WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bölge adliye mahkemesince, yapılan istinaf incelemesi sonucunda; sözleşme ve yasa hükümüne göre, davalının söz konusu tazminat ve cezai şarttan sorumlu tutulabilmesi için akdin idarece feshedilmiş olmasının tek şart olmadığı, haklı bir feshin varlığının da şart olduğu, idarenin kira bedeli ile yan giderler ödenmediğinden bahisle kira akdini feshinin haksız oluduğu gerekçesiyle davalının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına; davanın kısmen kabulü ile kira alacağı ve buna dair gecikme zammı talebinin kabulüne, sözleşmenin feshinden kaynaklı cari yıl kira bedeli tutarında tazminat ve tahliyeye kadar geçen her gün için talep edilen cezai şart bedeli taleplerinin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. 6110 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 26. maddesi yargılamaya hakim olan ilkelerden taleple bağlılık ilkesini düzenlemektedir....

    Müdürlüğü aleyhine 19/12/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 20/03/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur. Dosya kapsamından, davacı ile davalı arasında iş akdi olduğu ve davaya konu olayın da akdin feshinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun1. maddesine göre, iş mahkemesi İş Kanunu hükümlerine göre işçi sayılanlar ile işveren arasındaki her türlü uyuşmazlıkları çözümlemekle görevlidir. Şu durumda, davanın iş mahkemesi tarafından görülmesi gerekir....

      Mahkemece, davanın kabulüne, 9.080,20 TL kira alacağının 26.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 8.530,00 TL cezai tazminat alacağının ise sözleşmenin fesih tarihi olan 10.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, kira sözleşmesinin feshinden kaynaklı bir yıllık kira bedeli ve tazminat alacağına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davacı ile davalı idare arasında, 2886 Sayılı Yasa hükümlerine göre düzenlenen 26.01.2007 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesine ilişkin uyuşmazlık bulunmamaktadır....

        Davalı vekili, derdestlik itirazı ve zamanaşımı definde bulunmuş, akdin haklı nedenle feshinden sonraki dönem için komisyon alacağından bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmenin Kasım 1994 tarihi itibari ile sona erdiği, davacının fesihten sonraki dönem için komisyon alacağı talep ettiği, fesih sonrası dönem için davacının davalıyı temsilen sigorta poliçesi düzenlemesi sözkonusu olmadığı gibi, bu yönde bir iddianın da bulunmadığı, bu kapsamda akdin feshinden sonraki bir dönem için var olmayan bir acentelik ilişkisi, düzenlenmeyen poliçelere yönelik komisyon ücretlerinin sırf taraflar arasındaki münfesih sözleşme hükmüne dayanarak aylık sabit bir rakam üzerinden istenmesinin mümkün olmadığı, ayrıca taraflar arasında görülen ... 6....

          ettiğini, tüm bu açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere; - 1.000,00 TL Kıdem Tazminatı (akdin feshinden - en yüksek faizle) - 1000,00 TL Fazla Mesai Ücreti (akdin feshinden - en yüksek faizle) - 500,00 TL Yıllık îzin Ücreti (akdin feshinden - en yüksek faizle) - 1.000,00 TL Sendikal Tazminat Alacağı (akdin feshinden - en yüksek faizle) - 500,00 TL Ödenmeyen Ücret Alacağı (akdin feshinden - en yüksek faizle) Olmak üzere toplam 4.000,00TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir....

          Öte yandan 2001/83 esas sayılı davadaki tazminat talebinden davacının ileride dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla atiye terk ettiğinin anlaşılmasına ve yeni bir dava ile talepte bulunulmasının mümkün olmasına göre davalının kesin hüküm itirazı da yerinde bulunmamıştır. Ancak davalı taraf haksız fesihten doğan tazminat yönünden temerrüde düşürülmemiştir. Bu nedenle hükmolunan tazminata dava tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekirken akdin feshinden itibaren faize karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HUMK.nun 438/7.maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....

            Davada, sadece sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespiti talep edilmiş olup bunun yanında alacak, tazminat gibi bir istem bulunmamaktadır. Yanlar arasındaki eser sözleşmesi bedel karşılığı düzenlendiğinden tek taraflı irade beyanı ile sona erdirilebilir ve bu beyanın karşı tarafa ulaşması ile hukuki sonuçlarını doğurur. Akit serbestisinin geçerli olduğu hukuk sistemimizde tarafların akdin feshini engelleyecek ve karşı tarafın sözleşmenin devamını kabule zorlayacak bir düzenleme bulunmamaktadır. Davacının açacağı ve sözleşmenin feshinden doğan alacak, tazminat gibi davalarda feshin haksızlığı tartışılacağından, müstakil bir davada feshin haksızlığının tespitini istemekte hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu sebeple dava şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu işin esası incelenerek kabul kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur....

              Yapılan müzakeresi sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan T4na ait iş yerinde yüklenici şirketler bünyesinde ve en son diğer davalıya ait iş yerinde 01/02/2014 tarihinden akdin haklı bir neden bulunmaksızın sonlandırıldığı 07/02/2017 tarihine kadar aralıksız işçi olarak çalıştığını, kendisine feshe bağlı herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığı gibi çalışma döneminden kaynaklı yıllık izin ücreti alacağı bulunduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 4.000,00 TL kıdem tazminatı, 2.000,00 TL ihbar tazminatı, 1.500,00 TL yıllık izin ücreti alacağının faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 14/04/2021 tarihli ıslah dilekçesi doğrultusunda talebini arttırmıştır....

              "İçtihat Metni" K A R A R Dava dosyası her ne kadar davacı vekilinin temyizi üzerine, temyiz incelenmesi için dairemize gönderilmiş ise de; 1- Davacının işsizlik ödeneğini almak için Türkiye İş Kurumuna başvurup başvurmadığı hususunun merciinden araştırılarak, bu araştımaya ilişkin belgenin dosyaya eklenmesi, 2- Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 2015/8 sayılı İş Bölümü Kararı gereğince Davaya konu “İş Akdinin Haksız Feshinden Kaynaklı Maddi ve Manevi Tazminat istemlerinin” temyiz incelemesinin 22. Hukuk Dairesine ait olması nedeniyle dosyanın noksan ikmalinden sonra, dairesine gönderilmek üzere, Dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 15.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                BK’nın 106. maddesinde borçlunun temerrüde düşmesi halinde alacaklıya tanınan akdin feshi imkânı kullanılmıştır. Akdin feshini tercih eden yani seçimini fesih yolunda kullanan alacaklının akdin feshinden vazgeçerek akdin ifasını veya ifadan vazgeçip akdin ifa edilmemesinden mütevellit zararını talep haklarını kullanma imkânı yoktur. Esasen verilen 01.05.2007 tarihli ıslah dilekçesinde akdin feshi isteminden vazgeçildiği de belirtilmemiştir. Ayrıca davada, davacı arsa sahibine verilmesi gereken dairelerin bedelinin ödetilmesine ilişkin bir istemde de bulunulmamıştır. Bu nedenle mahkemenin kararı BK’nın 106 ve 108. maddelerine aykırı olduğu gibi HUMK’nın 74. maddesinde ifadesini bulan talepten fazlaya hükmedilemeyeceği kuralına da aykırıdır....

                  UYAP Entegrasyonu