Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar....

    Ancak Yargıtay’ ın kökleşmiş içtihatları çerçevesinde ölüm halinde manevi tazminat davasının davacıları sadece ölene kan ya da sıhrî hısımlık bağı ile bağlı olanlar değildir. Burada önemli olan, yakınlığın Aile Hukuku çerçevesinde hukuksal bir yakınlık değil, duygusal bir yakınlık olmasıdır. Bu duruma göre, ölen işçinin eşi, çocukları, ana babası ve kardeşleri böyle bir davada davacı sıfatını taşıyabilecekleri gibi; nişanlı, evlatlık ve diğer yakınları da davacı olabilirler. Kardeşin manevi tazminat isteminde bulunabilmesi için mutlaka ana-baba bir kardeş olması bir koşul değildir. Sadece baba bir, ya da sadece ana bir kardeş de, diğer koşulları varsa manevi tazminat isteminde bulunabilir. Dolayısıyla manevi tazminat isteminde bulunabilecekler bir genel kuralla belirlenmeyip her somut olayda o olayın özelliğine göre saptanırlar. Manevi tazminat isteminin temel koşulu, ölen kişi ile davacı arasındaki ilişkinin manevi acı ve elem duymasına yeterli ölçüde bulunmasıdır....

      Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

        Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

          Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

            Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

              Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

                Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu'nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu'nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....

                  Davacı vekili 05.11.2015 havale tarihli dilekçe ile talep ettikleri 30.000,00 TL’lik tazminatın,maddi tazminat yönünden ... için 5.906,70 TL, ... için 500,00 TL, manevi tazminat yönünden ... için 10.000,00 TL, ... için 13.593,30 TL olarak bildirmiştir. Davalı vekili; müvekkilinin olayda kusurunun bulunmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre;maddi tazminat davası yönünden; Davalı ...' ün ZMMS sigortacısı ihbar olunan ... Sigorta A.Ş. tarafından maddi tazminat davacılara ödendiğinden ve bu itibarla taraflar sulh olduklarından; HMK' nın 315/1 maddesi gereğince sulh nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davası yönünden; Davacılardan ...'in manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...'...

                    yönünden manevi tazminat talebinin reddine, diğer davalılar için manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 2.500 TL manevi tazminatın davalı ...’dan, 5.000 TL manevi tazminatın davalı ...’den tahsiline dair verilen hükmün davalılar ... ve ... tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 10.5.2012 gün ve 2011/6788-2012/6031 karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamam sonucunda davanın kısmen kabulü ile maddi tazminat taleplerinin reddine, davalı ... yönünden manevi tazminat talebinin reddine, diğer davalılar için manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 750 TL manevi tazminatın davalı ...’dan, 2.250 TL manevi tazminatın davalı ...’den tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu