WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre;davalılar arasındaki akrabalık bağı nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK’nun 280.maddesi gereğince iptale tabi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm vekalet ücreti yönünden davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

    Mahkemece davalıların yakın arkadaş veya akraba olmadıkları, taşınmazın muvazaalı olarak satıldığının ispat edilemediği, borcun doğum tarihinin 10.08.2012 tarihi olup dava konusu tasarrufun 27.06.2012 tarihinde, borcun doğumundan önce yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nın 277.vd.maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenilen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekir. Bu önkoşulların bulunması halinde ise İİK'nın 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....

      Merkez Hayrullah Mahallesinde bulunan ve tapuda ... adına kayıtlı olan 3054 Ada, 3 parsel sayılı taşınmazın tapudaki devrine ilişkin 24.5.2007 tarihli resmi senet ile ilgili tasarrufun ... 3. İcra Müdürlüğünün 2007/1096-1420, 2844 Esas sayılı takip dosyalarındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere iptaline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Hüküm gerekçesinde davalı borçlu ile ... arasındaki 8.1.2007 tarihli tasarrufun tarafların kayınvalide damat olması nedeniyle İİk.nun 278/III-1, ... ile dördüncü kişi ... arasındaki 24.5.2007 tarihli tasarrufun, döndüncü kişi Abdüllatif'in borçlunun kiracısı olması nedeniyle borçlunun durumunu ve amacını bilebileecek kişilerden olması nedeniyle İİK.nun 280/1 maddesi gereğince iptale tabi olduğu belirlenmiştir....

        e geçişine ilişkin tasarrufun iptaline karar verildiği, 09.04.2013 tarihinde, borçlu vekilinin, taşınmaz üzerindeki haczin İİK'nun 106-110. maddeleri gereğince düştüğünü ileri sürmesi üzerine, icra müdürlüğü tarafından talep gibi işlem yapıldığı, tasarrufun iptali davası devam ederken kaldırılan haczin alacaklının 16.07.2013 tarihli talebi üzerine yeniden konulduğu, haczin yeniden işlenmesi için tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, 16.07.2013 tarihinde haczin işlendiği görülmektedir. Somut olayda, icra takibinde borçlu sıfatı bulunmayan K.. G..'in haciz tarihinde taşınmazın maliki olduğu, tasarrufun iptali davasında taraf konumunda olmadığı ve anılan davada adı geçen 3. kişi hakkında verilmiş herhangi bir karar bulunmadığı sabittir. Bu durumda, tasarrufun iptaline ilişkin ilamın, davada taraf olmayan 3. kişi K.. G.. yönünden sonuç doğurmayacağı açıktır....

          Davacının bu davadaki amacı, yaptığı icra takibi nedeniyle alacağını tahsil edebilmek için yapılan taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun kendisi yönünden geçersizliğini sağlamak olup, davacının bu hakkı ayni değil şahsi sonuç doğurur. Davada tasarrufun iptali sebeplerinin olması halinde dava konusu taşınmaz üzerinde haciz ve satış yetkisine karar verilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece dava konusu davalılar arasındaki taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya icra takibine konu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken kararda yalnızca tasarrufun iptaline karar verilmesi doğru değil res’en bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı alacaklı tarafından, üçüncü kişi ...’nin açtığı istihkak davasına karşılık dava olarak açılan tasarrufun iptali davası hakkında, mahkemenin istihkak davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, tasarrufun iptali davasının kabulüne ilişkin kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 01/07/2013 tarih 2013/6665 Esas 2013/10475 Karar sayılı ilamı ile istihkak davasının konusuz kalması halinde karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının da konusu kalmayacağı, bağımsız olarak açılan tasarrufun iptali davasının ise icra mahkemesinde değil Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, davacı vekilinin beyanı doğrultusunda İcra Hukuk...

              Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bozma ilamı doğrultusunda tasarrufun iptali davası yönünden dava konusu taşınmazın düşük bedelle satılması ve davalı 3.kişi şirketin borçlunun komşusu olması nedeniyle onun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptale tabi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... .vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, borçlunun 25.4.2012 tarihli mal beyanından aciz halinde olduğunun anlaşılmasına,8.8.2012 tarihli haciz tutanağının İİK'nun 105 maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde bulunmasına, dava konusu tasarrufun İİK'nun 278/3-1 ve 280/1 maddeler kapsamında iptale tabi bulunmasına göre davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Tasarrufun iptali davalarında karar ilam harcı takip konusu alacak miktarı (kat'i aciz belgesi düzenlenmiş ise kat'i aciz belgesindeki miktar)ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanır.Harç kamu düzenine ilişkin olduğundan temyiz edenlerin sıfatına bakılmaksızın res'en incelenmelidir.Somut olayda...

                  İİK’nun 97/17. maddesinde düzenlenmiş bulunan tasarrufun iptali davası, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında açılabilecek bir karşı dava niteliğindedir. İİK’nun 99. maddesinden yararlanılarak tasarrufun iptali davası açılamaz. (24.02.1954 gün, 2/7 sayılı İBK) Somut olayda alacaklı İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı davada, tasarrufun iptali istemini de ileri sürmüştür. Mahkeme gerekçesinde tasarrufun iptali istemine ilişkin talebin aynı davada görülemeyeceği genel mahkemenin görevine girdiği belirledikten sonra hükümde alacaklının genel mahkemede dava açmakta muhtariyetine biçiminde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki bu durum sonuca etkili olmadığından ve temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni de yapılmamıştır....

                    İİK’nun 97/17. maddesinde düzenlenmiş bulunan tasarrufun iptali davası, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında açılabilecek bir karşı dava niteliğindedir. İİK’nun 99. maddesinden yararlanılarak tasarrufun iptali davası açılamaz. (24.02.1954 gün, 2/7 sayılı İBK) Somut olayda alacaklı İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı davada, tasarrufun iptali istemini de ileri sürmüştür. Mahkeme gerekçesinde tasarrufun iptali istemine ilişkin talebin aynı davada görülemeyeceği genel mahkemenin görevine girdiği belirledikten sonra hükümde alacaklının genel mahkemede dava açmakta muhtariyetine biçiminde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki bu durum sonuca etkili olmadığından ve temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni de yapılmamıştır....

                      UYAP Entegrasyonu