Sonuç olarak, İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar oluşmadan açılacak alacak veya tazminat davalarına dayanılarak borçlu (davalı) olduğu iddia edilen kişilerin alacak veya tazminat hakkının doğum tarihine yakın tarihlerde 3. kişilerle yaptıkları hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptaline ilişkin açılan davaların yasal dayanağı yoktur. B.K nun 18. maddesi yeterli ve bu davaların yasal dayanağı değildir. Ayrıca, davacının iptal davasını açtığı anda dava açmakta hukuki yararı oluşmamıştır. Alt yapısı olmadan bu yönde verilecek kararın icra takibi yönünden uygulanması ve yerine getirilmesi de mümkün değildir. Bu şekilde açılmış bir davanın kabulü, borçlu ile 3. kişinin zararına yol açabileceğinden davanın reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 18/01/2010...
D.. ve Garanti Bankası A.Ş. haklarında tazminat isteminin reddine ilişkin verilen karara yönelik temyiz incelemesi sonunda; Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere, yapılan yargılama ve uygulamada isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün İİK.’nun 366. maddesi uyarınca ONANMASINA, Sanık Garanti Bankası A.Ş. hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan dolayı kurulan hükme yönelik temyiz incelemesi sonunda; Tüzel kişiler hakkında cezalandırma istemiyle yapılan şikayetlerde yetkilisinin ismen belirtilmesi zorunlu olup, dilekçede şirket yetkilisinin ismen gösterilmemesi halinde İİK'nun 345.maddesi uyarınca davanın reddi yerine beraatine karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, ancak bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasından "... sanıklardan Garanti Bankası A.Ş.'nin beraatine ..." kısmı çıkarılarak yerine "......
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dıravacı mirasçıları vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacılar vekili, davalılar ... ve ... aleyhine açtıkları maddi-manevi tazminat davası sonucunda hükmedilen tazminat alacağının tahsilini engellemek amacıyla, borçlu davalıların taşınmazlarını muvazaalı bir şekilde, alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla bu durumu bilen davalılar ... ve ...'a devrettiklerini belirterek, İİK 280 vd. maddeleri uyarınca tasarrufun iptalini talep etmiş, 29.09.2014 havale tarihli dilekçe ile dava konusu tasarrufların BK 19. maddesinde düzenlenen muvazaa sebebiyle, olmadığı takdirde İİK 280. madde gereğince iptalini talep etmiştir. Davalılar ..., ... ve ..., davanın reddini savunmuşlardır....
in ayrı ayrı beraatlerine, İİK'nun 89/4.maddesi gereğince talep edilen tazminatın reddine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının onama ve bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla belgeler okunarak, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Gerçeğe aykırı olmakla beyanda bulunma suçuna yönelik kurulan hükmün temyiz incelemesi sonunda; Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere, yapılan yargılama ve uygulamada isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün İİK.’nun 366. maddesi uyarınca istem gibi ONANMASINA, Tazminat istemine yönelik hükmün temyiz incelemesi sonunda ise; Hükmün esasını oluşturan ve tefhimle geçerlilik kazanan kısa kararda tazminat ve vekalet ücreti hakkında karar verilmediği halde, gerekçeli kararda yer verilmek suretiyle hükmün karıştırılması, Kabule göre de; İİK'nun 89/4.maddesindeki...
Yetkilileri sanıklar ... ve ...’ın ayrı ayrı beraatlerine, haklarında İİK’nun 89/4.maddesi gereğince talep edilen tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının onama istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçuna yönelik kurulan hükmün temyiz incelemesi sonucunda; Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere, yapılan yargılama ve uygulamada isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün İİK.’nun 366. maddesi uyarınca istem gibi ONANMASINA, Tazminat istemine yönelik hükmün temyiz incelemesi sonucunda ise; İİK’nun 89/4.maddesine göre “Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini tetkik merciinde ispat ederek...
Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2018/731 esas Ve 2020/510 karar sayılı dosyası değerlendirildiğinde; Fadime Kıyak'ın çöp atmak amacıyla evden çıktığı sırada davalı T5 kullanmakta olduğu 34 XX 411 plakalı aracın çarpması sonucu yaralanarak götürüldüğü Aydın Devlet Hastanesinde 23/09/2018 tarihinde öldüğü, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 27/02/2020 tarihli raporunda, sanığın meydana gelen olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile tali kusurlu olduğu, müteveffa yaya Fadime Kıyak'ın meydana gelen olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile asli kusurlu olduğunun tespit edildiği sabit olmakla İİK un 258 inci maddesi uyarınca mevcut delillerle davacıların manevi tazminat yönünden haklılıklarının yaklaşık da olsa ispat şartının gerçekleşmiş sayılayacağı anlaşıldığından; ilk derece mahkemesince manevi tazminat yönünden ihtiyati haciz isteminin, belirli bir teminat karşılığı kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi isabetsiz...
333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatıranlara iadesine, Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 15.627,39 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, Dair Taraf vekillerini yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2021...
Sulh Ceza Mahkemesinin 13/10/2010 tarihli ve 2010/772 esas, 2010/894 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1. maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı kanunun 191/6. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın infazını takiben İstanbul Anadolu 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 05/10/2018 tarihli ve 2010/772 esas, 2010/894 sayılı kararı ile, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davrandığı gerekçesiyle 5237 sayılı Kanun’un 191/5. maddesi gereğince kamu davasının düşürülmesine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Bu durumda, davacılar tarafından 2004 Sayılı İİK un 257. maddesi uyarınca muaccel bir alacaklarının bulunduğu ispatlandığı gibi, 258. maddesi uyarınca mevcut delillerle haklılığının yaklaşık da olsa ispat şartının gerçekleşmiş sayılayacağı anlaşıldığından; ilk derece mahkemesince davacının ihtiyati haciz isteminin, takdiren belirli bir teminat karşılığı davalılar adına kayıtlı araçlar ve taşınmazlar bakımından olmak üzere kabulüne karar verilmesi gerekirken, tümden reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde bulunmuştur. Öte yandan, manevi tazminat isteminde zararın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince kısmi ve belirsiz alacak davası olarak açılmaya elverişli değildir....