Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, davalı ile akdettiği 27.11.2006 tarihli sözleşmeden doğan alacağı için eldeki davayı açmıştır. 27.11.2006 tarihli sözleşmenin varlığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı gibi, sözleşmenin taraflar arasında imza edildiği sözleşme metninden anlaşılmaktadır. Ne var ki, davalı bu sözleşmeden sonra 22.12.2006 tarihli yeni bir sözleşme ile önceki 27.11.2006 tarihli sözleşmenin tadil edildiğini savunmuş ve ödemelerin yeni sözleşmeye göre yapıldığını bildirmiştir. Davacı 22.12.2006 tarihli sonraki sözleşmenin geçersiz olduğunu savunmuş ve bu sözleşmeyi kabul etmemiştir. Davacının talebi, sözleşmeden kaynaklandığına göre davalıya husumet düşer. Mahkemece bu doğrultuda tarafların tüm delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

    Yine taraflar arasında 16.01.2009 tarihli ve "06.08.2008 tarihli Satış Sözleşmesine İLAVE" başlıklı belgenin imzalandığı, anılan belgenin 2. maddesinde ise " Sözleşmenin IV ana maddesinin 7. bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: "taraflar her türlü yükümlülüklerini yerine getirdiği, yasa ve sözleşmeden doğan prosedürlerin hepsi tamamlandığı halde taraflardan herhangi biri sözleşmeden vazgeçer ise veya sorumluluklarını yerine getirmez ise sözleşmeden vazgeçen taraf diğer tarafa o tarihe kadar ödenilmiş meblağın %15 i kadar ceza ödeyecektir. Eğer alıcı vazeçtiyse satıcı %15 cezayı kestikten sonra bakiye miktarı 90 gün içinde alıcıya iade edecektir." düzenlemesinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmazların satışının kanun gereği resmi şekle tabi olduğu bu şekle uyulmadan yapılan sözleşmelerin geçersiz sayılacağı tartışmasızdır. Geçersiz sözleşme gereğince, taraflar aldıklarını iade etmek yükümlülüğündedir....

      Hal böyle olunca, davacıların sözleşmeden kaynaklanan tazminat istemi için aktif husumet ehliyetleri bulunup bulunmadığı tartışılmak zorundadır. Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek eksik incelemeye dayalı karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 52,80 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        İnceleme konusu karar, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkin olup, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından karar verildiğinden ve yukarıda sözü edilen Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun işbölümü kararına göre, belirgin biçimde Dairemizin inceleme alanı dışında kalmakta ve kararı veren mahkemenin sıfatına, nitelendirmesine ve sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, geçersiz sözleşmeden kaynaklanan (sebepsiz zenginleşmeden) (TBK 77 ila 82) menfi tespit taleplerinin temyiz incelemesi Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz incelemesi Dairemizin görevine girmeyip Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin görevine girdiğinden, temyiz incelemesini yapacak Dairenin belirlenmesi için dava dosyasının 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 6644 sayılı Kanun ile değişik 60/2. maddesi gereğince Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 05.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Hukuk Dairesinin temyiz inceleme görevi; kararı veren mahkemenin sıfatına, nitelendirmesine ve sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, geçersiz sözleşmeden kaynaklanan (sebepsiz zenginleşmeden) (TBK. m. 77 ila 82) davalar sonucu verilen hüküm ve kararlara, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin temyiz inceleme görevinin ise; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlara ilişkin olduğu belirlenmiştir. Davanın açıklanan bu niteliğine göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla, 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 24.06..2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/81 Esas KARAR NO : 2018/129 DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 08/02/2018 KARAR TARİHİ: 08/03/2018 Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili tarafından mahkememize verilen dilekçede özetle; ... tarihinde davalı ... şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile teminat altına alınan ... plakalı aracın yaptığı kaza neticesinde müvekkilinin uğradığı maluliyete ilişkin 100,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müvekkiline ödenmesini talep etmiştir. Davacı vekili davalı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını belirterek davadan feragat ettiğine dair bilahere dilekçe sunmuş vekaletnamesinde de bu yönde yetkisinin olduğu görülmüştür. Davalı ... şirketi vekili tarfından mahkememize davacı taraftan yargılama gideri vekalet ücreti talepleri olmadığı yönünde dilekçe sunulmuştur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 35 parseldeki 5 ve 14 parseldeki 6 nolu bağımsız bölümün davalılar tarafından hileli yollarla iradesi yanıltılarak yaptırılan ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile eşit paylarda adlarına tescili sağladıklarını, sözleşmeden kaynaklanan edimlerini de yerine getirmediklerini ileri sürerek, sözleşmenin iptali suretiyle tapu iptali ve tescil ile tazminat isteklerinde bulunmuştur. Davalılar, iddiaların yersiz olduğunu, davacının iradesine uygun olarak sözleşme yapıldığını, yükümlülüklerini yerine getirdiklerini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, hile iddialarının kanıtlanamadığı ancak davalıların sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediklerinin belirlendiği gerekçesiyle sözleşmenin feshi ile tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir....

                K A R A R Davacı şirket, yapım ve satışını üstlendiği 410 nolu parselde kayıtlı taşınmazın zemin katını teşkil eden bağımsız bölüm için 28.10.2009'da davalı ile “işyeri protokol ve satış sözleşmesi” imzaladıklarını, davalının aynı gün banka hesaplarına dükkan bedeli şerhi ile 20.000,00 TL yatırdığını, sözleşmenin 6. maddesinde “taraflardan biri sözleşmeden vazgeçtiği takdirde satış bedelinin % 10'u üzerinden cezai şart ödemeyi kabul eder” hükmünün düzenlendiğini, davalının Gelibolu Noterliği'nin 12.12.2009'da tebliğ edilen ihtarnamesiyle sözleşmeden caydığını ileri sürerek, satış bedelinin % 10'u olan 33.000,00 TL nın ihtarnamenin tebliğ tarihinden avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, haricen yapılan satış işleminin geçersiz olduğunu ileri sürerek davanın reddini dilemiştir....

                  TBK m.72 uyarınca tazminat istemi zarar görenin zararı öğrendiği tarihten itibaren 2 yıllık sürenin geçmesi ile zamanaşımına uğradığını, taraflar arasındaki sözleşme müvekkil şirket tarafından haklı nedenle fesh edildiğini bu nedenle ve kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacıların tazminat talep etme hak ve yetkisi olmadığını, sözleşme davacılardan kaynaklanan nedenlerle feshediliği için 12.2 mad. hükmü uygulanmadığını ve müvekkil stoklarını davacılara iade etmediğini, açıklanan haklı ve yasal nedenlerle haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Taraflar arasındaki iddia ve savunmalardan taraflar arasında İzmir ... Asliye Ticaret Mahmesi'nin .......

                    GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ İDDİANIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı ile arasında yapılan 31.01.2016 tarihli protokol ile .... şase nolu makinenin satışı için tarafların anlaştıklarını, bu anlaşmaya göre 5 adet senet verildiğini, ancak sözkonusu makinenin davalı adına tescilli olmadığını, aracın kayıtlı olması gereken ziraat odasında kaydının bulunmadığı, davalı tarafın maliki olmadığı makineyi sahibiymiş gibi hareket ederek satış sözleşmesine konu ettiğini ve adi yazılı sözleşme ile müvekkiline makineyi sattığını, geçersiz sözleşmeden kaynaklanan davalı uhdesinde yer alan senetlerin iptaline, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMANIN ÖZETİ Davalı vekili, ticaret mahkemesinin görevli olmadığını, geçersiz sözleşmeye dayalı senet iptali davası açamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu