Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Alınan aktüer bilirkişi raporuna göre davacının geçici ve kalıcı maluliyetinden doğan zararının toplam 53.433,78 TL olduğu bildirilmiştir. Alınan tanık beyanlarında davacının kaza anında karşıdan karşıya geçmekte olduğu kazaya karışan aracın park halindeyken birden geri geri gelerek davacıya çarptığını, davacının diğer ayağında doğuştan gelen bir aksaklığın olduğunu ancak işlerini görebildiğini bu kaza nedeniyle sağlam ayağının zarar gördüğünü ve işlerini göremez duruma geldiğini belirtmişlerdir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe Eldeki dava trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir. Davacı vekili davalı sürücünün kusurlu olduğu kaza nedeniyle müvekkilinin malul kaldığını belirtmiş maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Trafik kazası bir haksız fiil olup, kusuruyla bir başkasına zarar veren failin bu fiil ile bağlantılı olan maddi ve manevi zararları karşılamakla mükellef olduğu tartışmasızdır....

    Maddi Tazminat Talepleri Yönünden Yapılan Değerlendirmede; Davacı vekilince, --- maddi tazminat talebinde bulunulmuş, talebini açıklamsı istenmesi üzerine, ----sürekli işgöremezlik nedeni ile maddi tazminat ve ---mahrum kalına kar olmak üzere toplam ------- tahsilini talep etmiştir. ----- -----, - Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, - Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, olarak belirtilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat istemine ilişkin davada ... Asliye Hukuk ve ... Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir. ... Asliye Hukuk Mahkemesince, haksız fiile ilişkin davalarda kesin yetki kuralının bulunmadığı, bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacının bu mahkemelerden birinde dava açmak konusunda seçimlik hakka sahip olduğu, davacıların seçimlik hakkını ... Asliye Hukuk Mahkemesinden yana kullanmış olup kazanın meydana geldiği yerin ise ... olduğu, diğer davalıların ise usûlüne uygun yetki itirazında da bulunmadıkları gerekçesiyle yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ......

        Davacı, davalının kendisine yönelik etkili eylem suçundan yargılandığını, ceza mahkemesince eylemin taksirle meydana geldiği kabul olunarak mahkumiyetine karar verildiğini, davalının eylemi nedeni ile hayati tehlike geçirdiğini iddia ederek uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı cevap süresi içinde zamanaşımı definde bulunmuş olup davanın zamanaşımından reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, 818 sayılı BK nın 60/1-2 maddesinde düzenlenen 1 yıllık ve eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi haline ilişkin olarak 5 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresinin dava tarihi itibari ile dolmuş olduğu gerekçesi ile davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir. Haksız eyleme dayalı tazminat davalarında 818 sayılı Borçlar Kanununun 60/1. maddesine göre öngörülen zamanaşımı süresi fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren 1 yıl ve her halükarda 10 yıldır....

          müvekkili tarafından ödendiğini, kaza sonrası müvekkilinin iş bulamadığını ve geçimini yardım alarak sağladığını beyanla, şimdilik 15.000,00- TL manevi ve 1.000,00- TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

          Tüm bu anlatım karşısında davacı kadının yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminatları, yoksulluk nafakası ile ortak çocukları yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarları ile zina sebebine dayalı taleplerinin kabulü gerektiğine ilişkin istinaf başvurularının kabulüne, sair istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A)Davacının maddi ve manevi tazminat, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarı ile zina sebebine dayalı boşanma taleplerinin kabulü gerektiğine ilişkin istinaf taleplerinin HMK'nın 353/1- b/2 maddesi uyarınca KABULÜ ile, ANKARA BATI 1....

          Zira bu gibi trafik kazalarında genellikle açılacak tazminat davalarını sonuçsuz bırakmak için mal kaçırma yoluna gidilmektedir. Dosyamızda ihtiyati haciz şartları oluşmuştur. Şöyle ki: İİK'nın 257. maddesi "Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir" demektedir. Bilindiği gibi davalılar haksız fiil nedeniyle davacı müvekkile karşı maddi ve manevi tazminat yönünden borçlanmıştır. Davacı müvekkilin, davalılardan maddi ve manevi tazminat yönünden bir alacağı olduğu kesindir. Yine haksız fiillerde temerrüt tarihi haksız fiilin gerçekleşme tarihidir. Başka bir anlatımla talep edilen maddi ve manevi tazminat alacağı vadesi gelmiş bir borçtur. Bu bakımdan İİK 257.maddesi uyarınca davacı müvekkil vadesi gelmiş para borcu (maddi manevi tazminat) nedeniyle davalıların taşınır ve taşınmaz malları üzerinde ihtiyati haciz talep etmektedir....

            Dava, haksız fiile dayalı olup gerek ceza dosyası, gerek adli raporlara göre davalının davacıyı sınıfta dövdüğü, davacının bu nedenle bozmadan önceki raporunda 15 gün mutad iştigaline engel, 20 günde iyileşecek, bozmadan sonraki raporda ise 20 günde iyileşebilecek şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır. Maddi tazminat istemi daimi işgücü zararına ilişkin olduğundan ve daimi işgücü kaybı bulunmadığı anlaşıldığından bu kalem istemin reddi doğru ise de davacının yaralanması nedeniyle istediği manevi tazminatın reddi, dosya içeriğinde yaralanma sabit olduğundan doğru görülmemiştir. Şu durumda davacının yaralanması ve dosya içeriği değerlendirilmek, Borçlar Kanunu 47. maddesi gereğince bedensel bütünlüğün ihlali durumunda manevi tazminata hükmolunmak gerektiği hususu gözetilerek davacı yararına manevi tazminata hükmolunmak gerekirken yanlış değerlendirme ile bu kalem istemin de reddi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir....

              Davalı, davacı ve eşinin boşanmasında etkisi olmadığını, davacının 2004 yılında eşi aleyhine boşanma davası açtığını ve sonrasında davadan feragat ettiğini, zamanaşımının gerçekleştiğini, kişilik hakkına saldırı niteliğinde eylemi bulunmadığını, boşanma davasından davacının eşinin bu birliktelik nedeniyle manevi tazminata hükmolunduğundan ve manevi tazminat bölünemeyeceğinden davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkeme, davacı ile dava dışı eşi ... arasında görülen boşanma davasında eşin, sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle manevi tazminata hükmolunduğuna, olayın dava konusu ile aynı olay olup manevi tazminat bölünemeyeceğinden ve boşanma davasında davacı zararı karşılandığından davayı reddetmiştir. Davacı, davalının evli ve çocuklu olan eşiyle bu durumu bilerek birlikte olduğunu bunun sonucunda yuvasının dağıldığını belirterek manevi tazminat istemiştir....

                Taraflarca manevi tazminat miktarına yönelik karar istinaf edilmiş ise de; Mahkemece 6098 TBK'nun 51. maddesinde düzenlenen “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmü gereğince değerlendirme yapılarak ve 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmış olmasına, somut olayda olay tarihi, olayın oluş şekli, davalının ve davacıların sosyal ekonomik durumu, davacıların çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacıların uğradığı manevi zararın nazara alınmış olmasına göre ilk derece mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacılılar vekilinin ve davalı vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir....

                UYAP Entegrasyonu