Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hükmü 8253 parsel maliki davacı Mülazım Yılmaz temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir. 2- Karşı davadaki istem taşkın inşaat nedeniyle kayıt iptali ve tescile ilişkindir. Gerçekten karşı davacıların maliki olduğu 8252 parsel üzerindeki yapının bir bölümü davacıya ait 8253 parsel üzerindedir. Bu haliyle karşı davacıların arsasındaki esas inşaat ile davacıya ait 8253 parsel üzerindeki taşan kısım fizik ve ekonomik olarak birbirine bağlanmıştır. Taşkın yapı sebebiyle karşı davacıların bir zaruret içersinde bulundukları da gerçektir. Türk Medeni Kanununun mülkiyetin kapsamını belirleyen 683.maddesine istisna teşkil eden bu durum koşulların varlığı halinde taşkın yapı sahibine binasından ötürü binanın bulunduğu arazinin mülkiyet hakkını isteme yetkisi tanır....

    Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ :ELATMANIN ÖNLENMESİ,YIKIM Taraflar arasında görülen davada; Davacı, paydaşı olduğu 1 parsel sayılı taşınmaza, 1196 parsel sayılı taşınmazdaki binanın kat maliklerinin müdahale ettiğini ileri sürerek haksız el atmanın önlenmesi ve binanın tecavüzlü kısmının yıkımına, geriye dönük beş yıllık ecrimisile karar verilmesini istemiş, 17/05/2011 tarihli ıslah dilekçesi ile taşkın inşaat sahibi davalıların binalarının taşan kısımlarının ifrazı ile davalılara ait 1182 parsel sayılı taşınmazla birleştirilmesini ve ifraz edilen kısımların bedeline ve davalıların payları oranında ecrimisile karar verilmesini istemiştir. Davalılar, dava konusu apartmanın 02.03.1987 yılında yapıldığını, taaşınmazlarını iyiniyetle, tapu kaydına, imar durumuna güvenerek önceki maliklerinden satın aldıklarını, bazı dairelerin ilk maliklerden sonra bir kaç kez el değiştirdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,YIKIM,ECRİMİSİL,TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 520 parsel sayılı taşınmazına komşu 5 parsel maliki davalıların taşkın inşaat nedeniyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım ya da davalılar adına temliken tescil ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir. Davalılar, binanın belediyeden ruhsat alınarak inşaa edildiğini, oturma iznininde bulunduğunu, kötüniyetli olmadıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalıların iyiniyetli oldukları gerekçesi ile temliken tescil isteğinin kabulüne, ecrimisil isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ...’nın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü....

        Ana gayrimenkulü tehlikeye sokacak davranışlara karşı haksız elatmanın önlenmesi yönetici tarafından haksız elatana karşı açılacak davada talep edilebilir. Burada önemli olan, davalının haksız bir elatmasının var olup olmadığının tespit edilmesidir, kuşkusuz bunu ispat yükü de davacı yöneticiye düşer. Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, zarar henüz doğmadığı halde, zararın doğacağı muhakkak ve pek muhtemel ise veya beklenen taşkın kullanma ile ileride telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelecekse, davalının alacağı önlemlerle zararı önleme ihtimali yoksa, zarar verme tehlikesi taşıyan eylem ve işlemler hakkında davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz....

        Mülkiyet hakkının taşkın kullanılmasında ölüm veya cismani zarar söz konusu ise BK’nun 53 vd. maddelerine göre, ölüm veya cismani zarar bulunmadığı takdirde, komşu taşınmaz maliklerinin sağlık, huzur ve sükunları mülkiyet hakkının taşkın kullanılması nedeniyle bozulmuş ise kusursuz sorumlulukta uygulanan BK’nun 56. maddesi uyarınca manevi tazminata hükmedilebilir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacının yukarıda belirtildiği şekilde manevi tazminatı gerektirecek bir zarara uğradığı ispat edilemediğinden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken bu istemin de kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bent uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 22.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taşkın inşaat nedeniyle elatmanın önlenmesi, imar kızıtlaması (haksız fiil) nedeni ile tazminat istemine ilişkindir. Taşkın yapılarda, sosyal ve ekonomik bir değeri yok etmemek ve yapının bütünlüğünü korumak amacıyla yasa koyucu 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 722, 723, 724' ncü maddelerinde öngörülenlerden daha değişik ilkelere ihtiyaç duymuş bu nedenle 725. madde hükmünü getirmek zorunda kalmıştır. Söz konusu maddeye göre “ Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.”...

          Davacı binasını inşaa ederken belediyeden inşaat ruhsatı aldığını ve bu ruhsat doğrultusunda binayı yaptığını iddia etmekte ise de mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan araştırmaların sonucuna göre davacının taşkın inşaatı yaparken gerekli özeni gösterdiği ve bu doğrultuda iyiniyetli olduğu kanıtlanamamıştır. Nitekim temyize konu kararın gerekçesinde de mahkemece davacının iyiniyetli olmadığının anlaşıldığı belirtilmiş ancak inşaatın taşkın kısmının yıkılması, taşıyıcı kolon ve krişlerinin kaldırılması halinde tüm binanın zarar göreceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacının iyiniyetli olduğunun kanıtlanamaması nedeniyle temliken tescil koşulları oluşmadığından davanın reddi gerekir. İyiniyet koşulunun gerçekleşmemiş olması nedeniyle artık diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin aranmasına gerek bulunmamaktadır....

            (Objektif koşul) c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Arsasına taşılan ve bu nedenle taşkın yapıdan zarar gören komşu, zamanında ve geçerli olarak itiraz etmişse, artık “iyi niyet” ve “halin icabı” koşullarının bulunup bulunmadığının araştırılmasına gerek yoktur. Bu durumda, taşkın yapı sahibi TMK'nun 725/2. maddesindeki talep hakkından yani temliken tescil talebinden (tapu iptal ve tescil) yoksundur. Bu halde arsasına taşılan komşu, taşkın yapının kaldırılmasını her zaman sağlayabilir. Ancak itirazın yapılmaması, taşkın yapıya rıza göstermek anlamına gelmez. Nitekim susma bir hukuki işlem de değildir. Sınır taşkınlığının bilinmemesi nedeniyle itirazda bulunmamak, hiçbir zaman komşu arsa sahibi aleyhine sonuç doğurmaz....

            Somut olayda, davalının imar öncesi kadastral parselde mülkiyetten kaynaklanan kayden ve irsen bir hakkının bulunmadığının, yapısının olduğu yerde haksız işgalci konumda bulunduğunun, bilirkişi raporları, keşfen ve dosya kapsamıyla sabit olması, dava konusu binanın konumu, özellikleri ve nitelikleri ile mevcut deliller değerlendirildiğinde, yıkımı istenen yapının yıkılmasının, aşırı zarar doğuracağını söyleyebilme olanağının bulunmaması, diğer yandan fenni bilirkişi krokisinde (C) harfiyle gösterilen taşkın kısım için ......

              UYAP Entegrasyonu