayanak 18.11.2009 tarihli Sulh ve Feragat Protokolü "İş bu protokol, ...Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/240 esas sayılı dosyası ile ilgili olarak" ifadelerini barındırmakla, söz konusu Sulh ve Feragat Protokolünün açıkca ...Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/140 esas sayılı dosyasına ilişkin olduğu, ilişkin olduğu dosyanın incelenmesinde ise, davacı tarafın, davalı ... şirketinden işyerinde meydana gelen yangın nedeniyle tazminat ve faiz isteminde bulunduğu anlaşılmakta olup, adı geçen dava dosyasında munzam zarar dava konusu değildir....
Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmemiş ve borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Munzam zarardan sorumluluk, borçlunun temerrüde düşmekteki kusuruna dayanan bir sorumluluk olup kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlunun temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlü olup borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olduğunu ispatla yükümlü değildir. Borçlu ancak, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını kanıtlayarak munzam zarar sorumluluğundan kurtulabilir. Kaynağı ne olursa olsun, temerrüt faizi yürütülebilir nitelikte olmak koşuluyla bütün para borçlarında munzam zarar gündeme gelebilir. Borcun dayanağının haksız fiil, sözleşme yahut sebepsiz zenginleşme olması önemli değildir....
TBK'nun 122, mülga 818 Sayılı BK'nun 105 maddesinde düzenlenen munzam zarar ise; para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde ortaya çıkar ve borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsar. Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. TBK’nın 122. maddesi, kaynağı ne olursa olsun temerrüt faizi yürütülebilir nitelikte olmak koşuluyla bütün para borçlarında uygulanma olanağına sahiptir. Munzam zarar borcunun hukukî sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır....