bedelini ödemek zorunda kalmış olduğunu, bu sebeple ödenen taviz bedelinin iadesi konusunda mahkemeye dava açmak zorunluluğu doğduğunu, oysaki İstanbul Adalar'daki vakıfların "Sahih Vakıf olmayıp" gayrisahih Vakıf olduklarını, o itibarla hiçbir zaman tavize müstahak olmadıklarını, nitekim yıllardan beri süregelen uygulamalardaki ilmi görüşleri bu doğrultuda olduğu gibi, bu konudaki Yargıtay kararlarının süreklilik kazanmış olduğunu, bu bakımdan iş bu taviz bedelinin iadesi için gerekli davanın açılmasının zorunlu olduğunu ileri sürerek Adalar İlçesi, Meşrutiyet Mah....
Hukuk Dairesince davanın taviz bedelinin iadesine ilişkin olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Davacı tarafça, dava konusu taşınmazın İstanbul İl Özel İdaresi tarafından kamulaştırıldığını, İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1960/493 Esas, 1960/134 karar sayılı ilamıyla tapusunun iptal edilerek İstanbul İl Özel İdaresi adına tescil edildiğini, kamulaştırmayı yapan idaresinin müvekkili vakfa kamulaştırma belgelerini tebliğ etmesi gerekirken dava tarihine kadar tebliği yapmadığını, tescil davasında da davaya dahil edilmediklerini, İstanbul Valiliğine karşı taviz bedelinin öd enmesi için dava açıldığını, ancak davanın yargılaması devam ederken söz konusu taviz bedelinin T4 adına yatırıldığını ve hesabın bu şekilde bekletildiğini, müvekkili vakfa ödenmesi gereken bedele davalı idare tarafından el konulduğunu, müvekkiline herhangi bir ödemede bulunulmadığını, beyanla taviz bedelinin uyarlanmış miktarının tahsilini talep etmiştir. Yargıtay 5....
Vakfının taviz bedeline tabi olmayan gayrisahih vakıflardan olduğunu; bu nedenle, alınan taviz bedelinin iadesi gerektiğini ileri sürerek; müvekkilinin rızası dışında alınan 33.182,00 TL taviz bedelinin, ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı idare, alınan taviz bedelinin 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesine uygun olarak tahsil edildiğini, davacı yanın ... ... Vakfı'nın gayri sahih olduğuna ilişkin iddiasının tamamen afaki olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; bilirkişi raporuna göre, taviz bedeline tabi tutulan taşınmazın menşeinin miri arazi olduğu, dolayısıyla taşınmaz üzerindeki vakfın gayr-i sahih vakıf kabilinden olduğu belirtildiğinden; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. 5737 sayılı Vakıflar Kanunu 27.2.2008 tarihli Resmi Gazete de yayımlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir....
Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu taşınmazların miri arazi olduğu, bu nedenle ödenmiş bulunan taviz bedelinin iadesi gerektiği, gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve 5.478 TL taviz bedeli olarak ödenen miktarın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık; ödenen taviz bedelinin istirdatı talebine ilişkindir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu, dosya üzerinde yapılan inceleme ile hazırlanmış ve dava konusu taşınmazın menşeinin miri araziden olduğu, dolayısıyla taşınmazın üzerindeki vakıf kaydının gayr-i sahih vakıf kabilinden olduğu, söz konusu kaydın terkininin taviz bedeli ödenmesine tabi olmadığı görüşünü içermektedir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, taşınmazdaki vakıf şerhine dayanılarak taviz bedeli istenebilmesi; ilgili vakfın sahih vakıflardan olması koşuluna bağlıdır....
Davada, haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen taviz bedelinin istirdadı istenilmiş; mahkemece kadastro tutanağının 1966'da kesinleştiği, vakıf şerhinin ise idare mahkemesinin kararı uyarınca 2004'te konulduğu, 3402 sayılı yasada öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra tek taraflı irade ile konulan şerhe dayalı olarak taviz istenemeyeceği bu nedenle tahsil edilen taviz bedelinin iadesi gerektiği gerekçesiyle istemin kabulüne karar verilmiştir. Oysa; 20.2.2008 gün ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 18.maddesi taviz bedeli konusunda yürürlükten kaldırdığı 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'ndakinden farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş, hem de vakıf şerhleri ile ilgili olarak diğer kanunlarda yer alan zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin hükümlerin uygulanmayacağını öngörmüştür. Aynı zamanda 5. madde de; bu düzenlemenin, devam etmekte olan davalara da uygulanacağı kabul edilmiştir....
Vakfiyesine ait olduğunu belirterek 38.000,00 TL taviz bedelinin ödeme tarihi olan 18/02/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yanın dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hususların haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu; istirdadı talep edilen taviz bedelinin, 27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 Sayılı ... Kanunu’nun 18. maddesine uygun olarak tahsil edildiğini; tapu kaydına göre, dava konusu taşınmazın, mukataalı olarak vakfedildiğini, mukataalı olarak vakfedilen taşınmazların gayr-i sahih vakıf olarak nitelendirilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir....
edilmiş olan taviz bedelinin iadesinin gerektiği belirlenmiş,mahkemece son bilirkişi raporu çerçevesinde hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki vakıf taviz bedeline ilişkin davada Asliye ve Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, vakıf şerhi nedeniyle davacıdan alınan taviz bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davanın 17.01.2006 tarihinde 4.524.00.- YTL. değer gösterilerek, asliye hukuk mahkemesine açıldığı, uyuşmazlığın yalnızca vakıf taviz bedeline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Sulh hukuk mahkemesince her ne kadar davanın vakfa yönelik olduğu, gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmişse de, H.Y.U.Y.nın 8/1. maddesinde belirtilen vakfa yönelik davalar, vakfın kuruluşu, hükmü şahsiyeti ve idaresi gibi uyuşmazlıklarla ilgili olup, görevli mahkemenin belirlenmesinde dava değerinin esas olması gerekir....
terkin edildiğinin anlaşıldığı, 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18. maddesi gereği tekrardan taviz bedeli alınmak suretiyle vakfiyetin terkin edilmesinin uygun olmayacağı ve alınan taviz bedelinin iadesi gerekeceği sonuç ve kanaatine varıldığı" gerekçeleriyle davanın kabulüne, 757.400,00 TL taviz bedelinin ödeme tarihi olan 04/08/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir....
Vakfı " şerhinin bulunması sebebiyle kendilerinden, 1 nolu parsel için 7390 TL ve 5 nolu Parsel için 11582 TL taviz bedeli alındığını,... Vakfiyesinden anlaşıldığı kadarı ile gayri sahih bir vakıf olan ve taviz bedeline tabi olmayan bu yer olduğunu, ayrıca kadastro tespitinde tarla vasfında olduğunu ileri sürerek ödenen taviz bedellerinin iadesini talep etmiştir. Davalı; her bir davacının ancak kendi payı için dava açabileceğini, birlikte dava açmalarının doğru olmadığını, vakfın sahih vakıf olduğunu, taviz bedelinin yerinde olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacıların vakıflara ödediği 18.972,00 TL taviz bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara 1/3'er oranla ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık; ödenen taviz bedelinin iadesi talebine ilişkindir....