na karşı 19.10.2010 tarihinde haciz işlemi yapılmak üzere borçlu adresine gidildiğinde resmen evli olmalarına rağmen icra memuruna borçlu eşiyle boşandıklarını beyan ederek, haczedilen mallar üzerinde istihkak iddiasında bulunmak suretiyle resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşması için kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerektiği, sanığın, istihkak iddiasında bulunabilmesi için borçlu eşinden boşanmış olması gerekmediği gibi suça konu haciz tutanağının, borçlu ile sanığın resmen evli olup olmadıklarını ispat edici bir güce sahip bulunmaması, borçlunun mernis sisteminden güncel nüfus kaydı sorgulaması yapılarak, haciz tarihi itibariyle sanık ile evli olup olmadığının tespit edilebilecek olması karşısında, suçun maddi unsurları itibariyle...
Somut olayda İİK. nun 89/1.maddesi uyarınca düzenlenen 05.03.2008 tarihli 1.haciz ihbarnamesinin şikayetçi üçüncü kişiye 10.03.2008 tarihinde tebliğ edildiği, yasal sürede cevap vermiş ise de 3.kişinin 12.03.2008 tarihli cevabının itiraz niteliğinde bulunmadığı, bunun üzerine düzenlenen 26.03.2008 tarihli 2.haciz ihbarının adı geçene 31.03.2008 tarihinde tebliğ edildiği ve 3.kişinin 02.04.2008 tarihinde ve yasal süre içinde cevap verdiği görülmüştür. İkinci haciz ihbarına verilen 02.04.2008 tarihli cevabın incelenmesinde 3.kişinin açıkça haciz ihbarına itiraz ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda 3.kişi yasal sürede ikinci haciz ihbarına itiraz ettiğine göre, borç zimmetinde sayılamayacağından, borcu ödemesi istenemez ve hakkında haciz kararı verilemeyeceğinden, icra müdürlüğünce alacaklının haciz talebinin reddi yönünde verdiği karar doğru olup, mahkemece şikayetin kabulü yerine reddi isabetsizdir....
bağlanan suçu mu oluşturacağı hususu, itirazımızın özünü oluşturmaktadır. 5237 sayılı TCK'nun 206. maddesinde hükme bağlanan memura yalan beyanda bulunma suçu, 765 sayılı TCK'nun 343. maddesinin karşılığıdır. 765 sayılı TCK'nun 343/2. maddesindeki nitelikli hallere yeni yasada yer verilmemiş, yalnızca 'yalan beyanda bulunma' deyimine yer verilmiştir....
Kabahatler Kanunu 40/1. maddesinde; 'Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.' denilmektedir. TCK'nun 206. maddesindeki suçun oluşabilmesi için belge düzenleme yetkisine sahip bir kamu görevlisinin huzurunda ve belgenin düzenlenmesi sırasında, kamu görevlisine yalan beyanda bulunulması gerekmektedir. Kabahatler Kanununun 40/1. maddesindeki suçta ise yine kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişi cezalandırılmaktadır. Görüldüğü üzere hem Kabahatler Kanununda, hem de TCK'nun 206. maddesindeki suçta bir kamu görevlisine yalan beyanda bulunulmaktadır. Peki bu durumda kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi hangi yasaya göre cezalandırılacaktır? Bunun ayrımı nasıl yapılacaktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık-kimliği hakkında yalan beyanda bulunmak HÜKÜM : Hırsızlık suçundan beraat Yalan beyanda bulunmaktan mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanığa atılı hırsızlık ve kimliği hakkında yalan beyanda bulunmak suçlarının gerektirdiği cezanın miktar ve nev'i itibariyle tabi olduğu 765 sayılı TCK'nın 102/4 ve 104/2 maddelerine göre hesaplanan 5 yıllık asli ve 7 yıl 6 aylık zamanaşımının sorgu tarihi 27.07.2005 ile suç tarihi 05.05.2003 ve inceleme tarihleri arasında gerçekleştiği anlaşılmakla, hükmün BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK'nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddesi uyarınca hakkında DÜŞMESİNE, 22.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bununla birlikte suçun oluşması için sanığın beyanda bulunması yeterli olmayıp sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından bir belgenin de düzenlenmesi gerekmektedir. TCK'nın 206. maddesi aynı Kanun'un 268. maddesine göre daha genel bir madde olarak düzenlenmiştir. TCK'nın 268. maddesinde sanığın kimliği hakkında yalan beyanda bulunması düzenlenmişken 206. madde ise kimlik bilgileri dışında başka hususlarda da yalan beyanda bulunmayı da kapsamaktadır. 268. maddede sanık, hakkında yapılan soruşturma ve kovuşturmadan kurtulmak için yalan beyanda bulunurken 206. maddede ise sanık, her türlü amaç için yalan beyanda bulunabilmektedir....
Maddede düzenlenen suçta, fail, sadece kimliği hakkında yalan beyanda bulunmamakta, aynı zamanda başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullandığı gerçek kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermek suretiyle iftira suçunu işlemektedir. Resmi bir belgeyi düzenlemek yetkisine sahip kamu görevlisine yalan beyanda bulunmak suretiyle gerçek bir kişiye ait olmayıp, tamamen uydurma bilgiler veren fail hakkında başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması değil, TCK'nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu oluşacaktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma HÜKÜM : TCK’nın 206/1, 62/1, 51/1-3-7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık ve o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanığın doğrudan gelir desteği ödemesinden faydalanmak amacıyla, taşınmazlarında buğday ve arpa ekimi yapmadığı, tarımsal faaliyette bulunmadığı halde, ekim yapmış gibi, .... İlçe Müdürlüğüne arazi bilgileri ile yazılı beyanda bulunduğu olayda, eyleminin resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir....
"İçtihat Metni"Irza geçme ve resmi mercilere yalan beyanda bulunmak suçlarından sanık ...'ın, resmi mercilere yalan beyanda bulunmak suçundan sanık ...'ın bozma üzerine yapılan yargılamaları sonunda; sanıkların atılı suçlardan beraatlerine dair Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 30.03.2010 gün ve 2008/64 Esas, 2010/58 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Sanık ...'in üvey kızı ... ile yaşadığı ilişki sonrası doğan ...'...
MEMURA YALAN BEYANRESMİ BELGENİN DÜZENLENMESİNDE YALAN BEYANBAŞKASINA AİT KİMLİK VEYA KİMLİK BİLGİLERİNİN KULLANILMASITÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 268TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 206KABAHATLER KANUNU (5326) Madde 40 "İçtihat Metni" Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Gerekçeli karar başlığında suç adının “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” yerine “Memura yalan beyan” olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir....