İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/07/2020 NUMARASI : 2020/175 ESAS, 2020/235 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Haciz İhbarına Karşı Yalan Beyanda Bulunma KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmasına üzerine dosya incelendi. Davacı alacaklı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından dava dışı borçlu aleyhine İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2019/10932 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, icra dosyasından gönderilen ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiğini ve icra takibinin kesinleştiğini, davalı üçüncü kişiye borçluların kendilerinde bulunan hak ve alacaklarının haczi için 07.10.2019 tarihinde birinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, davalı tarafından gönderilen birinci haciz ihbarnamesine itiraz edildiğini, davalı şirketin icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde " Borçluya doğmuş nezdimde bulunan hiçbir hak ve alacak bulunmamaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.06.2015 tarihli ve 2014/147 Esas, 2015/268 karar sayılı kararı ile icra takibinin devamına dair karar verildiği, Uyaptan yapılan incelemede söz konusu bu kararın kesinleşmediğinin anlaşıldığı, 89/1 haciz ihbarnamesinin ise henüz takip kesinleşmeden üçüncü kişiye tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, bu haliyle yapılan icra takibinin birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinde kesinleşmediği anlaşılmakla, gönderilen birinci haciz ihbarnamesine 18.03.2016 tarihinde verilen cevabın gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunu oluşturmayacağı, gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçu ile birlikte İİK'nın 89/4 üncü maddesi uyarınca talep edilen tazminat isteminin haksız fiile dayalı bir tazminat olduğu, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun oluşmaması durumunda, ortada bir haksız fiil bulunmadığından, tazminat isteminin de bu gerekçe ile reddi gerekirken, takip dosyasında üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine vekili aracılığı ile itiraz ettiği gerekçesiyle...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Muhkem eşyayı kırarak hırsızlık ve kimliği hakkında yalan beyan HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: I-Sanıklar ..., ..., ... hakkında müştekiler ... ve ...'e yönelik hırsızlık suçları ile sanık ... Yumuşak'ın yalan beyanda bulunma suçu yönünden hakklarında kurulan hükümlerin incelenmesinde: Sanıklar ..., ... ve ...'in, müştekiler ... ve ...'e yönelik eylemlerine uyan 765 sayılı TCK'nın 491/2-son. maddesindeki hırsızlık suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık genel dava zamanaşımının, suç tarihi olan 09.10.2004 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Sanık ......
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/11/2020 NUMARASI : 2019/109 ESAS, 2020/293 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Haciz İhbarına Karşı Yalan Beyanda Bulunma Nedeniyle) KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmasına üzerine dosya incelendi. Anayasanın 36.maddesinde; "herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme görev ve yetki içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz" düzenlemesi bulunmaktadır; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6.maddesinde ise; " her şahıs gerek medeni hak ve vecibeleri ile ilgili nizalar, gerek ceza-i sahada kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan kanuni, müstakil ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içerisinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkına haizdir " hükmü mevcuttur....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/07/2021 NUMARASI : 2020/796 ESAS - 2021/814 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Haciz İhbarına Karşı Yalan Beyanda Bulunma Nedeniyle) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı İcra Hukuk Mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin alacağına istinaden Ankara 27.İcra Müdürlüğünün 2020/10055 sayılı icra takip dosyası ile Yağız Doruk Ofis Mobilyaları Dekorasyon İnş. Oto. Ev Tekstil Ürünleri Ltd. Şti.'nin davalı şirket arasındaki ticari ilişki sebebiyle alacağı bulunduğunu, 3....
in, "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma"; sanıklar ... ve ...'in, mağdur ...'a karşı "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçları yönünden kurulan mahkumiyet hükümleri hakkında görüş bildirilmediği anlaşılmakla, belirtilen suçlarla ilgili mahkumiyet hükümleri yönünden ek tebliğname düzenlenmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.04.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. 05.04.2011 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ... 'ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanıklar ..., ... ve ... müdafii Avukatlar ...’ın yokluğunda, ...'ın yüzüne karşı 07.04.2011 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı....
ın temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, II- Sanık hakkında yalan beyanda bulunma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; Sanığa atılı yalan beyanda bulunma suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre; 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2 maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımının suç tarihi olan 28.07.2003 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnmaye uygun olarak BOZULMASINA, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 09.07.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: 5237 sayılı TCK.nın 268/1. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu oluşur....
suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerektiği somut olayda; sanığa isnat olunan, idari yaptırım gerektiren trafik ceza tutanağı düzenlenmesi sırasında katılana ait kimlik bilgilerinin kullanılmasından ibaret eylemin sadece TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu oluşturacağı gözetilmeden ayrıca başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmak suçundan da hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Kişi hüviyet ve sıfatına ilişkin yalan beyanda bulunma kullanılması HÜKÜM : Mahkumiyet Sanığa, yokluğunda verilen hükmün, 18/07/2008 tarihinde tebliğ edildiği adresin, tebligat tarihinde yürürlükte olan, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesinin son fıkrası kapsamında bir adres olmaması karşısında; yapılan tebligat işlemi usulüne uygun olmadığından, 21/06/2012 tarihli temyiz dilekçesinin, öğrenme üzerine süresinde verildiği kabul edilerek yapılan incelemede; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen "kişi hüviyet ve sıfatına ilişkin yalan beyanda bulunma" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 sayılı TCK'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği 06.04.2004...