Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sokak No:13C Mamak/ANKARA adresinde bulunan dükkan kararın kesinleşmesinden itibaren 2 ay içerisinde davalı tarafça satılarak satış bedelinin tamamı davalı tarafından davacıya satış günü ödenecektir, birbirimizden kendimiz için karşılıklı maddi, manevi tazminat ve nafaka istemiyoruz, eşyalarımızı ayırdık, birbirimizde hak ve alacağımız kalmamıştır, müşterek mülkümüz bulunmamaktadır, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacaklar, eşya alacağı ve ziynet alacağı da dahil olmak üzere boşanmadan sonra birbirimizden her ne suretle olursa olsun maddi bir talepte bulunmayacağız, boşanmaya karar verilsin, kişisel ilişki mahkemece düzenlensin, yargılama gideri istemiyoruz" şeklinde beyanda bulunmuşlardır....

Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2004 yılında anlaşmalı boşandıklarını, müvekkilinin, 10.000,00 TL iştirak nafakası, 12.000,00 TL yoksulluk nafakası olmak üzere toplam 22.000,00 TL nafaka ödemesi hususunda anlaştıklarını, buna yönelik olarak aralarında ek protokol düzenlediklerini ancak çocuk için ödenecek nafakanın mahkemeye sunulan anlaşmalı boşanma protokolünde ayrıca dile getirilmediğini, anlaşmalı boşanma protokolünde 22.000,00 TL'nin yoksulluk nafakası olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını ve mahkemece bu yönünde hüküm kurulduğunu, çocuğun yaklaşık bir yıldır müvekkilinin yanında kaldığını, tüm ihtiyaçlarını müvekkilinin karşıladığını belirterek; davalıya müşterek çocuk için ödenen nafakaların...

    Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesi dilekçesinde özetle; yerel mahkemece anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiğini ve protokol imzaladıklarını, ancak anlaşmalı boşanmadan vazgeçtiğini, davanın çekişmeli boşanmaya dönüştürülmesini talep ettiğini, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2012/14467 Esas, 2012/31520 Karar sayılı kararında "...Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, davacının bu yöndeki irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Böyle bir durumda davaya, çekişmeli olarak devam edilmesi, buna bağlı olarak taraflara delil göstermeleri için imkan tanınması, göstermeleri halinde delillerinin toplanması ve kanunda yer alan boşanma sebebinin gerçekleşip' gerçekleşmediği saptanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir....

    ASHM'nin 2016/404 E. - 2019/71 K.sayılı ilamı ile de, şantaj ve tehditten ceza alan eski eşin kadına 5.000 TL manevi tazminat ödemekle mahkum edildiği, tüm bu dosyalar, dinlenen tanık ifadeleri ile kadının tehdit ve korku ile anlaşmalı boşanma protokolünü imzaladığı anlaşıldığından protokolün 2,5,6,7,9 maddelerinin iptali ile davacının katılma alacağı talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Tarafların 19/08/1999 tarihinde evlendikleri, Gebze 1....

    Davalı erkek kararın kendisine tebliğ edildiği gün mahkeme kalemine verdiği aynı tarihli dilekçe ile anlaşmalı boşanmadan vazgeçtiğini, şini ve çocuklarını sevdiğini, bir anlık kızgınlık ve öfke ile beyanda bulunduğunu bildiren dilekçe verdiği anlaşılmıştır. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin boşanmanın mali sonuçları ve gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli boşanma olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple, ilk derece mahkemesince taraflara vakıalarını bildirmesi için süre verilmeli, dilekçeler teatisi aşaması tamamlanarak ön inceleme ve tahkikat duruşması icra edilerek gösterdikleri takdirde deliller toplanarak sonucu uyarınca karar verilmesi, taraflarca davadan vazgeçilmesi yada feragat edilmesi halinde de bu doğrultuda yeniden hüküm oluşturmak gerekmektedir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan Kaynaklı Maddi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 492 sayılı Harçlar Kanununda ve bu kanuna ekli “Yargı Harçları” başlıklı (1) sayılı tarifede, 4.6.2008 tarihinde kabul edilen 5766 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gereğince; harca tabi davalarda kanunun yürürlüğe girdiği 6.6.2008 tarihinden sonra yapılan temyiz başvurularından; Temyiz başvuru harcının ve kararda gösterilen ilam harcının dörtte birinin (maktu harca tabi davalarda maktu harcın tamamı) temyiz peşin harcı olarak alınması (1 sayılı Tarife III /e bendi) zorunludur. Davalı erkekten temyiz edilen maddi tazminata yönelik 480 TL. temyiz nispi harcın alınmadığı görülmektedir....

      Anlaşmalı boşanmadan kararından sonra hangi gerekçeyle olursa olsun taraflardan birinin bu beyanından dönmesi hâlinde, davanın çekişmeli boşanmaya döneceğine ilişkin görüşün yasal dayanağı bulunmamaktadır. Diğer yandan, taraflar karardan sonra velâyet ve nafaka gibi ayrı dava konusu olabilecek hususlarda anlaşmadan vazgeçtiğini bildirmesi hâlinde de çekişmeli boşanmadan bahsedilemeyecektir. Zira bu hususların boşanma kararı kesinleştikten sonra her zaman yeni bir dava konusu olabileceği izahtan varestedir. Sonuç itibariyle TMK 166/3. maddesi gereğince anlaşmalı boşanma kararı verildikten sonra tarafların ancak irade fesadı hâllerinin varlığı iddiasıyla kararın bozulmasını isteyebileceği, bu durumda da öncelikle hadise hâlinde irade fesadı olup olmadığının tespitinden sonra bunun sonucuna göre anlaşmalı boşanmadan dönülebileceği, kararın bu gerekçelerle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun bozma gerekçelerine katılmıyorum....

        Somut olayda, tarafların anlaşmalı olarak Afşin Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/992 Esas, 2015/14 Karar sayılı kararı ile boşandıkları,erkeğin kadına karşı anlaşmalı boşanma davası açtığı, ekinde taraflarca imzalanmış 02.12.2014 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün sunulduğu, bu protokolde boşanma, nafaka, tazminat ve velayet konularıyla beraber "Eşler kendilerine ait eşyaları alacaktır.’’ hükmüne yer verildiği, kadının da dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde protokolde yazılı tüm hususlarda anlaştıklarını beyan ettiği, 13.01.2015 tarihli yargılama oturumunda tarafların birbirlerinden hiçbir talebi bulunmadığını beyan ettikleri, boşanma hükmünde de "Tarafların anlaşmaları gereği birbirlerinden nafaka ve tazminat konusunda talepleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına" karar verildiği anlaşılmaktadır. TMK'nın 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanma kararı için; eşlerin boşanma ve boşanmanın eki niteliğindeki hususlarda anlaşmış olmaları gerekir....

          Davalı ..., davalı eşi ile anlaşmalı boşanmalarına rağmen boşanmadan önceki iki yıl ayrı yaşadıklarını, dava konusu evi boşanma tazminatı olarak verdiğini, davacı aleyhine açılan ceza davasının devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., eşinden kendisini aldattığı için boşandığını, dava konusu taşınmazı da tazminat alacakları için aldığını, boşandığı tarihte eşinin durumunun iyi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

            KARAR Davacı, davalı ile anlaşmalı boşanmak amacıyla aralarında protokol düzenlediklerini, davalının anlaşmalı boşanmadan vazgeçtiğini, boşanma davasının çekişmeli görülmeye başlandığını, protokolde tespit edilmiş ve tanık huzurunda imzalanıp kabul edilmiş hediye ve borç ödemelerinin tamamını talep ettiğini, protokolün özellikle 1. maddesindeki 78 gram 6 adet bilezik ve 10 adet çeyrek altının iadesini, olmadığı takdirde bedelini, protokolün 2. maddesinde kabul edilmiş olan 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

              UYAP Entegrasyonu