Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348. maddesi “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet sözleşmesinde her iki taraf, sözleşmesinin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını şart edebilirler. Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise caizdir. İşçi, sözleşmesinin yapıldığı zamanda ......
Rekabet etmeme borcu ise, ancak iş sözleşmesi taraflarının açıkça kararlaştırmaları halinde ortaya çıkar. Bundan başka, iş görme ve sadakat borçlarının yerine getirilmesi sadece sözleşmenin yürürlüğü sırasında söz konusudur. Buna karşılık BK’nunda düzenlenmiş olan rekabet etmeme borcu ise iş sözleşmesinden sonraki süre içinde yerine getirilir. Rekabet etmeme yükümüne ilişkin sözleşmenin yazılı şekilde yapılması, iş ve süre ile sınırlandırılmış olması, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye sokmaması ve işçinin reşit olması gerekir. İş sözleşmesi devam ederken, işçinin rekabet sayılacak davranışları ise “doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olup ”İş Kanunu’nun 25/II-e kapsamına girer ve işveren için haklı fesih nedeni oluşturur....
İşçinin bizatihi hizmet sözleşmesinden ve buna bağlı olarak oluşan iş (hizmet) ilişkisinden kaynaklanan rekabet etmeme ve işverene ait sırları saklama yükümlülüğü, TBK’nın 396. maddesinde tanımlanan ve kanundan kaynaklanan işçinin özen ve sadakat borcu ile ilişkili olup TBK’nın 444. maddesinde tanımı yapılan ve taraf iradesine bağlı olarak ortaya çıkan rekabet etmeme taahhüdü (rekabet yasağı) ise, açıklanan bu karakteri nedeniyle, işçinin kanundan kaynaklanan özen ve sadakat yükümlülüğünün bir devamı yahut işçinin bu borcunun, sözleşme sona erdikten sonra da devamına olanak sağlayan bir düzenleme niteliğinde değildir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili vermiş olduğu istinaf başvuru dilekçesi ile; yerel mahkemenin rekabet yasağı sözleşmesini imzalamış olmasının işçi aleyhine cezai şartı mutlak ödemesi sonucu doğurmayacağı, davalının ticari sır sayılacak bilgiye sahip olmaması ile müvekkil şirketin davalının davranışı nedeni ile zarar görmediği ve davalının anayasal bir hak olan çalışma hürriyeti gereğince dava dışı şirketlerde çalıştığı gerekçesinin yerinde olmadığını, hukuka ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DEĞERLENDİRME: Dava, rekabet yasağından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir....
şirket arasında yapılan sözleşmede müvekkiline okutulmadığını sadece paraf attırılarak imzalatıldığını, müvekkilinin rekabet yasağından bilgisi olmadığını arabuluculuk görüşmelerinde haberinin olduğunu, işçiye okutulmadan imzalatılan bu sözleşme genel işlem koşullarının dışına çıkılarak aydınlatma ve bilgilendirme yapılmadan imzalattırılan bir sözleşme olması nedeni ile rekabet yasağı hükmü geçerli sayılmaması gerektiğini, rekabet yasağının kararlaştırılabilmesi için, iş sözleşmesinin işçiye işverenin bazı sırlarını öğrenme imkânını vermesi gerektiğini, müvekkilinin eksper uzmanı olarak çalıştığını, davacı şirketin müşteri çevresi ve iş sırlarına ulaşma imkanının bulunmadığını, BK 444 2.fıkrası son cümlesinde geçen bu bilgiler kullanıldığında işverene önemli derece de zarar vermesi gerekmektedir hükmünün geçerli olduğunu ancak , bir zarar oluşturmasının mümkün olmadığını, ortada bir zarar bulunmadığını ve doğabilecek zarardan da bulunmadığını bu nedenle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun...
şirket arasında yapılan sözleşmede müvekkiline okutulmadığını sadece paraf attırılarak imzalatıldığını, müvekkilinin rekabet yasağından bilgisi olmadığını arabuluculuk görüşmelerinde haberinin olduğunu, işçiye okutulmadan imzalatılan bu sözleşme genel işlem koşullarının dışına çıkılarak aydınlatma ve bilgilendirme yapılmadan imzalattırılan bir sözleşme olması nedeni ile rekabet yasağı hükmü geçerli sayılmaması gerektiğini, rekabet yasağının kararlaştırılabilmesi için, iş sözleşmesinin işçiye işverenin bazı sırlarını öğrenme imkânını vermesi gerektiğini, müvekkilinin eksper uzmanı olarak çalıştığını, davacı şirketin müşteri çevresi ve iş sırlarına ulaşma imkanının bulunmadığını, BK 444 2.fıkrası son cümlesinde geçen bu bilgiler kullanıldığında işverene önemli derece de zarar vermesi gerekmektedir hükmünün geçerli olduğunu ancak , bir zarar oluşturmasının mümkün olmadığını, ortada bir zarar bulunmadığını ve doğabilecek zarardan da bulunmadığını bu nedenle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun...
talep ve dava etmiştir....
İşçinin bizatihi hizmet sözleşmesinden ve buna bağlı olarak oluşan iş (hizmet) ilişkisinden kaynaklanan rekabet etmeme ve işverene ait sırları saklama yükümlülüğü, TBK’nın 396. maddesinde tanımlanan ve kanundan kaynaklanan işçinin özen ve sadakat borcu ile ilişkili olup TBK’nın 444. maddesinde tanımı yapılan ve taraf iradesine bağlı olarak ortaya çıkan rekabet etmeme taahhüdü (rekabet yasağı) ise, açıklanan bu karakteri nedeniyle, işçinin kanundan kaynaklanan özen ve sadakat yükümlülüğünün bir devamı yahut işçinin bu borcunun, sözleşme sona erdikten sonra da devamına olanak sağlayan bir düzenleme niteliğinde değildir....
İşçinin bizatihi hizmet sözleşmesinden ve buna bağlı olarak oluşan iş (hizmet) ilişkisinden kaynaklanan rekabet etmeme ve işverene ait sırları saklama yükümlülüğü, TBK’nın 396. maddesinde tanımlanan ve kanundan kaynaklanan işçinin özen ve sadakat borcu ile ilişkili olup TBK’nın 444. maddesinde tanımı yapılan ve taraf iradesine bağlı olarak ortaya çıkan rekabet etmeme taahhüdü (rekabet yasağı) ise, açıklanan bu karakteri nedeniyle, işçinin kanundan kaynaklanan özen ve sadakat yükümlülüğünün bir devamı yahut işçinin bu borcunun, sözleşme sona erdikten sonra da devamına olanak sağlayan bir düzenleme niteliğinde değildir....
İşçinin bizatihi hizmet sözleşmesinden ve buna bağlı olarak oluşan iş (hizmet) ilişkisinden kaynaklanan rekabet etmeme ve işverene ait sırları saklama yükümlülüğü, TBK’nın 396. maddesinde tanımlanan ve kanundan kaynaklanan işçinin özen ve sadakat borcu ile ilişkili olup TBK’nın 444. maddesinde tanımı yapılan ve taraf iradesine bağlı olarak ortaya çıkan rekabet etmeme taahhüdü (rekabet yasağı) ise, açıklanan bu karakteri nedeniyle, işçinin kanundan kaynaklanan özen ve sadakat yükümlülüğünün bir devamı yahut işçinin bu borcunun, sözleşme sona erdikten sonra da devamına olanak sağlayan bir düzenleme niteliğinde değildir....