Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; davacı sigortalı ...’in yargılama sırasında vefat eden davalı ...’e ait torna atölyesinde çalışırken 11.09.2002 tarihinde kazası geçirerek sağ gözünden yaralandığı, sürekli göremezlik oranının %18 olarak tespit edildiği, yargılama sırasında SGK tarafından olayın kazası olarak kabul edildiği, olayın gerçekleşmesinde davalının %80, davalının işçisi ustabaşının %20 kusurlu olduğu davacının ise kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zararlandırıcı olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Hal böyle olunca doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan yalnızca maddi sağlık bütünlüğü ihlal edilen kişi midir?...

    Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 29.08.2012 tarihli cevabi yazısından davacılara kazası ölüm gelirinin bağlanmadığının belirtildiği, Mahkemece davacılara gelir bağlanmama nedeninin araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak , maddi tazminat isteminde bulunan davacı eş ve çocuklara kazası sigorta kolundan gelir bağlanmama nedenini Kurumdan sorarak, gelen yanıta göre gerekirse davacılara ... Başkanlığını hasım göstererek kazası sigorta kolundan kendilerine ölüm geliri bağlanması gerektiğinin tespiti davası açmaları için önel vermek, süresi içerisinde davanın açılmaması halinde ise davacı eş ve çocukların sigortalının vefatı nedeniyle destekten yoksun kaldıklarının sabit olması karşısında, Kurumdan davacılara bağlanabilecek olan kazası ölüm gelirinin ilk peşin sermaye değerini tespit ettirerek, bu gelirin rücuya kabil kısmını tazminat alacağından tenzil etmek, oluşan usuli kazanılmış hakları gözeterek bir karar vermekten ibarettir....

      Yapılacak , maddi tazminat isteminde bulunan davacı babaya, kazası sonucu vefat eden çocuğu nedeniyle, kazası sigorta kolundan kendisine gelir bağlanması için Kurum'a başvurmak amacıyla süre vermek, başvurularının reddi halinde, SGK Başkanlığı'nı hasım göstererek kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması için tespit davası açması amacıyla önel vermek, dava açılması halinde 6100 sayılı HMK'nın 165/2. maddesi gereğince bu davada bekletici mesele yapmak, kesinleşen mahkeme kararı ile dava reddedilmiş ise davacı babanın maddi tazminat istemlerinin reddine karar vermek, başvuru üzerine gelir bağlanmış veya açılan tespit davası kabul edilmiş ve kesinleşmiş ise dosya kapsamındaki hesap bilirkişisinin hesap raporunda belirlenen maddi zarar tutarlarından babaya bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerlerinin davalı işverene rücu edilebilecek kısımını tenzil ederek sonucuna göre, davacı baba için maddi tazminata karar vermekten ibarettir....

        Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının kazası niteliğinde olup olmadığı öncelikle Kurum tarafından tespit olunacak bir husustur. Kurumun bir olayı kazası kabul etmemesi durumunda ilgililer işverenin yanında Kurumu da hasım göstererek kazası tespit davası açabilirler. Bunun yanında aksine olarak Kurumun bir olayı kazası kabul etmesi halinde ise ilgililer Kurumu da hasım gösterecekleri bir dava ile yine olayın kazası olmadığının tespitini her zaman mahkemelerden isteyebilirler....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davada Ankara 22. Asliye Hukuk ve 10. İş Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, fazla mesai alacağı, hafta sonu ücreti alacağı ve tazminat istemine ilişkindir. İş Mahkemesince; kazası tespitine ilişkin bir karar olmadığı, SGK'ca olayın kazası olarak nitelendirilmediğinden davanın haksız fiil hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

            Bunun yanında aksine olarak Kurumun bir olayı kazası kabul etmesi halinde ise ilgililer Kurumu da hasım gösterecekleri bir dava ile yine olayın kazası olmadığının tespitini her zaman dava edebilirler....

              Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı işyerinde çalışan davacının 04.08.1996 tarihinde geçirdiği kazası sonucu yaralanarak % 41,20 oranında sürekli gücü kaybına uğradığı, kazası olayında davacı % 30 , işveren şirketin % 70 oranında kusurlu oldukları, olay nedeni ile işveren tarafından 24.12.1997 tarihli ibraname başlıklı belge ile davacı 04.08.1996 tarihinde meydana gelen kazası nedeni ile üç parmağı preste koparak yaralandığını, 6 ay yerine gelmediğini, bu süre içinde ücretli izinli sayılarak ücretlerinin ödendiğini, kazası nedeni ile oluşan maluliyetinden dolayı veren şirket tarafından 1.000.000.000..TL yi nakden tazminat olarak ödendiğini bu nedenle işverenin vaki kazasından doğan tazminat ve diğer haklarından dolayı bila kabil rücu ibra ettiği yazılı olduğu, ödenen miktarın maddi tazminat mı yoksa manevi tazminat mı olduğu açıkca belirtilmediği, mahkemece yapılan ödemenin maddi tazminat kabul edilerek indirildiği anlaşılmaktadır....

                Kurumun kazası tahkikatının ve giderek zararlandırıcı olayın kazası olarak tespitinin açılan tazminat davalarına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Şöyle ki İş kazasından kaynaklanan tazminat davaları nitelikçe Kurumca karşılanmayan zararların tahsiline ilişkin davalar olduğundan mükerrer tahsile neden olunmasının önüne geçebilmek için kazası sigorta kolundan Kurumun hak sahiplerine bağladığı gelirlerin tespiti ile bunun hesaplanan maddi tazminattan tenzili gerektiği gibi, tek başına manevi tazminat davası açılması durumunda dahi mahkemenin görevine ilişkin neticeleri bulunmasından dolayı (olay kazası değilse yargılama mahkemelerinde yapılamayacağından) Kurumun kazası tahkikatı ve giderek olayın kazası olarak tespit olunması önem arz etmektedir. Dosyadaki SGK müfettişinin 10.09.2013 tarihli raporunda, kazası değerlendirmesinin yapılması için mahkemeye başvurulması gerektiği ifade edilmiştir....

                  Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Öncelikle zararlandırıcı olayın kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak ; davacılara kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yapmak, olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

                    Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilip bildirilmediği anlaşılamamaktadır. Zararlandırıcı olayın kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir....

                      UYAP Entegrasyonu