Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, davalılar yönünden, maddi tazminata ilişkin faiz başlangıcının kaza tarihinden itibaren olması gerekir. Davalı ... ise, kazaya karışan ve davacının zarara uğramasına neden olan aracın trafik sigortacısı olup 2918 sayılı KTK'nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları'nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt tarihinden itibaren faizden sorumlu olduğunun kabulü gerekir....

    Aile Mahkemesinin 2009/1008-2011/1000 Esas Karar sayılı ilamı ile hüküm altına alınan manevi tazminat tutarı ile tahsilde tekerrür olmamak üzere...” cümlesinin eklenmesine, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/05/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY YAZISI Dava, davacı ile evli olduğunu bildiği davacının eşi ile davalının duygusal ve cinsel ilişkiye girmek suretiyle davacı eşinin kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiası ile davalı hakkında açılan tazminat davasıdır. Davalı ile davacının eşi arasındaki duygusal ve cinsel ilişki, davacı yönünden Türk Medeni Kanunu'nda boşanma nedeni olarak kabul edilen "zina" fiilini oluşturur....

      Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 14/06/2018 gününde adli yardım talepli olarak verilen dilekçe ile haksız eylem nedeni ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece adli yardım talebi reddedilerek yapılan yargılama sonunda; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen 25/12/2018 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelmede; davacı tarafın istinaf talebinin yalnızca vekâlet ücretine ilişkin hüküm yönünden HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile kararın düzeltilmesine dair verilen 30/04/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

        Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının 07/01/2002 tarihinde davalıya ait engel, korkuluk, ikaz levhası bulunmayan direğe çıktığını, akıma kapılarak direkten düştüğünü, daha önce maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, bunun ek dava olduğunu, davacının maluliyet durumunun o dava dosyasındaki rapor ile anlaşıldığını, bakıcı gideri ücretinin ödenmesi gerektiğini, fazlaya ilişkin hakların saklı olduğunu belirterek, 100.000.00.- TL bakıcı giderinin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın zamanaşımına uğradığını, esastan da reddi gerektiğini belirtmiştir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan bakıcı gideri zararın ödetilmesi istemine ilişkindir....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vd. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vdl. aleyhine 16/03/2010 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen 06/10/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararların ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar,.......

            Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile geçici iş göremezlik zararı 9.000,00 TL'nin 1.440,40 TL'sinin haksız fiil tarihinden 7.559,60 TL'sinin ise ıslah tarihinden itibaren, hastane ve tedavi giderleri toplamı 8.959,64 TL'nin haksız fiil tarihinden itibaren, davacının hasar zararı tazminatı 666,70 TL'nin 250,00 TL'sinin haksız fiil tarihinden 416,70 TL'sinin ise ıslah tarihinden, 3.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davalı ......

              Davacı; davalı ile bir dönem arkadaşlık yaptıktan sonra ayrılmalarının ardından kullanmış olduğu cep telefonuna hakaret ve tehdit içerikli mesajlar gönderdiğini ve bunların mesaj tespit tutanağında da yazılı olduğunu, davalının sair tehdit, hakaret ve kişilerin huzur ve sükununu bozmak suçlarından yargılanarak hakkında mahkumiyet kararı verildiğini beyan ederek, uğramış olduğu manevi zararın tazminini talep etmiştir. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; davalının haksız eylemleri .....5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/355 esas ve 2015/504 sayılı kararı ile verilmiş olan mahkumiyet hükümleri ile sabit olmakla beraber, davacının son celsede barıştıklarını ve evlilik hazırlığı yaptıktan sonra anlaşamamaları nedeni ile yeniden ayrıldıklarını beyan etmiş olması, bu itibarla dava konusu eylem nedeniyle davalıyı affettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre çözümlenir....

                Mahkemece eylem için 5 yıllık zamanaşımı süresinin öngörüldüğü ve bu sürenin de dava itibari ile dolduğu gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir. 765 sayılı TCK'ya göre taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak suçu için öngörülen zamanaşımı süresi 5 yıl ise de davaya konu eylem 765 sayılı TCK döneminde değil 5237 sayılı TCK döneminde gerçekleşmiştir. Buna göre eylem için(TCK 89/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nın 66/1-5 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihi olan 14.01.2014 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu hale göre zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle davanın esasına girilerek karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki maddi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 22/09/2016 gün ve 2016/7016 - 2016/8907 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup, hüküm sulh hukuk mahkemesince verilmiştir. HUMK'nın 440/III-2 maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararların, aynı Kanun'un 8. maddesinde belirtilen istisnalar dışında, onanmasına veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltilme yoluna gidilemez. Bu nedenle Diaremizin onama kararına karşı davacının vermiş olduğu karar düzeltme dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir....

                    Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak; zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK'nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, ... 2006, s. 794). Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı ...'...

                      UYAP Entegrasyonu