Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, koruma bekçisinin asılsız olarak tuttuğu tutanaklar sonucu davalı tarafça hakkında idari para cezaları düzenlendiğini, bu para cezalarına dayanılarak haksız olarak icra takibi yapıldığını, aynı tutanaklara dayanılarak hakkı olmadığı yere tecavüz ettiği gerekçesiyle davalı tarafından haksız olarak şikayet edildiğini belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Dosya kapsamından, davacının hem haksız şikayete maruz kaldığı ve hem de haksız hacze uğradığını belirterek tazminat talep ettiği, haksız haciz sonucu aracının sattırıldığı, banka hesaplarına bloke konulduğunu iddia ettiği; mahkemece, her iki istem yönünden de davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....

    Mahkemece, dava konusu sahte çekin icra takibine konulması nedeniyle davacının maddi ve manevi zararının gerçekleştiği, var olan zararı ile haksız eylem arasında illiyet bağı bulunduğu ve bu hali ile BK. 41 vd. maddelerinde düzenlenen haksız fiil nedeniyle tazminat isteminin tüm koşullarının gerçekleştiği,ancak davacı 30.000 TL maddi tazminat istemiş ise de dava dışı Atılım Çorapla ilgili sözleşmenin feshi iddiasından zarar gördüğü hususunu ispat edemediği, yine bu dava için vekiline ödediğini belirttiği vekalet ücretini de talep etmesine karşın vekalet ücretinin vekalet görevinin dava sonuçlanıncaya kadar devam ettiği ve dava sonuçlanınca akdedilmiş olacağı, maddi tazminat olarak haksız fiile dayalı istemlerde ise dava açıldığı tarihte gerçekleşmiş olan gerçek zararın istenebileceği, davacının ispat etmiş olduğu gerçek zararın daha önce açılan davada alınan teminat mektuplarına ilişkin masraflar, takip dosyasına ödenen yediemin ücretinden oluştuğu gerekçesiyle madditazminat...

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/07/2010 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili Avukat .... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız fiil nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı; davalının, kendisini hayati tehlike geçirecek şekilde yaraladığını beyan ederek, uğramış olduğu maddi ve manevi zararının tazminini talep etmiştir....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davalının kusursuz olduğuna kanaat getirilerek maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesine rağmen manevi tazminat taleplerinin kabul edildiğini, mahkeme kararının kendi içinde çeliştiğini, mahkemece kusur raporu alınmasına ilişkin ara karardan niçin vazgeçildiğinin açıklanmadığını, manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, haksız fiile dayalı maddi ve manevi tazminata ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....

        Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.” Aynı kanunun “Haksız fiilden doğan davalarda yetki başlıklı” 16.madde'si hükmü “(1) Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” şeklindedir. Bir haksız fiil birden fazla kişi tarafından işlenmiş ise bu kişilere karşı (birlikte) açılacak tazminat davası, ortak yetkili mahkeme olan haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinde görülür. Bu halde, davalıların hepsine karşı davalılardan birinin yerleşim yerindeki mahkemede dava açılamaz. Haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin (kesin) yetki değildir. Somut olayda, davacıların yerleşim yeri adresi dava dilekçesi ve adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre ......

          "İçtihat Metni" Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 11/06/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir....

            KARŞI OY 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması hâlinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Maddi tazminat için geçerli olan bu sorumluluk, kusursuz sorumluluk (tehlike sorumluluğu) esasına dayalıdır. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz kararı alan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli olup, manevi tazminat yönünden TBK’nın 58. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. İcra ve İflas Kanununda haksız ihtiyati haciz nedeniyle maddi tazminat sorumluluğu düzenlenmiş ise de haksız haciz nedeniyle maddi tazminat sorumluluğu düzenlenmemiştir. Bu haksız haciz uygulanması hâlinde tazminat sorumluluğu bulunmadığı anlamına gelmeyip haksız fiilin unsurlarını taşır şekilde bir eyleme dayalı olarak haciz uygulanmış olması hâlinde genel haksız fiil hükümlerine göre tazminat istenmesi mümkün olacaktır....

              Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda; her üç boşanma davasının da ayrı ayrı kabulüne, kabul edilen zina davasından dolayı, davalı-karşı davacı erkek lehine maddi-manevi tazminata hükmedilmiş, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında davalı-karşı davacının istemiş olduğu maddi-manevi tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararında ; "......

                Dava, genel haksız fiil hükümlerine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Somut olayda, davacı vekili, dava dışı ----olan müvekkilinin, şirketin yönetim kurulu üyesi olan davalı ...--------- olan eşi davalı ..------- diğer davalılarla müşterek haksız ve hukuka aykırı hareketleri ile şirketin zarara uğratılması sonucu maddi yönden, ayrıca tüm davalıların hukuka aykırı eylemleri nedeniyle manevi yönden zarar gördüğünü iddia etmiştir. Davalı ...--- dava dışı şirkette yönetici veya denetçi sıfatı bulunmamıştır. Davacı taraf, davalı ...'in haksız fiili nedeniyle uğramış olduğunu bildirdiği maddi ve manevi zararların tazmini ile dava dışı şirketin yönetim kurulu üyeleri olan diğer davalılar ---eylemleri nedeniyle manevi ızdırap duyduğundan manevi zararının tazminini talep etmiştir. Bu haliyle dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

                  Davalı Selçuk vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli olan mahkemenin aile mahkemesi olması nedeniyle görev itirazında bulunduklarını, evlilik birliğinin boşanma sonrasında açılacak davalardaki zaman aşımı süresinin bir yıl olduğunu, davanın 07/10/2020 tarihinde açıldığını, davacının tüm haklarının 08/01/2020 tarihinde sona erdiğini, bu nedenle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın haksız fiil eylemine dayalı maddi ve manevi tazminat davasında husumeti müvekkiline yöneltmiş ise de, müvekkili tarafından davacıya yönelik hiçbir haksız fiil bulunmadığını, iddiaların iftira olduğunu, müvekkilinden manevi tazminat talep edilemeyeceğini, maddi tazminat açısından ise, müvekkilinin sebep olduğu davacıya yönelik maddi kaybı bulunmadığından müvekkilinden maddi tazminat talebinin hukuken mümkün olmadığını, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek, görev itirazlarının kabulü ile davanın görev yönünden reddine...

                  UYAP Entegrasyonu