Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık; davacıların, kazası sonucu bedensel zarar nedeniyle mi yoksa kazası sonucu ölüm nedeniyle mi manevi tazminat istediklerine ilişkindir. Mahkemece davacıların kazası sonucu ölüm nedeniyle manevi tazminat istediklerinin kabulü ile manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş ise de varılan bu sonuç hatalı olmuştur. Temyiz incelemesine konu olan bu davada, davacılar tarafından düzenlenen 26.02.2011 günlü dava dilekçesinde, kazası sonucu ölüm nedenine dayalı olarak manevi tazminat istemi mevcut değildir. Aksine kazası sonucu bedensel zarar nedeniyle manevi tazminat istemli olarak dava açıldığı “Dava” başlığı altında açıkça vurgulandığı gibi, dava dilekçesinin içeriğinde de yakınlarının bedensel zarara uğraması nedeniyle manevi zarar görüldüğü izah edilmiştir. Dava dilekçesinin yorumu Hakime ait ise de yapılacak yorumlarda temel hüküm BK. nun 18. maddesidir....

    Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) zararlandırıcı sigorta olayının kazası niteliğinde olup olmadığı öncelikle Kurum tarafından tespit olunacak bir husustur. Bir olayın kazası olup olmadığının açık bir şekilde ortaya konulmasının zararlandırıcı olaya dair yapılacak yargılamada mahkemelerin görevine ilişkin de neticelerinin bulunması nedeniyle önemli olup bu ihtilaf yani olayın kazası olup olmadığına dair ihtilaf öncelikle Kurumun yapacağı tahkikata, sonrasında ise tarafların açacağı tespit davalarının neticesine bağlı bir ihtilaf olup açılan tazminat davalarında öncelikle çözümü gereken bir husustur. Kurumun bir olayı kazası kabul etmemesi durumunda ilgililer işverenin yanında Kurumu da hasım göstererek kazası tespit davası açabilirler....

      Olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmesi halinde "olayın kazası olmadığının tespitine" ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadıkça tazminat davasına bakan mahkemece bu husus nazara alınamayacağından ve yine İş kazası sonucu oluşan sürekli göremezlik oranının tespitine ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadıkça Sosyal Güvenlik Kurumunca davacıya mahkemece belirlenecek "sürekli göremezlik oranı" esas alınarak gelir bağlanmayacağından bu gelirin peşin sermaye değeri maddi zarardan düşülmeden Kurumca karşılanmayan maddi zarar miktarını belirleme imkanı bulunmadığından maddi tazminat istemli Sosyal Güvenlik Kurumunun taraf olmadığı bir davada "olayın kazası olmadığının" tespitine karar verilemeyeceği ve sürekli göremezlik oranının tespitinin yapılamayacağı, yapılması halinde maddi tazminat istemli davanın sonuçlandırılmasının fiilen mümkün olmadığı ortadadır.HGK.’nun 07.02.2007 tarihli, 2007/21-69 Esas, 2007/55 Karar sayılı kararı da bu yöndedir....

        (Rücuya tabi kısım=Kurumun sigortalıya kazası sigorta kolundan bağladığı sürekli göremezlik gelirinin ilk peşin sermaye değeri ile varsa geçici göremezlik ödemesi tahsislerinin sigortalının kusuruna denk gelen miktarlarının bu tahsislerden tenzili ile ortaya çıkan değerler.) Somut olayda, tartışma konusu olan husus Kurumun kazası sigorta kolundan davacı sigortalıya bağladığı gelirin hesaplanan maddi zarardan hangi miktarda tenzil edileceğine ilişkindir. Yukarıda da belirtildiği üzere kazalarından kaynaklanan maddi tazminat davaları nitelikçe Kurum tarafından karşılanmayan maddi zararların karşılanmasına dair davalardır. Buna göre davacının sürekli göremezliği nedeniyle Kurumun kazası sigorta kolundan kendisine yaptığı bir ödeme var ise bunun ve yine eğer var ise geçici göremezlik ödemesinin hesaplanan maddi tazminattan düşülmesi esastır....

          Kurumun kazası tahkikatının ve giderek zararlandırıcı olayın kazası olarak tespitinin açılan tazminat davalarına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Şöyle ki İş kazasından kaynaklanan tazminat davaları nitelikçe Kurumca karşılanmayan zararların tahsiline ilişkin davalar olduğundan mükerrer tahsile neden olunmasının önüne geçebilmek için kazası sigorta kolundan Kurumun hak sahiplerine bağladığı gelirlerin tespiti ile bunun hesaplanan maddi tazminattan tenzili gerektiği gibi,tek başına manevi tazminat davası açılması durumunda dahi mahkemenin görevine ilişkin neticeleri bulunmasından dolayı(olay kazası değilse yargılama mahkemelerinde yapılamayacağından) Kurumun kazası tahkikatı ve giderek olayın kazası olarak tespit olunması önem arz etmektedir....

            Somut olayda, davacının davalı işyerinde geçirdiği kazası nedeniyle maddi tazminat isteminde bulunduğu, davacının kuruma kazasının tespiti için yaptığı başvuru sonrasında kurumun 21.09.2018 tarihli kararıyla meydana gelen olayın kazası sayılmamasına karar verildiği görülmüştür. İş kazası iddiasına dayalı tazminat davaları için zararlandırıcı olayın kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorun niteliğindedir....

            Bu noktada öncelikle yapılması gereken ; davacılara 13.10.2005 tarihli zararlandırıcı olayı Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbar etmesi, bu ihbar sonucunda olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde ise bu kez Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açmaları için önel vererek tespit davasını eldeki tazminat davası için bekletici sorun yapmak,ihbar sonunda zararlandırıcı olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise bu kez davacılara kazası sigorta kolundan kendilerine gelir bağlanmasını istemeleri için önel vermek, bu safahatlar sonunda anılan olayın kazası olduğu hususları tereddütsüz olarak ortaya konulursa bu kez işin esasına girip özellikle 3.10.2005 tarihli olayı içlerinde trafik- güvenliği uzmanı da bulunan güvenlik uzmanlarına İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları da gözeterek irdelemeleri için tevdi ederek buradan çıkacak sonuca göre tüm delilleri bir arada değerlendirip...

              Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) zararlandırıcı sigorta olayının kazası niteliğinde olup olmadığı öncelikle Kurum tarafından tespit olunacak bir husustur. Kurumun bir olayı kazası kabul etmemesi durumunda ilgililer işverenin yanında Kurumu da hasım göstererek kazası tespit davası açabilirler. Bunun yanında aksine olarak Kurumun bir olayı kazası kabul etmesi halinde ise ilgililer Kurumu da hasım gösterecekleri bir dava ile yine olayın kazası olmadığının tespitini her zaman mahkemelerden isteyebilirler....

                Yapılacak , maddi tazminat isteminde bulunan davacılara kazası sigorta kolundan kendilerine gelir bağlanması için Kurum'a başvurmak üzere süre vermek, başvurularının reddi halinde ......

                  İş kazası sonucu sürekli göremezlik nedeniyle manevi tazminat istemli olarak açılan davalarda öncelikle, sigortalının zarar gördüğü olayın kazası olup olmadığının ve kazası ise sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerektiği Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. 5510 Sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5. madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen...

                    UYAP Entegrasyonu